Anayasa Mahkemesinden ihlal kararı

Anayasa Mahkemesinden ihlal kararı

Yüksek Mahkeme, haciz nedeniyle evi ihaleyle satılan kişinin, açtığı ihalenin feshi davasının reddiyle birlikte ihale bedelinin yüzde 10'u oranında para cezasını hazineye ödemekle yükümlü kılınmasının mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğine karar verdi

ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, haciz nedeniyle evi ihaleyle satılan kişinin, açtığı ihalenin feshi davasının reddiyle birlikte ihale bedelinin yüzde 10'u oranında para cezasını hazineye ödemekle yükümlü kılınmasının mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğine karar verdi.

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, A.E.E, 2009'da S.M. lehine 2011 yılı vadeli 200 bin lira bedelli bono düzenledi. Alacaklı S.M, 2013'te A.E.E. hakkında toplam 277 bin 908 liralık kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlattı. Takibin kesinleşmesi üzerine alacaklı S.M, A.E.E. adına kayıtlı mesken nitelikli bağımsız bölümü haczetti.

A.E.E'nin eşi Yıldız E, 2014'te taşınmazın eşi ve çocuklarıyla birlikte yaşadıkları konut niteliğinde olduğu, haczedilemeyeceği gerekçesiyle İcra Hukuk Mahkemesine başvurdu. Ancak Mahkeme, Yıldız E'nin taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verdi.

Alacaklı S.M'nin hacizli taşınmazın satışını talep etmesi üzerine İcra Müdürlüğü bilirkişi aracılığıyla taşınmazın değerini 3 milyon 500 bin lira olarak belirledi, açık artırma ile yapılan ihale sonucu taşınmaz 1 milyon 758 bin lira bedelle üçüncü şahsa satıldı.

Yıldız E, taşınmazın satışının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ihalenin feshi talebinde bulundu. İcra Hukuk Mahkemesi, yapılan ihalede bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve ihale bedeli olan 1 milyon 758 bin liranın yüzde 10'u oranında para cezasının Yıldız E'den alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine karar verdi.

Temyiz edilen hüküm Yargıtay tarafından onanırken, karar düzeltme isteğinin de reddedilmesi üzerine Yıldız E, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Yüksek Mahkeme, başvurucunun açtığı ihalenin feshi davasının reddiyle birlikte ihale bedelinin yüzde 10'u oranında para cezasını Hazineye ödemekle yükümlü kılınmasının mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğini kararlaştırdı.

Kararda, mahkemeye erişim hakkının, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsuru olduğuna işaret edildi.

Somut olayda yargılamanın sonucunda maddi zorluk doğuracak şekilde para cezası uygulanmış olması nedeniyle mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahalenin bulunduğu belirtildi.

İhalenin feshi istemiyle açılan davanın reddi halinde ihale bedelinin yüzde 10'u oranında para cezasına hükmedilmesinin, alacaklının mülkiyet hakkının korunması bakımından elverişli bir araç olduğu anlatılan kararda, haklı bir temeli bulunmadan açılan ihalenin feshi davasının, son safhalarına gelen cebri icra sürecinin sürüncemede kalmasına sebep olabildiği vurgulandı.

Kararda, bu nedenle kanun koyucunun bunu caydırmaya yönelik çeşitli mekanizmalar geliştirmesinin doğal olduğu ancak bu çerçevede yapılan müdahalenin orantılı olup olmadığının incelenmesi gerektiği kaydedildi.

Bu inceleme yapılırken alacaklının çıkarları ile ihalenin feshini talep eden başvurucunun menfaati arasında makul bir dengenin gözetilip gözetilmediğine bakıldığı belirtilen kararda, "Bu kapsamda diğer hususların yanı sıra uygulanan para cezasının tutarı ve başvurucunun bu tutarı ödeme gücü de göz önünde bulundurulmalıdır. Somut olayda başvurucunun, ev hanımı olması nedeniyle herhangi bir gelirinin bulunmadığını ileri sürdüğü, derece mahkemelerinin de bir tespit veya değerlendirme yapmadığının altı çizilmelidir. Üstelik borcun taşınmaza biçilen fiyat karşısında çok düşük kaldığı dikkate alındığında taşınmazın satışını engellemenin başvurucu açısından büyük bir kişisel öneme sahip olduğu vurgulanmalıdır." denildi.

-"Aile konutu özel koruma mekanizmasına tabi"

Başvurucunun, taşınmazın aile konutu olduğunu belirterek haczin durdurulması için yargıya müracaat etmesine karşın bu isteğinin taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği hatırlatılan kararda, aile konutunun, Anayasa'da düzenlenen bir pozitif yükümlülük olan ailenin korunması ödevinin bir gereği olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'yla özel bir koruma mekanizmasına tabi kılındığı anlatıldı.

Kararda, başvurucunun açtığı ihalenin feshi davasını aynı zamanda bu aile konutuna yönelik güvencelere dayandırdığının da göz ardı edilmemesi gerektiğinin altı çizildi.

Öte yandan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda öngörülen para cezasının ihalenin feshi isteğinin esastan reddedilmesi halinde doğrudan uygulandığı kaydedilen kararda, Kanun'da herhangi bir üst sınır öngörülmediği gibi derece mahkemelerinin somut durumun özelliklerini göz önünde tutmasını temin edecek bir esnekliğin sağlanmadığı ve hakime herhangi bir takdir yetkisi tanınmadığı ifade edildi.

Bu durumun somut olay bakımından aile konutu iddiasını daha önceki safhalarda dava konusu etme imkanı bulunmayan başvurucuya ülke şartlarına göre oldukça yüksek olan para cezası uygulanması sonucunu doğurduğu belirtilen kararda, şunlar kaydedildi:

"Tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda alacaklının haklarının korunmasındaki yarar ile başvurucunun ihalenin feshini dava konusu edebilmesindeki menfaati arasında adil bir dengenin kurulamadığı, uygulanan para cezasının miktarının başvurucuya olağanın ötesinde bir zorluk yüklediği ve bu durumun başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahaleyi ölçüsüz kıldığı kanaatine varılmıştır.

Diğer taraftan somut başvuruda yargılamanın yenilenmesi imkanı bulunmamaktadır. Bu itibarla başvurucunun maddi zararının giderilmesi amacıyla mahkemece düzenlenen harç tahsil müzekkeresinin ilgili vergi dairesince yerine getirilmesini önleyecek şekilde iptali ve ilgili kurumdan geri çekilmesi için kararın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir."

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :