Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

Âsım’ın Nesli…

Kur’ân-ı Kerimdeki pek çok ayet Yüce Allah’ın görüp gözeten, her şeyi gören, bilen ve işiten olduğunu söyleyerek müslümanın her zaman Marifetullah bilinci ile Allah’ın ölçüleri çerçevesinde yaşamasını ister durur. Peygamberimiz Nerede olursan ol Allah’tan kork, buyurur. Müslüman, her yerde ve her şartta Yüce Allah’ı hesaba katarak yaşayandır.

Şartlar ne kadar olumsuz olursa olsun mümin, İslam dairesinin dışına çıkmaz. Her şartta, meşru daire çerçevesinde çıkış yolları arar ve bulur. İslam Hukukçularının bir kısmı Daru’l-Harbde faiz almak caizdir derken, önemli bir kısmı Müslüman her yerde müslümandır, bu yüzden o Daru’l-Harbde de faize geçit veremez diye fetva vermişlerdir.

 

Bu bilinci anlatan meşhur hikâye herkesin malumudur. Ne ki bizde kıssa ibret almak için okunmaz pek. Onun için gelin biz, kıssadaki hisseyi hayatımıza taşımak için bir kez daha hatırlayalım:

Hz. Ömer, devlet başkan iken geceleri devriye gezmektedir. Hangi evde bir hasta iniltisi, uyku tutmayan bir aç var onları tespit edebilmek için. Toplumun huzurunu bozmak isteyen densizlerin kötülüklerine dur demek için durmadan dinlenmeden gezer dolaşır. Herkesin uyuduğu gecelerde, o uyanıktır zira. Çünkü o, yönetici olmanın sorumluluğunun bilincindedir. Bir gece yürürken yanan bir ışık görür ve ışığın geldiği eve doğru yaklaşır. Evin avlusundan anne ile kızın konuşma sesleri gelmektedir.

 

Anne: Kızım sütü sağdın mı?

Kızı: Evet sağdım anne!

Anne: İçine biraz da su karıştırdın mı?

Kızı: Hayır anne, bilmez misin Ömer süte su karıştırmayı yasakladı!

Anne: Kızım, kim bilir Ömer hangi uykularını uyumaktadır, şimdi bizim süte su karıştırdığımızı nereden görüp bilecek?

Kızı: İyi de anne, Ömer görmezse Allah da mı görmez, bilmez!

 

Kızın bu sözlerine kulak misafiri olan Ömer, oradan uzaklaşır, ancak o evin yerini kaydeder hafızasına. Çok geçmeden o eve dünür olur ve o kızı oğlu Âsım’a alır. Kurulan bu mutlu aileden yıllar sonra Ömer’in torunu Ömer b. Abdülaziz dünyaya gelir.

İki buçuk sene gibi kısa bir zamanda İslam Devletine yeniden Ömer adaletini yaşatan o meşhur Ömer b. Abdülaziz. İmam Şafiî’nin Raşit halifeleri dört değil beş olarak saysaydık, beşincisi Ömer b. Abdülaziz olurdu dediği büyük devlet adamı!

Demek ki güçlü binalar sağlam temeller üzerine kurulur. Aile yuvası da toplumu ayakta tutan en önemli temeldir. Aile yuvaları sağlam temeller üzerine kurulursa, o yuvalardan oluşacak toplum da güçlü ve zinde olur. Bunun için, bizler iyi insanlar olarak neslimize iyi bir alt yapı sunmalı ve onları en güzel şekilde yetiştirmeliyiz ki hayırlı gelecekler beklemeye yüzümüz olsun

Şimdi de Âkif’imizin şu dizelerini bir kez daha okuyalım:

Âsım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.[1]



[1] M. Akif Ersoy, Safahat, ‘Âsım’, s, 411.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.