Arnavutluk'ta "yeminli bakireler" geleneği hala yaşatılıyor

Arnavutluk'ta "yeminli bakireler" geleneği hala yaşatılıyor

Kökeni 15. yüzyıla dayanan gelenekte, ailesinde erkek varis kalmadığı veya evlenmek istemediği için yeminli bakireliği seçen kadınlar, toplumda erkek muamelesi görmeye başlıyor - Davranışlarıyla da "erkekleşen" kadınlar, erkek kıyafetleri giyip erkeklere

MAT (AA) - FATJON CUKA - Arnavutluk'ta asırlar öncesinde ortaya çıkan "yeminli bakireler (burnesha)" geleneği hala yaşatılıyor.

Kimi ailesinde erkek varis kalmadığı kimiyse razı olmadıkları evliliklerden kaçmak için yeminli bakire olmayı tercih eden bu kadınlar, hayatları boyunca evlenmemeye ve cinsel ilişkiye girmemeye ant içiyor. Bu geleneği, eşi vefat eden kadınlar da zaman zaman uyguluyor.

Kökeni 15. yüzyıla uzanan geleneğe göre, yeminli bakire olmayı seçen bir kadın, ailede ve toplumda erkek muamelesi görüyor. "Erkekleşen" kadınlar, erkek kıyafetleri giyip erkeklere özgü olarak gösterilen işlerde çalışıyor, erkek gibi davranıyor.

Arnavutluk'un komünist rejim tarafından yönetildiği dönemde yasaklanan bu gelenek, günümüzde daha çok ülkenin kuzeyindeki dağlık bölgelerde, İşkodra, Debre, Mat gibi şehirlere bağlı köylerde yaşatılıyor.

- "Köyün erkekleri ne yapıyorsa, ben de bu işleri yapmayı seviyordum"

Başkent Tiran yakınlarındaki Mat şehrinin Gurree Madhe köyü sakinlerinden İlmiye Lika, yeminli bakire olmayı seçenlerden.

Babasıyla yaşayan 38 yaşındaki Lika, Arnavutluk gelenekleri gereğince evlerini ziyaret eden misafirleri karşılayıp onlarla "evin erkeği" olarak sohbet ediyor.

13 yaşındayken annesini kaybetmesiyle hayatı farklı bir yönde seyreden Lika, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu kararı almasının arkasındaki nedenleri, kendisini nasıl hissettiğini anlattı.

Annesini ağır bir hastalık sonucu kaybettiğini söyleyen Lika, babasının uzakta çalışması nedeniyle evin tüm sorumluluğunun küçük yaşta kendi omuzlarına yüklendiğini ifade etti.

Lika, köyde erkeklerin yapabildiği her işle başa çıkabildiğini dile getirerek, "Zamanla bu yaşam biçimini beğenmeye başladım. Kışları ormandan yakacak odun getirir, tarlalarda çalışırdım. Köyün erkekleri ne yapıyorsa, ben de bu işleri yapmayı seviyordum." diye konuştu.

Yörede, giyim tarzından konuşmasına ve aile içindeki statüsüne kadar sahip olduğu özelliklerle diğer kadınlardan farklılaşan Lika, yaptığı bu seçime ilişkin sorularla sıkça karşılaştığını, insanların yeminini bozup bozmayacağını her zaman merak ettiğini aktardı.

Lika, bir yandan elinden düşürmediği sigarasını içerken bir yandan da yıllar önce yaptığı bu seçimden son derece mutlu olduğunu vurguladı.

Yaşadığı köyde kendisine karşı ön yargı bulunmadığını belirten Lika, "Annemin ölümünden sonra aldığım bu kararı, ölene kadar bozmamaya yemin ettim. Hayatımın sonuna kadar yeminli bakire olmaya karar verdim." dedi.

Lika, köydeki kutlama, düğün, cenaze ve benzeri etkinliklerde her zaman erkeklere ayrılan bölümlerde yer aldığını kaydederek, hiçbir ortamda kendisine saygısızlık yapılmadığını söyledi.

İlmiye Lika'nın babası Süleyman Lika da böyle bir hayat tarzını kızının seçtiğini belirterek, ailede bu konuda hiçbir dayatma olmadığını kaydetti.

Arnavutluk'un 15. yüzyıldaki feodal liderlerinden Leke Dukagjin, kadınlara erkek gibi yaşama hakkı tanımıştı. Leke Dukagjin Kanununa göre, kadınlara erkek kıyafetleri giydikleri, saçlarını erkek gibi kestirdikleri ve hayatları boyunca cinsel ilişkiye girmeme sözü verdikleri takdirde erkek statüsü veriliyor ve bu kadınlar erkeklerin yararlandığı tüm haklardan yararlanıyordu.

Bir ailede sadece kız çocukları olduğunda veya özellikle kan davaları ve savaşlar nedeniyle ailede erkek kalmadığında, ailenin kızlarından biri "yeminli bakire" olmayı seçerdi. Erkekleşen bu kadınlar, hayatlarının sonuna kadar evlenmemeye ve cinsel ilişkiye girmemeye ant içerek ailede "erkek" statüsü alırdı.


AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :