ADEN (AA) - ABDULLAH AHMED - Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile İran arasında ay başında sınır güvenliği konusunda yapılan ve bir mutabakat zaptıyla taçlandırılan görüşmeden bu yana ülkenin güneyinde BAE tarafından desteklenen güçlere yönelik saldırılarda büyük bir artış gözlendi.

Bu görüşmenin akabinde Yemen'in güneyindeki geçici başkent Aden, 1 Ağustos'ta 49 kişinin yaşamını yitirdiği iki saldırıya sahne oldu. Şeyh Osman kentindeki emniyet merkezine bombalı araçla düzenlenen saldırıda 13 kişi hayatını kaybetti. Bu saldırıdan yaklaşık bir saat sonra ise Husiler, El-Cela Karargahı'na Hizam Emni güçlerinin geçit töreni sırasında çifte saldırı düzenledi, olayda 36 kişi yaşamını yitirdi.

Bu saldırılardan bir gün sonra terör örgütü El-Kaide'nin Arap Yarımadası'ndaki uzantısı Ensar eş-Şeria militanlarının, Ebyen'e bağlı El-Mahfed ilçesinde Hizam Emni'ye ait karargaha ve bazı askeri noktalara düzenlediği saldırılarda ise 17 kişi öldü, 10'dan fazla kişi yaralandı.

- İran ile BAE arasında karşılıklı jestleşme

Uzmanlar Yemen'in güneyinde BAE destekli güçlere yönelik artan saldırıların, İran Sınır Muhafızları Komutanı Tuğgeneral Kasım Rızai ile BAE Sınır Komutanı Muhammed Ali Muslih el-Ahbabi'nin 1 Ağustos'ta başkent Tahran'da gerçekleştirdiği görüşmeyle bağlantılı olduğunu düşünüyor.

Ebu Musa, Büyük Tunb ve Küçük Tunb adaları konusunda mülkiyet kavgasının yaşandığı iki ülke arasında 6 yıl aradan sonra gerçekleşen bu görüşmenin akabinde yapılan açıklamalarda "memnuniyet" mesajları verildi.

Körfez bölgesinde özellikle Hürmüz Boğazı'nda suların ısındığı bir dönemde gerçekleşen bu görüşmenin ardından BAE Dışişleri Bakanlığından bir yetkili, alınan sonuçlardan duyduğu hoşnutluğu dile getirirken İran Sınır Muhafızları Komutanı Rızai, iki ülke arasında köklü tarihi ilişkiler olduğunu vurguladı.

Bu memnuniyet, Yemen'in başkenti Sana'ya da yansıdı ve Husiler, BAE heyetinin Tahran'a gerçekleştirdiği ziyaretten duydukları memnuniyeti dile getirdi.

Uzmanlar, iki ülkenin bu jestleşmesini, BAE'nin, müttefiki olan Suudi Arabistan'a sırt dönmesi olarak yorumladı.

- "Husiler, saldırılarla her şeyin hedef olabileceği mesajını verdi"

Siyasi analist Marib el-Verd AA muhabirine yaptığı açıklamada, Husilerin son saldırılarının, Lahic kentindeki Aned Askeri Üssü'nde geçit töreni sırasında düzenlenen saldırıdan 8 ay sonra gerçekleştiğine dikkati çekti.

Verd, Husilerin hem yandaşlarına hem de düşmanlarına, füze ve insansız hava araçlarıyla (İHA) güneye ulaşabildikleri mesajı verdiğini belirtti.

Saldırıların, BAE'nin İran politikasında değişim olduğunu gösteren gelişmelerin yaşandığı bir dönemde gerçekleştiğini kaydeden Verd, Husilerin özellikle BAE'nin Yemen'deki güçlerinin bir kısmını geri çekme adımının akabinde oluşan bu diyalog havasından istifade ederek bu saldırıları gerçekleştirdiğini savundu.

- Hizam Emni güçlerine yönelik "diyalog" baskısı

Verd, "Husiler bu saldırılarla, BAE tarafından desteklenen ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi ile Hizam Emni güçlerine, yine BAE tarafından yüzüstü bırakılmadan önce kendileriyle diyaloğa geçmeleri için baskı uygulamayı amaçladı." dedi.

Gazeteci ve siyasi analist Yasin et-Temimi ise Cela Karargahı'na yönelik saldırının, BAE'nin geçici başkent Aden'deki nüfuzunu pekiştirmede temel aldığı vurucu güç Hizam Emni'ye çekidüzen verme kapsamında gerçekleştiğini savundu.

Temimi, "BAE bu milis güçleri gözden çıkaramaz. Yapılan sadece BAE'nin Aden ve diğer güney illerinde gerçekleştirdiği ve Yemen devlet projesinde çalışan kişilerin hedef alındığı 'kirli' operasyonlarla bağlantısı olan yönetici kadronun değiştirilmesi." değerlendirmesinde bulundu.

Körfez ve İran konusunda araştırmacı Adnan Haşim de BAE'nin Hizam Emni'den vazgeçmeyeceğini aksine Yemen'den çekilme haberleri gündeme geldiğinden bu yana bu milislere yönelik desteğinin arttığına dikkati çekti.

Haşim, "İran-BAE yakınlaşması Husilerle mücadeleye etki eder ancak en azından şimdilik BAE'nin Yemen'in güneyine, özellikle de Aden ve Sokotra'ya yönelik arzularını etkilemeyecektir." ifadesini kullandı.