Bazı günlere tarih düşülür…

Halk arasında bir deyim vardır. “Hah işte buraya yazıyorum” diyen şahıs eliyle yere ya da  duvara bir çizik atar, haklı olacağı günü beklemeye başlar. Ereğli öyle ilginç olaylar yaşıyor ki, kenara çizik atanlar gün geçtikçe çoğalıyor.

Bu kadar çiziğin hesabının sorulacağı gün geldiğinde neler olacak merak ediyorum.

Ereğli beklediği çıkışı yakalayamamanın sancılarını çok fazla hisseder oldu. Neler bekliyordu da olmadı? Neler bekleyecek? Kavgalardan iş yapmaya fırsatı olmadı kimsenin, böyle olunca da beklenen çıkış yakalanamadı. Yaşanan olaylar bazı günlere tarih düşürdü. Ben de herkes gibi zamanı gelince sorulacak soruların tarihlerini düştüm not defterimin sayfalarına.

Ama çok şey kaybetti Ereğli, kaybetmeye de devam ediyor. Ne kaybettiğini de tarihe düşülen notlardan zamanı gelince anlayacağız. Muhasebemizi yaptığımızda “Ben bana düşeni yaptım” demenin huzurunu hissedebilecek miyiz acaba?

Yoksa daha fazlasını yapmam gerekirdi ilçem adına, gelecekte bu şehirde yaşamaya devam edecek çocuklarımız adına diyebileceğimiz o kadar çok zaman olacak ki, iş işten geçmiş olacak.

Ereğli’nin beklentileri karşılık bulmazsa bunun faturasının kime çıkacağını da birilerinin görmesi gerekir. Halkla barışık olmayan hiçbir toplumsal hareket başarıya ulaşamaz. Eğer halktan kopuk bir biçimde halkıı sadece seçimlerde hatırlayanların durumunun son genel seçimlerde siyasi partilerimizin başına gelenlerden farklı olmayacağını hatırlatmak isterim.

Son günlerde sevgili arkadaşlarımın işletmeciliğini yaptığı öğretmen evine takılıyorum. Bir yıla yakındır ara verdiğim satranca yeniden başlamanın keyfini yaşarken, oyunun içindeki hamleleri hayatla birleştirmenin zevkini de yaşıyorum. Tamam, oynadığım oyunlarda kazandığım oyun sayısı değil, lakin kendimi çok rahatlattığımın farkındayım.

İleriye hamle yapmak isteyen insanların önünde kimler var biliyor musunuz? Satranta taşları sıralayınca fark ettim. Vallahi piyonlar var. Piyonlara kafa tutan bir tek atlar var. At sayısı piyon sayısından çok az, demek ki bu piyonlar olduğu sürece hareket etmek zor. Piyonları ortadan kaldırmak da zor. Ne yapmak gerekir o zaman? Piyonları iyi kullanmak, faydalı işler yaptırmak lazım. Yaptıramadığın sürece sana zarar verecekleri kesin. Hem bazı piyonlar var yaptıkları işlerle veziri bile sıkıntı içinde bırakıyorlar. Bu kadar yeter sanırım.

Şimdi öğretmen evini işleten Köksal kardeşim önce yenilmemeyi öğren diyecek, yazıyı okurken ortağı Yakup kardeşimi çağırıp bak neler yazmış diye okutacak. Bundan eminim de ben asıl merak ettiğim Mehmet kardeşimin bu yazıdan sonra söyleyecekleri. Mehmet kardeşim bana bi dükkân bulmadın, yazmaya gelince yazıyorsun diyecek. Haklı, o kadar tanıdık var, Mehmet kardeşimin bütçesine de uyacak bir dükkân bulamadım. Mehmet kardeşim her gün “yazıyorum bunları” diyor. Şükür yazıyor, bir de çizik atsa ne olacak benim halim? Sonra Ereğli’de hem dükkân kiraları hem ev kiraları aldı başını gidiyor. Büyükşehirlerde yok böle bir şey. Kira artırmak için yıllarca oturan tıkır tıkır kira ödeyen insanları çıkarıyorlar. Pahalı verilen dükkânlarda çalışarak para kazanamayan bir sürü insan batıyor. Yazık, biraz daha insaflı olalım.

Bakın ya, konu nereden nerelere geldi. Hayat zorluklarla dolu, yazmakla bitmeyecek kadar uzun soluklu. Bugün de böyle olsun dedik.

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.