Bir ben buruk, bir ben benliğime...

Bir ben buruk, bir ben benliğime benzeyen...

 

Vicdanımda ararken sebebini, tahmin edemezdim açmış olduğun yaraların bu kadar kalıcı olacağını... Seninle yaşamaya alışırken, sensizliğin adını henüz koymamıştım. Bir gün gibi uzaktın ve zulmün ötesinde bir haykırıştı nefretin.

 Hissettiklerin eğerdi boynumu, yine de veremezdim sana seni. Hep bir yerde, hep biriyle, hep birden bire... Miladi hatıralarla uzlaşmak zorunda değildim hâlbuki... Sadece seni istedim. Senin o gülkurusu dudaklarından dökülen birkaç kelime birçok şeyin sebebi olmuşken, sen nasıl olur da bunca anlamsızlık içerisinde benim sana olan tutkumun sebebini sorgular durursun anlamıyorum.

Aslında ‘geceler matemi beraberinde getirir' derler ya hani, ben inanmıyorum. Aydınlığa karşın daha bir masum tavır takınır, seni sana yaklaştırır ve kendi sıcaklığında ısınmanı sağlar ismini hibe ettiğin o ulu karanlık. Düşün bak; gündüz gözlerini kapaman gerekir görmek istemediklerini görmemek için, oysa gece zaten sana hiçbir şey göstermez ruhunun nuru gün yüzüne çıkmadığı takdirde. Öyle bir an gelir ki; sen kime kavuşmak istersen, sen nereye gitmek istersen iste, boş kalmayacağını bilirsin omzunun.

Yitirdiğim anlarımın anısıyla yenileniyorum şu sıralar... Umurumda bile değil ne düşündüğün. Hayata o kadar dost, hayata o kadar sadık bir hal aldı ki umudum, değil sen hiç bir arzum yok geleceğe gebe...

Arkana dönüp bakmadığın, gözünü kapayıp görmediğin her çelişkinin hesabı kesilmiş vaziyette. Oysa ne kadar da güzeldi senli bir hayata dair cümleler kurmak. Şimdi ne yaktığın ateş, ne de doğan güneş ısıtmıyor ellerimi. Kış oldum da alkışlandım kısacası, zaferimdi gidişin.

Dönsen de görsen, sevsen de bitsen diyorum artık... Pişmanlığın aş olmuş soframda; her gün seninle doyuyorum, husumetinle... Sen uyuyunca uyanıyorum, eskidendi rüya randevuları. Senin aksine ama bir o kadar da inadına yaşıyorum. Sonunu görmediğin yolculuklar, cevabını bilmediğin sorularla yoğuruyorsun ruhunu. Uğraşma boşuna, yorma kendini... Acizsin, kabul et!

Serin bir rüzgâr okşuyor sol yanımı şimdi, bu sefer gülümsüyorum. Yine böyle bir coşku vardı gökte o gün, hatırlıyorum. Gülümsüyorum ve hatırlıyorum, hatırlıyorum ve gülümsüyorum. Ne kadar da huzurluymuş, yeniden öğreniyorum.

Seninse adımlar, öte ya da beri fark etmez. Yeter ki, gitmek istediğin yere götürsün seni... Engel olmasın, sebep olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.