Apoist Kürtler ve İslam

        Düne kadar Kemalizim ve zulümlerinden bahsediyorduk… Kemalistlerin İslam düşmanlıklarından ve Müslümanlara gösterdikleri tahammülsüzlüklerden söz ediyorduk… Şimdi de Doğu ve Güneydoğu’da Apoizimden ve Apoistlerin zulümlerinden, Müslümanlara gösterdikleri tahammülsüzlüklerden söz ediyoruz…

 

      Kemalistlerin ve Apoistlerin birleştikleri ortak nokta; İslam düşmanlığıdır… İkisi de İslam’ın, insanlığı ve ülkeyi geri bıraktığını düşünürler… Apoizmin çıkış kaynağının Kemalizm olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek…

 

         Her beşeri fikir ve akım bir muharrik ile öne çıkar… Apoizmi öne çıkaran muharrik güç ise Kürtlere yapılan Kemalist zulümlerdir… Bir kavme yöneltilen zulümler o kavmi tahrik eder, en sinmişini bile harekete geçirir… Kürtlerin görmezlikten gelindiği ve zulme uğradıkları dönemde Kürtlere yapılan zulümler bahane gösterilerek Abdullah Öcalan birilerinin emri ile harekete geçirildi…

 

        Apo’nun dağlara çıkarılma amacı güya Kürt milletini zulümlerden kurtarmak, özgürlüğe kavuşturmak ve Kürtleri bağımsızlaştırmaktı… Hâlbuki asıl amaç, Kürtleri öz kimliklerinden uzaklaştırmak, dinlerinden koparmak, Müslüman halklar arasında yalnızlaştırmak ve Türkiye’yi yıpratmak, bölmek parçalamaktı… Elbette bu işin arkasında devletin içindeki satılmış başlar ve dış güçler vardı…

 

         Ülkede Kürtlere zulümleri yaptıran da zulümlere baş kaldırının başını çeken de aynı eldi… Hain ve işbirlikçilerin elinde yıpranan, tükenen; huzur, insanlık, kardeşlik, ahlak, din ve mazlum halktı… Eski kardeşliğin yerini Kürt- Türk düşmanlığı aldı, ülke toprak parçası üzerinde bölünmese de zihinlerde bölündü, güven bitti, devlet-millet kaynaşmasının yerini devlet-millet çatışması aldı… Doğuya batı, batıya doğu farklı gösterildi…

 

         Medya terörü vasıtası ile asıl teröristler unutuldu… Dağlara çıkan teröristler gündeme gelirlerken asıl teröristler hiç gündeme gelmedi… Hâlbuki terörün arkasında bu asıl teröristler hep yönlendirici oldu, medya patronluğu, üst düzey yöneticilik vs. isimler altında hem hainlik ettiler hem de ülkenin kaymağını yediler… Masumların kanları ile koltuklarını beslediler… Derin devlet denen zulüm odağı ile dağlara giden gençlerin sayısı arttı, dağlardaki dinsizlik propagandası tavan yaptı…

 

         Kemalist rejim yıllardır İslam’dan uzaklaştıramadığı Kürtleri öz kimliklerinden, dinlerinden uzaklaştırmak için din, iman kabul etmeyen ama bu inançsızlığını Kürt halkından gizleyen Abdullah Öcalan’ı meydanlara sürmüştü… PKK örgütünün kurulduğu ilk günden bugüne üst düzey yönetim, hep İslam’a kin kusmuş ve Kürt halkına dinin kendilerini geri bıraktığını telkin etmişlerdi.

 

         PKK kampları sadece silahlı eğitim kampları değil aynı zamanda dönüştürme kamplarıdır… İşid bahane edilerek Apoist akım, kendini meşrulaştırmak istemiş ve yıllardır planladığını pratize etmeye çalışmıştır… Suriye’de PYD, Türkiye’de PKK dinsizlik propagandası yapmaktadır… Kobani eylemlerinde Müslüman şahsiyetlerin hedef seçilmesi, Hizbullah cemaatine bağlı bireylerin iş yerlerinin yakılması PKK’nın İslam düşmanlığını gözler önüne sermiştir…

 

          Abdullah Öcalan, PKK’nin ve PKK üzerinden Kürtleri sindirmeye, inançlarından uzaklaştırmaya çalışanların kullandığı bir afyondur… Öcalan artık miadını doldurmuştur, Türkiye’ye teslim edilmesinin tek nedeni dışarıda örgütü dağıtan bir görünüm arz etmesinden dolayı idi…

 

        Öcalan’ın tutuklanması ne Ecevit’in bir başarısı ne de dış güçlerin bir jesti idi… Sadece ve sadece bir tuzaktı ve Türkiye o tuzağın farkına varamadı… Apo’yu teslim eden dış güçler, örgütü daha iyi idare etmek ve Apo’yu ulaşılmaz mağdur lider olarak göstermek istediler… Bununla bir taşla iki kuş vuracaklardı hem örgütü kontrol edeceklerdi hem de Kürt halkının devlete olan kinini yaşatacaklardı…

 

        PKK ve arkasındaki güçlerin hesabı Mazlumun ahı ile çakıştı… Doğu halkı oynanan oyunların farkına vardı… Kürt kanı üzerinden varlık savaşı veren PKK terör örgütü halktan beklediği desteği göremedi… PKK, HDP’ye çıkan oyları yanlış yorumladı… Demokratik desteğin şiddet eylemlerinde de süreceğini sandı, yanıldı…

 

      Kürtler, kardeşçe yaşamayı, huzuru, güveni arıyor… Geçmiş dönemlerde yaşanan zulümler Kürtlerin HDP’nin yanında yer almasına neden oldu…PKK ile arasına mesafe koyamayan HDP’de halk desteğinin büyük bir bölümünü kaybetmiştir… Kürt halkı dış güçlerin oyununa gelmemiştir ve gelmeyecektir… Kürt olmak HDP’li olmak, HDP’li olmakta PKK’lı olmak anlamına gelmiyordu…

 

        Kürt halkını ve Kürt sorununu değerlendirirken bazı şeylere dikkat etmek gerekmektedir… Kürtlerin hepsini PKK’lı görmek ya da HDP’ye oy veren her kürdü PKK’lı zannetmek gibi bir yanılgıya girmemeliyiz… Sur, Cizre, Nusaybin gibi ilçelerde kazılan hendeklerin diğer şehirlerde kazılmamış olması kanımızı doğrulamaktadır…

 

       Kürt halkının PKK’nın şehir eylemlerine destek vermemesi şiddet yolunu istemediği anlamına gelmektedir… Aklı başında, vicdanı yerinde olan her Kürt Türkiye’nin Suriye’ye dönüşmesini istemez… Çünkü Suriye önümüzde çok kötü bir örnek olarak durmaktadır… Kürt halkının HDP’ye verdiği destek siyasal ve demokratik bir destektir… Kimse bu halktan daha ötesini beklememelidir…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum