Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Yıldırım: (3)- "Vatandaşımızın artık yörede yüzü gülüyor. Terör örgütüne, onun uzantılarına asla yüz vermiyor, prim vermiyor. Gelince kapılarına 'Hadi oradan yaklaşma buraya, seninle işimiz kalmadı' diye onları ait olduğ
ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki vatandaşların yüzünün artık güldüğünü belirterek, "Terör örgütüne, onun uzantılarına asla yüz vermiyor, prim vermiyor. Gelince kapılarına 'Hadi oradan, yaklaşma buraya, seninle işimiz kalmadı' diye onları ait olduğu yere gönderiyor." dedi.
Yıldırım, Kemer ilçesinde bir otelde AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığınca, "Kutlu Yürüyüş Yolunda Şehir Şehir Kalkınma" sloganıyla düzenlenen Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Doğu ve Güneydoğu'da 23 ili cazibe merkezi haline getirdiklerini, burada "çukur" siyasetinden arta kalan enkazları kaldırdıklarını, konut inşaatlarına başladıklarını, yolları, caddeleri, altyapısı, içme suyu ve kanalizasyonuyla buraları modern şehirler haline getirmek için gerekli adımları attıklarını söyledi.
Yatırımcıların bu cazibe merkezine büyük bir ilgi gösterdiklerini belirten Yıldırım, müracaatlar başlamadan gelen proje miktarı tutarının 20 milyar lirayı aştığını bildirdi. Yıldırım, 120 bin vatandaşa iş ve aş sağlayacak bu projeleri süratle değerlendirip kararı vereceklerini belirtti.
Yörede teröre destek veren belediyeleri tek tek tespit edip yeni belediye başkanları görevlendirdiklerini anımsatan Yıldırım, "Elbette teröre destek veren, halktan, hemşehrisinden aldığı oylarla altyapıyı yapmak ve onların ihtiyaçlarını görmek yerine dağa hizmet veren, lojistik destek sağlayan, milletin topladığı kaynakları terör örgütüne aktaran bu belediye başkanlarına 'Aferin' diyecek halimiz yoktu." diye konuştu.
İçişleri Bakanlığının gereğini yaptığını ve işi ehline verdiğini ifade eden Yıldırım, şu anda o bölgelerde toplanan bütün vergilerin "şantaj vergisi" olarak teröre değil hizmete gittiğini söyledi. Yıldırım, "Güzel güzel yollar, güzel güzel yeşil alanlar ve kentleşme adına çok güzel projeleri birer birer bu 50'ye yakın belediyemizde gerçekleştiriyoruz." dedi.
Yıldırım, bölgede tahribata uğramış ve yaraları kıt imkanlarla sarmaya çalışan bu belediyelere yardım elini uzatan, kardeşlik ve ağabeylik yapan belediye başkanlarına teşekkür etti. Yıldırım, gerçek dayanışmanın, gerçek kardeşlik anlayışının ve doğu ile batıyı birleştirmenin en güzel örneğinin verildiğini vurguladı.
Yürütülen çalışmaların çoktan sonuç vermeye başladığına dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:
"Vatandaşımızın artık yörede yüzü gülüyor. Terör örgütüne, onun uzantılarına asla yüz vermiyor, prim vermiyor. Gelince kapılarına, 'Hadi oradan, yaklaşma buraya, seninle işimiz kalmadı' diye onları ait olduğu yere gönderiyor. Ama onlara bu toprakların hiçbir karışında yer yok. Her köşesi, doğusu, batısı, dağı, ovası, bu bayrağın dalgalandığı ve her bir vatandaşımızın rahatça seyahat ettiği mübarek topraklar, şehit kanlarıyla sulanmış bu toprakları alçakların çiğnemesine asla müsaade etmeyeceğiz.
Onlarca yılın kayıpları birer birer telafi oluyor. Bölgede moraller düzeldi, geleceğe yönelik umutlar yeşerdi. Gençler artık yüzünü dağa değil, yüzünü geleceğe döndü. Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmanın birer onurlu gençliği olarak emin adımlarla geleceğe yürüyor. Eski Türkiye'nin ihmallerini, kötü alışkanlıklarını gidermeye gayret ediyoruz. Ama çok şey yaptık. Yaptıklarımız güzel ama yetmez. Daha çok şey yapacağız. Şehirlerimizin ne kadar altyapı eksiği varsa ileride doğucak ihtiyaçlarını da düşünerek daha fazla çalışacağız."
Yıldırım, başta büyük şehirlerde olmak üzere bütün şehir ve ilçelerde "modern şehirler, marka şehirler, yaşayan şehirler" anlayışıyla ve özellikle de yatay mimariyi öncelikli olarak ele alarak çalışmalarını sürdüreceklerini ifade etti.
Şehirlerin de insanlar gibi olduğunu, ruhları ve canları bulunduğunu belirten Yıldırım, insanların moralinin bozuk olması halinde bunun şehre de yansıyacağını söyledi.
- "Savaştan sonra gelsek daha iyi olmaz mıydı"
Yıldırım, konuyla ilgili yıllar önce Almanya'ya çalışmaya gitmiş bir arkadaşının yaşadığı olayı aktardı. Yıldırım, şunları söyledi:
"Yıllarca Almanya'da kalmış ve orada çoluk çocuk sahibi olmuş. Çocuklar sürekli babasından 'İstanbul şöyle güzel, İstanbul burnumun ucunda tütüyor, İstanbul'u keşke görsek' diye dinliyor. Sonunda oğlu Bbaba beni de al tatilimizi İstanbul'da geçirelim.' diyor. Bu dediğim 70'li yıllarda. Atatürk Havalimanı'na inmişler ve oradan bir taksiye atlayıp Şirinevler'den Topkapı'ya doğru gidiyorlar. Çoçuk sağa sola bakıyor. Baba da gayet gururlu bir şekilde 'Oğlum İstanbul'u beğendin mi?' diye soruyor. Oğlu, 'Baba beğendim de savaştan sonra gelsek daha iyi olmaz mıydı' diyor. Niye? Bu çatısız binalar, 'bir kat daha atarım' diye filizli kolonlar. Bu binaları görünce çocuğun hafızasındaki, hayalindeki İstanbul yerine sanki bir savaştan çıkmış İstanbul fotoğrafı geliyor."
AK Parti iktidarında bunların yok olduğunu belirten Yıldırım, modern ve yaşanabilir şehirler kurmak için bir yandan merkezi yönetimin diğer yandan da yerel yönetimlerin var güçleriyle gayret gösterdiklerini söyledi.
Şehirlerin doğal yapısı ve zenginlikleri, tarihi doku ve medeniyet mirasıyla şehre hayat katan kültüre, insani zenginliklere ve mahalle yapısına çok dikkat edileceğini vurgulayan Yıldırım, bunlar olmadan herhangi bir beldenin şehir kimliğini muhafaza edebilmesinin pek mümkün olmadığını kaydetti.
Yıldırım, şehirlerin ayrım gözetmeden her insanı kuşatan, kucaklayan, hem medeniyetle yaşayan ve hem medeniyeti yaşatan yerler olması gerektiğini söyledi.
- "Memleketin Hastasıyım"
Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanlığının bir seferberlik başlattığını açıklayarak, "Bu seferberliğin adı 'Memleketin Hastasıyım'. Kime, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza. Diyoruz ki memleket hastası olan, hasreti olan bütün vatandaşlarımız bu yaz tatillerini memleketlerinde geçirsinler. Yurt dışındaki vatandaşlarımız gelsin düğünlerini burada yapsınlar, Sılayırahim yapsınlar diyoruz. Sıla hasretini gidersinler. Memleketini çoluklarına, çocuklarına göstersinler ve gurbetle memleket kucaklaşsın. Bir olsun, beraber olsun. Eminim ki Avrupa'da, dünyanın her bir yerinde yaşayan milyonlarca vatandaşımız her zaman olduğu gibi memleketinden gelen bu çağrıya kulak verecek. 'Memleketimin hastasıyım' diyecek, yollara düşecek. Ben şimdiden bütün gurbette yaşayan vatandaşlarımıza buradan teşekkür ediyorum. Antalya'dan turizmin başkentinden selamlarımı gönderiyorum."
- "MHP Genel Başkanı ve ekibine teşekkür ediyorum"
Yıldırım, AK Parti olarak bugüne kadar her konuda yapıcı bir tutum izlediklerini, toplumsal mutabakatı en üst seviyede sağlamanın gayretinde olduklarını vurguladı.
Türkiye'nin ana meselelerinden birinin anayasa değişikliği olduğunu ifade eden Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 11 Ekim'de "Biz parlamenter sistemi savunuyoruz ancak bir de mevcut durum var. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ortaya çıkan bir durum var. Mevcut durum cumhurbaşkanının millet tarafından doğrudan seçilmesidir. Buna göre cumhurbaşkanının hem çok yüksek bir siyasi desteği var, oldukça geniş yetkileri de var. Ancak sorumluluğu yok. Bu sürdürülebilir bir şey değil, gelin bu durumu düzeltelim." çağrısı yaptığını anımsattı.
"Ben 'Önce memleketim ve milletim' diyen ve parti çıkarlarını ikinci planda tutan MHP Genel Başkanı'na ve ekibine teşekkür ediyorum." ifadesini kullanan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bu çağrıyı herkese yaptı. Ana muhalefet partisine de yaptı, bize de yaptı. Biz zaten baştan beri 'Bu durum sürdürülebilir değil mutlaka mevcut durumu anayasayla uyumlu hale getirmemiz lazım. 2007'de başlattığımız işi tamamlamamız lazım' diye hep söylüyorduk. Dolayısıyla biz MHP ile bir araya geldik. Bu arada CHP'nin de kapısını çaldık. Dedik ki 'Buyrun bu değişiklik, bu gurur, bu güzel iş hepimizin olsun. Burada sizin de imzanız olsun.' Ancak beklediğimiz cevabı alamadık. Ana muhalefet partisinden elimiz boş döndük. Hatta biz ısrarcı olduk. Dedik ki 'Eğer siz cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşıysanız, ki öylesiniz, bunu da anlayışla kabul ediyoruz. O halde buyurun siz de teklifinizi getirin, biz de teklifimiz getirelim. Meclis'te ittifakla oylayalım. Ondan sonra işi sahibinin önüne getirelim. Yani vatandaşa getirebilelim. Vatandaşta hangisini seçerse eyvallah edelim, bu meseleyi kapatalım.' Buna da maalesef cevap alamadık. Daha ne yapmalıydık soruyorum. Milletime soruyorum başka ne yapacaktık?"
(Sürecek)
AA
Kaynak:
