Anayasa Mahkemesinin iki üyenin ihraç kararının gerekçesi (2)

Anayasa Mahkemesinin iki üyenin ihraç kararının gerekçesi (2)

Gerekçeden: - "Somut olayın özellikleri, anılan yapı ile ilgileri olduğuna dair sosyal çevre bilgisi ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin zaman içinde oluşan ortak kanaatleri birlikte dikkate alınarak, üyeler Alparslan Altan ve Erdal Tercan'ın KHK kapsamında s

ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesinin, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturmasının ardından iki üyenin ihracına ilişkin kararının gerekçesinde, "Somut olayın özellikleri, anılan yapı ile ilgileri olduğuna dair sosyal çevre bilgisi ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin zaman içinde oluşan ortak kanaatleri birlikte dikkate alınarak, üyeler Alparslan Altan ve Erdal Tercan'ın KHK kapsamında söz konusu yapı ile meslekte kalmalarıyla bağdaşmayacak nitelikte bağlarının olduğu değerlendirilmiştir. Durumları bu şekilde değerlendirilen üyelerin, temel görevi demokratik anayasal düzen ile temel hak ve hürriyetleri korumak olan Anayasa Mahkemesinde görev yapmaya devam etmesinin yargının güvenilirliğini ve saygınlığını da zedeleyeceği açıktır." denildi.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu'nca, üyeler Alparslan Altan ve Erdal Tercan'ın meslekten çıkarılmasına ilişkin oy birliğiyle alınan kararın gerekçesi yayımlandı.

Olağanüstü hal ilanının ardından çıkarılan 667 Sayılı KHK kapsamında yargı mensupları ve diğer kamu görevlilerine ilişkin öngörülen tedbirlere yer verilen gerekçede, bu tedbirler aracılığıyla başta FETÖ/PDY olmak üzere terör örgütlerine veya MGK'ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kişilerin tamamının tüm kamu kurum ve kuruluşlarından çıkarılması sonucuna ulaşılmak istendiğinin anlaşıldığı belirtildi.

Gerekçede, "FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarının neredeyse tamamında örgütlenmesi ve somut darbe teşebbüsünün bu yapılanmadan kaynaklanmış olması, potansiyel, olası tehdidi var olan, mevcut tehlikeye dönüştürmüş, demokratik anayasal düzeni sürdürmek bakımından olağanüstü tedbirler alınmasını zorunlu kılmıştır." tespiti yapıldı.

- "Önemli olan belli bir kanaate varılırken keyfilikten uzak durulmasıdır"

KHK uyarınca meslekten çıkarma tedbirinin Anayasa Mahkemesi üyeleri bakımından uygulanabilmesi için, üyenin, terör örgütlerine veya MGK'ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara "üyeliği", "mensubiyeti", "iltisakı" veya bunlarla "irtibatı" olduğunun değerlendirilmesi ve bu değerlendirmenin Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun salt çoğunluğunca yapılması gerektiği belirtilen gerekçede, şunlar kaydedildi:

"KHK'nın 3. maddesinde genel olarak 'terör örgütlerine veya MGK'ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplardan söz edilmişse de madde gerekçesi dikkate alındığında FETÖ/PDY'nin bunların başında geldiği anlaşılmaktadır. Tedbirin uygulanması için mutlaka terör örgütüyle, terör faaliyetleriyle ve bu arada darbe teşebbüsüyle Anayasa Mahkemesi üyeleri arasında bağ kurulması aranmamış, MGK'ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen 'yapı', 'oluşum' veya 'gruplar' ile bağ kurulması yeterli görülmüştür.

Diğer taraftan maddeye göre meslekten çıkarma tedbirinin uygulanabilmesi için söz konusu bağın yapıya, oluşuma veya gruba 'üyelik' veya 'mensubiyet' şeklinde olması zorunlu olmayıp 'iltisak' ya da 'irtibat' şeklinde olması da yeterlidir. Son olarak maddede, terör örgütleri veya MGK'ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplar ile üyeler arasındaki bağın 'sübut' derecesinde ortaya konulması aranmamıştır. Böyle bir bağın Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunca 'değerlendirilmesi' yeterli görülmüştür. Buradaki değerlendirme Genel Kurulun salt çoğunluğunda oluşacak bir 'kanaati' ifade etmektedir. Kuşkusuz bu kanaat cezai sorumluluğun bulunup bulunmadığından bağımsız olarak sadece meslekte kalmanın uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirmeden ibarettir."

KHK'nın 3. maddesinde bu kanaate varılabilmesi için belli bir tür delile dayanma zorunluluğunun öngörülmediğinin belirtildiği gerekçede, "Bu kanaatin hangi hususlara dayanılarak oluşacağı Genel Kurulun salt çoğunluğunun takdirine bırakılmıştır. Burada önemli olan belli bir kanaate varılırken keyfilikten uzak durulmasıdır. Şüphesiz yukarıda belirtilen bağın bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirme yapılırken, yetkili kurulları belli bir kanaate ulaştıracak nedenler her somut olayın özelliğine göre değişebilecektir." denildi.

- "Atılı suçu kabul etmediler"

15 Temmuz 2016 gecesi başlayıp ertesi gün belli bir saate kadar devam eden darbe teşebbüsünün planlayıcısı ve uygulayıcısının, uzun süredir soruşturma ve kovuşturmalara konu olan, son dönemde MGK tarafından "milli güvenliği tehdit eden bir terör örgütü" olarak tanımlanan FETÖ/PDY olduğunun yetkili makamlarca değerlendirildiği ifade edilen gerekçede, FETÖ/PDY'nin örgütlenmesi bakımından önem verdiği kurumların başında gelen TSK, emniyet teşkilatı ve yargı kurumlarında görev yapan çok sayıda askeri personel, emniyet görevlisi ve yargı mensubu hakkında darbe teşebbüsü sonrası ülke genelinde soruşturmalar başlatıldığı ve gözaltı tedbirleri uygulandığı hatırlatıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında Anayasa Mahkemesi üyeleri Alparslan Altan ve Erdal Tercan'ın da "FETÖ/PDY üyesi" oldukları gerekçesiyle 16 Temmuz 2016'da gözaltına alındıkları belirtilen gerekçede, iki üyenin de 20 Temmuz 2016'da "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan tutuklanmalarına karar verildiği ve 1 Ağustos 2016'da bu üyelerin mal varlıkları üzerine tedbir konulduğu anlatıldı.

Altan ve Tercan'ın, ceza soruşturması kapsamındaki ifadelerinde üzerilerine atılı suçu kabul etmediklerini beyan ettikleri anımsatılan gerekçede, bu süreçte darbe teşebbüsü sonrası ilan edilen olağanüstü halin uygulanmasına ilişkin tedbirleri düzenleyen 667 sayılı KHK'nın 3. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu tarafından iki üyenin hukuki durumlarının değerlendirilmesine karar verildiği bildirildi.

Gerekçede, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunca yapılacak değerlendirmede dikkate alınmak üzere üyeler Altan ve Tercan'ın yazılı savunmalarının alındığı ifade edildi.

Üyelerin savunmalarında, "FETÖ/PDY ile herhangi bir bağlarının bulunmadığını beyan ettikleri, yöneltilen suçlamayla ilgili somut bilgi ve belgeler kendilerine sunulduktan sonra yeniden savunma imkanı verilmesini, isimlerini belirttikleri bazı tanıkların dinlenilmesini talep ettikleri." aktarıldı.

- Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun "kanaati"

İlgili KHK kapsamında yapılacak değerlendirmenin, adli suç veya disiplin suçu niteliğindeki somut bir eylemin soruşturulması mahiyetinde olmadığı vurgulanan gerekçede, Anayasa Mahkemesi üyelerinin belli bir yapıyla herhangi bir bağlarının olup olmadığına ilişkin kanaatin oluşturulacağı bir süreci ifade ettiği kaydedildi. Gerekçede, şu ifadelere yer verildi:

"Dolayısıyla KHK'nın amacı ve tedbirin niteliği ile somut olayın özellikleri birlikte dikkate alındığında ilgili üyeler hakkında mevcut bilgi ve belgelere göre değerlendirme yapılması gerekmiştir. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun, üyeler Alparslan Altan ve Erdal Tercan hakkında 667 sayılı KHK'nın 3. maddesi uyarınca yapacağı değerlendirme, anılan üyelerin MGK'ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplardan MGK kararlarında ifade edildiği şekliyle 'Paralel Devlet Yapılanması' ile 'üyelik', 'mensubiyet', 'iltisak' veya 'irtibat' şeklinde herhangi bir bağlarının olup olmadığına ilişkindir. Yukarıda ifade edildiği üzere bu değerlendirme için Genel Kurulun salt çoğunluğunda anılan üyelerle ilgili oluşacak 'kanaat' yeterlidir.

Somut olayın yukarıda ifade edilen özellikleri, anılan yapı ile ilgileri olduğuna dair sosyal çevre bilgisi ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin zaman içinde oluşan ortak kanaatleri birlikte dikkate alınarak, üyeler Alparslan Altan ve Erdal Tercan'ın KHK'nın 3. maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında söz konusu yapı ile meslekte kalmalarıyla bağdaşmayacak nitelikte bağlarının olduğu değerlendirilmiştir. Durumları bu şekilde değerlendirilen üyelerin, temel görevi demokratik anayasal düzen ile temel hak ve hürriyetleri korumak olan Anayasa Mahkemesinde görev yapmaya devam etmesinin yargının güvenilirliğini ve saygınlığını da zedeleyeceği açıktır. Açıklanan nedenlerle üyeler Alparslan Altan ve Erdal Tercan'ın meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilmesi gerekir."

(Bitti)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :