Aklıma düşenler

Bir sabah bir güvercin

Boynu bükük ve yaslı

Giden savaşçıların ardından

Ağladı, ağladı

 

Çelik yürekleriyle

Eğilmeden yıkılmadan

Gidenlerin ardından

Ağladılar ağladı

 

Solmayan umutlarla

Kuşatarak dünyayı

Kazıyıp gökyüzüne

Bitmeyen sevdayı

 

Çelik yürekleriyle

Eğilmeden yıkılmadan

Gidenlerin ardından

Ağladılar ağladı

 

Her yeni yıla girdiğimizde eskisinin bir muhasebesini yaparım. Geçen yıl boşa mı gitti, yoksa gereği gibi yaşandı mı, diye…

Dün bu yazıya başladığımda kafamda yazacak onca yazı konusu vardı, ama bir anda yukarıdaki şiiri mırıldanmaya başladım nedense…

Bu şiiri ilk 1990’lı yıllarda rahmetli dostum Gazali Sarıyıldız’dan duymuştum. Muhteşem bir bant tiyatrosu olan İmamın Öldürülüşü kasetinden unutulmaz bir beste. Gazali, kasetteki sesin sahibi Mesut Yabanigül kadar güzel söylüyordu. Daha sonraları defalarca kendisinden bu harika eseri dinlemek istedik ve bizi kırmadı. Gazali ve ailesi, yanılmıyorsam 2001 yılında, nişanlısına giderlerken anne ve babasıyla birlikte rahmeti rahmana kavuşmuşlardı. Allah rahmetiyle muamele etsin inşallah…

(Bu güzel besteyi internetten dinlemek isteyenler için http://www.dunyabizim.com/video.php?id=99)

Gazali’yi düşünürken 1994 yılında vefat eden Hasan Ahsen geldi aklıma. 1992 yılında Mısır’da tanıştığım, ama İmam Hatipli olduğumuz için çok çabuk kaynaşıp samimi arkadaş olduğumuz Hasan… O zamanlar henüz cep telefonlarımız yoktu. Bir sabah erkenden evdeki telefon çalmaya başladı. Arayan Hasan’ın babasıydı, ‘arkadaşın vefat etti, cenazesine buyur gel’ diyerek. Hasan çok iyi bir arkadaştı, o da ne yazık ki çok genç yaşta aramızdan ayrıldı. Uluırmak mezarlığına defnettiğimiz gün aklımdan çıkmaz…

Genç yaşta ölüp gittiler, bizim de gideceğimiz yere…

Bugün aklıma Gazali ve Hasan düştü, onları andım. Allah rahmet etsin onlara ve bizlere…

Beleş gezi meselesi

Geçtiğimiz ay Konya Ticaret Odası’yla Fas’a bir seyahatimiz olmuştu. Döndükten sonra bu seyahati ayrıntılarıyla yazı dizisi olarak aktardım sizlere. Tabi KTO ile gittiğimizi belirtince bazı gazeteci arkadaşlar Oda’yı arayarak ‘niye bizi de götürmediniz’ türü sorular sormuşlar. Onlar da ‘biz özellikle kimseyi götürmedik, parasını veren işadamları bu geziye katıldılar’ demişler, ama kimseyi inandıramamışlar. Söylentiler benim kulağıma da gelince bu meseleyi bi açıklığa kavuşturalım istedim…

1350 euro para yatırdım KTO’nun veznesine bu seyahate gitmek için. Bu miktarın %60’ını KOSGEB bize iki ay kadar sonra iade edecek. Yani Fas gezisi için neticede cebimden çıkan para miktarı 540 euro olacak. Bu rakamları şunun için veriyorum. Ben bu tip seyahatlere falanca kurum tarafından davet edildiğim için değil, KTO’ya üye olan bir şirketin yönetim kurulu başkanı olarak cebimden parasını ödeyerek katılıyorum. Aynı şartlarla herkes bu tür gezilere katılabilir. Daha evvel de KTO ile Almanya, Hollanda ve İngiltere’ye gittim ve herkes gibi parasını verdim bu seyahatlerin. Amma yok illa para vermeden bir geziye katılmak istiyorsanız, ilgili kurumları ikna edin götürsün. Mesele umarım anlaşılmıştır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum