Anket sonuçları....

Artık bol bol anket izleyeceğiz. Turhan Erdem seçim sonuçlarını bildiğine göre, ‘türban sonrası memleketin halini de bilir’ denecek ve habire anket yapılacak. Avrupa Birliğine girmedik ama mantık olarak batılı olmaya başladık. Bundan sonra anketler konuşacak.

 

Türban tartışmalarının en yoğun olduğu günlerde bir anket daha yapıldı. 12 il ve 140 ilçede yedi binden fazla kişiye türban ile ilgili sorular soruldu.

 

Üniversitelerde türban serbest kalmalı mı sorusunun cevabını tahmin için müneccim olmak gerekmez. Yüzde seksenden fazla evet çıkıyor. Kimse okuma hakkından mahrum edilmemeli.

 

Baskılardan dolayı başını örten tanıdığınız var mı sorusuna türbanlılarda % 8.9 başı açık olanlarda yüzde 14 gibi bir oranda evet var. Anlaşılan yasak sonrası zorla başımızı örtmeye kalkarlarsa ne yaparız diye endişelenmeye gerek yok. Kimse kimseyi zorlamıyor. Baş örtmek dini bir gelenek midir sorusuna ise türbanlılarda evet cevabı yüzde 89. anlaşılan kalanlar gerçekten zorlama ile başını kapatıyor çünkü bir önceki sorunun cevabı ile uyumlu bir sonuç.

 

Buraya kadar doğru giden dengeleri yerinden edecek iki soru var ki, olayın boyutunu anlatmaya yetiyor. Türben ile baş örtüsü sizce aynı anlamda mıdır sorusuna türbanlılardan yüzde 52.6 hayır cevabı, türbansızlardan ise yüzde 51 hayır cevabı geliyor. Türban takmanın dini inançları gereği olduğunu söyleyenlerin yanında çok düşük bir oran. İşte bu ilk cevap beni biraz rahatsız ediyor. Türbanı dini inancı ve belli bir görüşün işareti olarak takan ciddi bir kesim var. O zaman türbanın pazubentlerden ne farkı kaldı ki…

 

İkinci soruya verilen cevaplar daha da sıkıntılı. Şeriatla yönetilen bir ülkede yaşamak ister misiniz? Türbanlılarda bu sorunun cevabını sadece ve sadece yüzde 10.5. Kalanı hayır diyor. Türban takmayanlara ise bu soruya evet cevabını verenler yüzde 7. demek ki türban takmadan da şeriat özlemi duyulabilir.

 

Ankette bir pasta dilimi tablo var ki yukarıda ki sorulara cevap olacak gibi. Başınızı neden örtüyorsunuz sorusu. Yüzde 54.1 inancım gereği, yüzde 12.4 İslam’ın gereği diyor. Eğer başınızı dini bir inanç gereği örtmüyorsanız hangi inançtan dolayı örtüyorsunuz.

 

Bence bu ülkedeki kavganın altında yatan sebep bu. Sizce bu bir siyasi veya cemaat görüşünün işareti mi? Olayın kilitlendiği soru da burada.

 

Halkın tamamına yakın kısmı türbanın bir hak ve özgürlükler ifadesi olduğunda hem fikir. Ben bunun hem dini inanç, hem de bir hak olduğuna inanıyorum. Kimse başı açık diye de okumak hakkından mahkûm edilemez. Ama sorulara verilen cevaplarında aklımı karıştırmadığını söylersen, doğru söylememiş olurum.

 

Ziynetlerinizi örtün bir emir. Buna karşı çıkılamaz ama türbanı bir protesto aracı, bir siyasi işaret aracı haline getirmekte ne kadar doğru. İşte bu tartışılır. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
  • bahtiyar / 11 Şubat 2008 Pazartesi 17:40

    sayın m yanar.
    be avukat değilimde şuna dikkat çekmek istedim.
    İnanç: ben buna inanıyorum
    islam: ben islamda olduğuna inandığım için.
    soru aynı gözüksede temelde anlamda farklılık taşımaktadır.

    Yanıtla (0) (0)
  • bahtiyar / 11 Şubat 2008 Pazartesi 17:37

    MİLLETİMİZ DİN VE DİL GİBİ İKİ KUVVETLİ FAZİLETE MALİKTİR. BU FAZİLETLERİ HİÇBİR KUVVET, MİLLETİMİZİN KALB VE VİCDANINDAN ÇEKİP ALAMAMIŞ VE ALAMAZ.
    TARZI TELEBBÜSÜ İFRATA VARDIRANLAR, KIYAFETLERİNDE AYNEN AVRUPA’LI KADINLARI TAKLİT EDENLER, DÜŞÜNMELİDİR Kİ HER MİLLETİN KENDİNE MAHSUS ANANESİ, KENDİNE MAHSUS ADETİ, KENDİNE MAHSUS MİLLİ HUSUSİYETLERİ VARDIR. HİÇBİR MİLLET AYNEN DİĞER BİR MİLLETİN MUKALLİDİ OLMAMALIDIR. ÇÜNKÜ BÖYLE BİR MİLLET NE TAKLİT ETTİĞİ MİLLETİN AYNî OLABİLİR, NE KENDİ MİLLİYETİ DAHİLİNDE KALABİLİR. BUNUN NETİCESİ ŞÜPHESİZ Kİ HÜSRANDIR.
    YA NE OLDUĞU BİLİNMEYEN ÇOK KAPALI, ÇOK KARANLIK BİR ŞEKLİ HARİCİ GÖSTEREN BİR KIYAFET, VEYAHUT AVRUPA’NIN EN SERBEST BALOLARINDA BİLE KIYAFETİ HARİCİYE OLARAK ARZEDİLMEYECEK KADAR BİR TELEBBÜS, BUNUN HER İKİSİ DE DİNİN EMRİ HARİCİNDEDİR. BİZİM DİNİMİZ KADINI TEFRİTTEN BU İFRATTAN DA TENZİH EDER. O ŞEKİLLER DİNİMİZİN MUKTEZABI DEĞİLDİR. MUHALİFİDİR. "DİNİMİZİN TAVSİYE ETTİĞİ TESETTÜR HEM HAYATA, HEM FAZİLETE UYGUNDUR."
    kaynak:hakimiyet-i milliye

    Atatürk, 1923′te tesettürlü esi Latife Hanim’la birlikte Konya Kizilay Kadinlar Kolu’nun düzenledigi bir davete katildi. Kiyafette asiriligi elestiren Atatürk,“Hiçbir millet aynen diger bir milletin taklitçisi olmamali” seklinde konustu.21 Mart 1923′te Atatürk, Büyük Taarruzdan sonra ziyaret ettigi Konya Kizilay Hanimlar Kolu’nun davetinde bir konusma yapti. Esi Latife Hanim’in da katildigi toplantida, tesettür hakkindaki görüslerini dile getirdi. Hakimiyet-i Milliye
    gazetesinde yayimlanan konusma, 1962′de “Yakin Tarihimiz” mecmuasinin 34-35.sayilarinda da yer aldi. Atatürk’ün kiyafetle ilgili konusmasi söyleydi:

    “Yabancilarin ve bizi düsman gözü ile görenlerin tarif ve tasvir ettikleri kadinlar , bu vatanin asil kadini, Anadolu’nun asil Türk kadini degildir. Öyle kadinlar bizim asil hayatimizda ve asil memleketimizde yoktur. Türk kadinini
    yanlis görüp yanlis anlatanlar, bilhassa büyük sehirlerimizde, ileri ve medeni sanilan yerlerde, bazi Türk hanimlarinin dis manzaralarina bakarak aldaniyorlar.O kadinlarin dis manzaralarini aleyhimizdeki kötü yorumlarina uygun bir zemin
    olarak aliyorlar. Milletin umumi hayatina bakimla pek sinirli ve naçiz olan o kadinlari, onlarin dis görünüslerinden çikardiklari manayi bütün Türk kadinligina tesmil ediyorlar. Iste ilk düzeltilecek yanlislik ve ilk ilan
    edilecek gerçek buradadir.(..)Sayin hanimlar, düsmanlarimizi aldatan bu dis manzara bilhassa kadinlarimizin seklinden, giyim tarzlari ve örtünüs sekillerinden çikiyor. Onlarin aldanislarina sebep olan bir nokta da yabancilarla temas edebilecek durumdaki kadinlarimizin tavir ve hareketlerinin milli tavir ve hareketlerimizin bir örnegi olmayip , belki Avrupa tavir ve hareketlerinin taklidi olarak görülmesidir. Gerçekten memleketimizin bazi yerlerinde, en çok sehirlerimizde, giyinis tarzimiz bizim olmaktan çikmistir.Kadinlarimizin giyinislerinde iki sekil ortaya çikiyor: Ya çok kapali, ya da çok açik. Bunun her ikisi de seriatin tavsiyesi, dinin emri disindadir. Dinimiz kadini her iki asiriliktan hariç tutmustur. Dinimizin tavsiye ettigi örtünme hem hayata hem fazilete uygundur. (..) seriata uygun örtünme, kadinlar için güçlük vermeyecek, kadinlarin toplum hayatinda, iktisadi hayatta, gündelik hayatta erkeklerle isbirligi etmesine engel olmayacak basit bir sekilde bulunacaktir. Bu basit sekil toplum hayatimizin ahlak ve usullerine de aykiri degildir. Giyinis tarzimizi asiriliga vardiranlar, kiyafetlerinde aynen Avrupa kadinini taklit edenler düsünmelidir ki, her milletin kendine göre gelenekleri, adetleri, milli özellikleri vardir. Hiçbir millet aynen diger bir milletin taklitçisi olmamalidir.
    (..)Bizim örtünme meselesinde göz önüne alacagimiz sey, bir yandan milletin ruhunu, diger yandan hayatin Gerçeklerini düsünmektir. (..) Kadinin giyinis tarzinda yenilik yapmak meselesi bahis konusu degildir. Milletimize bu hususta yeni seyleri bellettirmek zorunlulugu karsisinda degiliz. (..) Biz basli basimiza, fert olarak, her türlü sekilleri uygulayabilir, kendi zevkimize,arzumuza, terbiye ve seviyemize göre istedigimiz kiyafeti seçebiliriz. Ancak bütün milletin uygun görebilecegi sekilleri, bütün milletin hayatinda uygulama kabiliyeti olan kiyafetleri herhalde halkin gene begenisinde aramak lazimdir.Bazi milletlerin zevk dünyalarini memleketimizde uygulamaya kalkismak hatadir.
    Bu yol toplum hayatimizi gelisme ve yücelmeye götürmez. (..)Eger kadinlarimiz Seriatin tavsiye, dinin emrettigi bir kiyafetle, faziletin gerektirdigi bir hareketle içimizde bulunur, milletin bilim, sanat ve toplum hareketlerine katilirlarsa, bu hali, emin olunuz, milletin en müteassibi bile takdir etmekten kendini alamaz. Aksine o halin leyhinde söylenecek sözlere karsi belki onun öncülerinden fazla savunucusu olur.”

    Atatürk, kadinlarin erkeklerle düsünce ve nur yolunda yaris edercesine yürüdüklerini belirterek söyle dedi: “Lakin kadinlarimiz bununla magrur olmali degil, bilhassa aydin hanimlarimiz yabancilarin ve içimizdeki kötü düsüncelilerin kendilerine yakistiracaklari noksanlarin yersiz, haksiz oldugunu göstermeliler(..) Kadinlik meselesinde sekil ve dis görünüs ikinci derecededir.Kadinlarimiz için sekil ve kiyafetten çok asil basari kazanilmasi gereken alan nur ile, gerçek faziletlerle süslenmek ve cihazlanmak olmali. Hanimlarimizin Avrupa kadinlarinin altinda kalmayarak, aksine pek çok cihetlerde onlarin üstüne çikacak nur ve bilgiyle cihazlanacaklarina kesin olarak süphe etmeyen ve buna kesin olarak emin olanlardanim.”

    Yanıtla (0) (0)
  • myanar / 10 Şubat 2008 Pazar 22:39

    anlaşılan anket soruları açık değilmiş ki bazıları inancım gereği,bazıları müslümanlık gereği başımı örtüyorum demiş.İnancım gereği başımı örtüyorum diyenlere inancın ne? sorusu yöneltilse veya soru önce inancı sorularak sorulsa bu farklı cevap ortaya çıkmazdı..Anketin yanlış yapılışındaN YANLIŞ SONUÇLAR ÜRETMEYELİM.

    Yanıtla (0) (0)