Akın Öztürk: Darbeyi  FETÖ'cüler yaptı

Akın Öztürk: Darbeyi FETÖ'cüler yaptı

Darbeyi kimin yaptığına ilişkin ne düşündüğü sorusun üzerine AKIn Öztürk, "Kesinlikle içinde. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bulunan FETÖ'cü bir grubun, başkalarının desteğiyle dış güçlerin de desteğiyle... Ben buna kanaat getirdim." dedi.

 

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davanın sanıklarından Akın Öztürk, hakkındaki suçlamaları reddederek, "Hava Kuvvetleri Komutanı üsse gitmemi rica ettiği zaman 'Hayır' deyip gitmeseydim şimdi burada yargılanmayacaktım. Ben bu davada aslında kavgayı ayırmaya çalışırken sopa yiyen adam konumuna düştüm." dedi.

Öztürk, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki duruşma salonunda görülen davanın dördüncü celsesinde hakim karşısına çıktı.

Savunmasında, Özdere Askeri Kampı'ndaki tatilinin ardından torunlarını görmek için Ankara'ya geldiğini ve Akıncı Üssü'ndeki lojmanda kalan kızının yanına geçtiğini belirten Öztürk, eşinin talebiyle geceyi burada geçirmeye karar verince saat 21.30 sıralarında koruması, emir astsubayı ve şoförünü evlerine gönderdiğini söyledi.

Darbeden haberi olan birinin bu saatte korumalarını göndermesinin olağan karşılanamayacağını dile getiren Öztürk, yine aynı saatlerde İstanbul'da düğün sahibi olan Korgeneral Mehmet Şanver'i telefonla arayarak tebrik ettiğini belirtti.

Koruma ekibi Akıncı üs bölgesinden ayrıldıktan sonra kendisini telefonla arayan koruma astsubayı İsmail Keskin'in, "Genelkurmay'a saldırı oldu" dediğini aktaran Öztürk, bunun üzerine korumalarını tekrar üsse çağırdığını söyledi.

Olayın içeriğini öğrenmek için koruma ekibine Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı harekat merkezlerini aramaları yönünde talimat verdiğini anlatan Öztürk, "Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezine ulaşamayınca Genelkurmay Başkanlığı Harekat Merkezini arattırdım. İlk aramada cevap veren olmayınca ikinci ve üçüncü kez aynı merkezi arattım. Son kez arattığımda telefona çıkan binbaşı, Keskin'e kendisinin konu hakkında bilgi veremeyeceğini, soyismi Partigöç olan bir generalle görüşmemiz gerektiğini söyledi. Bu kişiden Partigöç'ün telefon numarasını alarak Keskin'e arattırdım. Telefona çıkan şahıs, Partigöç'ün emir subayı olması lazım, Partigöç'ün yanında olmadığını, komutanın Akıncı Üssü'ne götürüldüğünü beyan etmiş. Ben Partigöç ile temas etmedim." diye konuştu.

Saat 23.30 sularında Orgeneral Abidin Ünal'ın kendisini arayarak, "Abi Ankara'da uçaklar uçuyormuş, havalanmış. Sen Ankara'dasın üsse geçip bir bakar mısın? Bana bilgi verir misin?" demesi üzerine Akıncı Üs Komutanlığını aradığını belirten Öztürk, şöyle devam etti:

"Telefona yanılmıyorsam Kubilay Selçuk çıktı. Bana, 'Komutanım operasyon var.' dedi. Ben de 'Ne operasyon?' diye sordum. Selçuk'un, 'Komutan da burada sizi bekliyor' demesi üzerine, 'Tamam' diyerek üssün lojmanlar bölgesinden karargah bölgesine geçtim. Üs bölgesinde beni karşılayan kimse yoktu. Karargah binasının önünde silahlı ve maskeli kişilerce karşılandım, etrafım çevrilerek üs karargahına götürüldüm. Oraya gidince içeride Kubilay Selçuk, Ömer Faruk Harmancık, Mehmet Dişli diyeceğim ama Dişli biraz sonra geldi, bunlar vardı. Doğruca Hulusi Akar'ın yanına gittim. 'Hayırdır komutanım?' diye sorunca, komutanın, odada bulunanları göstererek bana, 'Bunlar bu işi yaptılar. Bunlarla konuş, bunları ikna et. Bunlar darbeye kalkıştı' demesiyle konuya vakıf oldum. Bu sırada odadakiler buradan ayrıldı."

- "Güler ve Ünal'ı ben kurtardım"

Genelkurmay Başkanı Akar'ın talimatıyla darbecileri ikna etmek ve olayları önlemek amacıyla darbecilerin bulunduğu 143. Filo'ya geçtiğini öne süren Öztürk, burada Kubilay Selçuk ve Ömer Faruk Harmancık'ı gördüğünü, onlara bu işin yanlış olduğunu, kabul görmeyeceğini anlattığını ancak bu kişilerin kararlı olduğunu anlayınca geri döndüğünü iddia etti.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın "Bu kişilerin kararlılıklarını nasıl anladınız?" sorusu üzerine Öztürk, "Ömer Faruk Harmancık, 'Arkamızda durulsaydı başarılı olurduk' falan, buna benzer şeyler söyledi." diye konuştu.

Öztürk, bu sırada emir subayından can güvenliği endişesiyle bir üniforma istediğini, kendisine ait olmayan bir üniforma getirildiğini belirterek, "Ben hazırlıklı değilim. Bir üniforma bile getirmemişim. Bu da benim hazırlıksız olduğumu gösteriyor." dedi.

Darbecileri ikna etmek için 3-4 kez daha yanlarına gittiğini savunan Öztürk, etrafta silahlı komandolar bulunması nedeniyle darbecilere karşı sert bir üslup kullanamadığını, sakin, mülayim, yatıştırıcı bir üslupla darbecileri iknaya çalıştığını öne sürdü.

Gecenin ilerleyen saatlerinde darbeciler ikna olmaya başlayınca durumu Orgeneral Akar'a arz ettiğini savunan Öztürk, bunun üzerine, Genelkurmay Başkanı Akar'ın Başbakan Binali Yıldırım ile telefonla görüştüğünü, ardından Mehmet Dişli ile helikopterle Başbakanlığa geçtiğini, kendisini de "Akın, sen biraz daha bekle. Bunları ikna et" diyerek üste bıraktığını söyledi.

Komutanın daha sonra kendisini aramadığını dile getiren Öztürk, helikopterle Başbakanlığa geçmeye çalıştığını, ikinci denemede helikopterin ateş aldığını ve bacağından yaralandığını anlattı.

Tekrar karargaha dönüp tıbbi müdahale aldığını dile getiren Öztürk, "Bu sırada Yaşar Güler'in Akıncı Üssü'nde rehin tutulduğunu öğrendim. Karargaha gidip, rehin tutulduğu odada elindeki ve ayağındaki bağları kestim ve kendisini kurtardım. Abidin Ünal'ı buldum ve birlikte diğer generalleri kurtarıp, diğerlerini askeri savcıya teslim edip Hava Kuvvetleri Komutanlığına intikal ettim." dedi.

Hava Kuvvetleri Komutanlığında bir basın bildirisi hazırladıktan sonra Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ile görüşüp, yaşadıklarımı anlattığını belirten Öztürk, bu sırada Hava Kuvvetleri Komutanının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü, bu görüşme sırasında Erdoğan'ın, "Ama onu baş yapmışlar" dediğini duyduğunu söyledi.

Öztürk, konumu itibarıyla sembolik bir görevde bulunduğunu, emir-komuta yetkisi olmayan, Şubat 2016'da emeklilik dilekçesini ilgili makamlara veren, yasal hakkı olan konutunda oturmak için konut talebinde bulunan, 3 koruması, 1 şoförü dışında mahiyeti bulunmayan, YAŞ üyesi olarak görev yapan bir komutan olduğunu vurgulayarak, "Kuvvet Komutanlığından sonra Genelkurmay İkinci Başkanlığına, Genelkurmay Başkanının ikna edilememesi halinde Genelkurmay Başkanlığına getirileceğim ifadesi var. Beni kim nasıl ikna edebilmiş, bunu birisi söyleyebilir mi? Genelkurmay İkinci Başkanlığı benim için tenzili rütbe ama Genelkurmay Başkanlığı yapacakmışım. Beni kim ikna etmiş, ben razı olmuş muyum? Bu da belli değil." diye konuştu.

- "Vitrin süsü olarak kullanıldım"

Öztürk, Orgeneral Akar'ı darbeye ikna etme yönünde hiçbir çabasının bulunmadığını, bunun Akar'a da sorulabileceğini savundu.

Haksız bir suçlamayla 13 aydır cezaevinde tutulduğunu iddia eden Akın Öztürk, darbenin sivil yöneticisi olduğu öne sürülen diğer sanıkları tanımadığını, bu kişilerle hiçbir irtibatının olmadığını öne sürdü.

Ülke sevgisi, ulus bilinci, Mustafa Kemal ve eserleri hayranlığıyla yetiştiğini belirten Öztürk, bu değerlerle yetişen birinin, dini istismar edip Cumhuriyetin kazanımlarını tersine çevirmeye çalışan cemaat ve tarikatlara sempatiyle bakmasının mümkün olmadığını söyledi.

Öztürk, şöyle devam etti:

"Yarım asra yaklaşan askeri bilgi ve tecrübemi, komutanları ve devletin verdiği emekleri, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e 'Deccal' diyecek kadar hainliğe ulaşan 3-4 imamın kullanımına verecek bir kişi değilim. Her türlü tarikat ve cemaatin, Cumhuriyetin, demokrasinin altına konmuş tehlikeli bir bomba olduğunu defalarca söylemişimdir. 1960 darbesini, 1971 muhtırasını, 1980 darbesini ve 28 Şubat olaylarını yaşamış, milletin üzerinde olumsuz etkilerini bilen ve en son MGK'da legal görünümlü illegal yapılara karşı alınacak tedbirler konusundaki tavsiye kararına imza atmış bir MGK üyesi olarak, bu darbe girişiminin hiçbir şekilde haklı görecek veya destekleyecek bir kişiliğe sahip değilim. Bu yaftayı üzerime çivileseler tutmaz."

FETÖ ile mücadelesini anlatan Öztürk, en son FETÖ'cü olduğu öne sürülen 60 kişilik bir listeyi MİT Müsteşarına sunduğunu anlattı.

Yurtta Sulh Konseyi üyeliğine seçilmesinin kendi bilgisi, rızası ve iradesi dışında gerçekleştiğini öne süren Öztürk, darbeciler tarafından "vitrini süslemek amacıyla" kullanıldığını savundu.

Genelkurmay Başkanı Akar ve Hava Kuvvetleri Komutanının talimatları doğrultusunda hareket ettiğini belirterek, "Hava Kuvvetleri Komutanı üsse gitmemi rica ettiği zaman 'Hayır' deyip gitmeseydim şimdi burada yargılanmayacaktım. Suçum sadece 45 yıllık silah arkadaşıma 'Hayır' diyememek ve torunlarımı görmeye gitmek olmuştur. Ben bu davada aslında kavgayı ayırmaya çalışırken, sopa yiyen adam konumuna düştüm." diyen Öztürk, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Savunmanın ardından Öztürk'ün çapraz sorgusuna geçildi.

ÇAPRAZ SORGU

 FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davada, dönemin YAŞ üyesi sanık Akın Öztürk savunmasının ardından soruları yanıtladı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Sincan Ceza İnfaz Kurumları yerleşkesindeki salonda görülen duruşmaya, sanık ve müşteki avukatları ile müşteki yakınları katıldı.

Savunmasını tamamlayan Akın Öztürk'e Mahkeme Başkanı Selfet Giray, Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının düğününde şahit olacağının ne zaman konuşulduğu ve davetiyenin ne zaman geldiğini sordu. Öztürk ise eşinin düşük tansiyon sıkıntısı olduğunu ifade ederek, Şanver ile telefonla görüşüp aynı tarihlerde yeğeni için kız isteme durumunun bulunduğunu, eşinin yolculukta rahatsızlanması ihtimaline karşılık düğüne tek de olsa katılmaya çalışacağını söylediğini bildirdi.

En son görüşmesinde ise gelemeyeceğini Mehmet Şanver'e aktardığını ve hayırlı olsun temennisinde bulunduğunu belirten Öztürk, "Ben Mehmet Şanver'in oğlunun kirvesiyim, kız isteme işini ben yaptım. Kızımızı verme işini (Şanver'in kızını) de ben yaptım." dedi. Giray'ın, şahitlik konusundaki durumunu neden son dakikaya bıraktığını sorması üzerine Öztürk, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ile konuşup gelememesi durumunda onun şahit olacağı konusunda karar verdiklerini söyledi.

Öztürk, Şanver'i düğün başladığı sıralarda arayıp tebrik ettiğini, sonrasında ise onun arayıp Orgeneral Ünal'ı telefona verdiğini belirtti. Öztürk, Ünal'ın da Akıncı Üssü'ne gitmesi için kendisinden talepte bulunduğunu öne sürdü.

"Akıncı Üs Komutanı'nı aradığında Hakan Evrim ile görüştüğünü söylemişsin. Şimdi Kubilay Selçuk diyorsun." şeklindeki ifadeye karşılık da Öztürk, ilk önce hangisinin çıktığını iyi hatırlamadığını, ama çok düşünüp bu kişinin İzmir 2. Ana Jet Üs Komutanı Tümgeneral Kubilay Selçuk olduğuna kanaat getirdiğini ifade etti.

Üsse telefon ettiğinde uçakları daha önceden gördüğü için konuşmasında, "Darbeye teşebbüs mü, ne yapıyorsunuz?" sözlerini söyleyip söylemediğinin sorulması üzerine de Öztürk, böyle bir ifade kullanmadığını belirtti. Öztürk, "Komutan sizi bekliyor." denilince hemen kalkıp gittiğini bildirdi.

Öztürk, Mahkeme Başkanı Giray'ın, darbe karşıtı olduğunu söylediğini hatırlatması üzerine, Genelkurmay Başkanı dahil başka rütbelilerin derdest edilmesine rağmen üste nasıl rahat dolaştığı sorusuna karşılık da burada agresif davranışlarda bulunmadığını iddia etti.

Öztürk, Genelkurmay Başkanı Akar'a yönelik eski Tuğgeneral Hakan Evrim'in "İsterseniz sizi kanaat önderimizle görüştürebiliriz." şeklinde bir beyanda bulunup bulunmadığının sorulması üzerine, "Duymadım." diye yanıt verdi.

Akıncı Üssü'nde bulunduğu sırada kimseyi aramayı düşünmediğini, sürekli bir şey olmasın diye bir gözünün Genelkurmay Başkanı üzerinde olduğunu iddia eden Öztürk, komutanın yanındayken hep onun emirlerini yapmaya çalıştığını öne sürdü. Öztürk, enterne edilmiş olmasına rağmen Genelkurmay Başkanı'nın telefonda istediğiyle görüşüp görüşemeyeceğinin sorulması üzerine görüşebileceğini kastederek "Gayet tabi" karşılığını verdi.

Giray'ın, "Netice olarak darbeye karşı mısınız, değil misiniz?" sorusuna, karşı olduğunu belirterek yanıt veren Öztürk, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar'ın yanında "Allah kahretsin deyip kızdım bağırdım. Bu hedef kim, bombalar nereye atılıyor. Ben tepkimi gösterdim. Bana emir verse dese ki 'Akın al şunu ara Milli Savunma Bakanı'nı, al şunu Başbakanı' ben ararım." diye konuştuğunu da bildirdi.

- "Darbeyi kim yaptı?" sorusu

Mahkeme Başkanı Giray'ın "Darbeyi kim yapıyor o zaman? Darbeyi ilişkin emirleri kim veriyor?" sorusuna karşılık Öztürk, "Vallahi kimin verdiğini bilemem ben. Genelkurmay Başkanımız dedi ki 'Bunlar bu işe kalkışmışlar' Akın." diye konuştu. Kim bunlar sorusu üzerine ise Öztürk, sabaha kadar 4-5 generalle muhatap olduğunu belirterek, "Bunlar Ömer Faruk Harmancık, Kubilay Selçuk, Hakan Evrim, Kara Havacılık Komutanı Coşkun, bir kişi daha vardı onu hatırlayamıyorum. Onda da karacılık giysisi vardı. Bunların dışında da kimseyle muhatap olmadım." karşılığını verdi.

Giray'ın, "Darbeyi planlayanların kafasında siz darbe karşıtı birisi değilsiniz ki sizi ikinci komutan yapıyorlar ya da Akıncı Üssü'ne gelip arabuluculuk yapmanıza izin veriyorlar." şeklindeki ifadesi üzerine de Öztürk, "Ben iki veya üç listeden bahsedildiğini duydum. Birisinde Genelkurmay 2. Başkanlığına atanmışım, birisinde hiçbir yere atanmamışım, birisini de polislerden öğrendim ki Cumhurbaşkanlığı da varmış." ifadelerini kullandı.

- "FETÖ'cü grup yaptı"

Darbeyi kimin yaptığına ilişkin ne düşündüğü sorusunun tekrarı üzerine de Öztürk, "Kesinlikle içinde. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bulunan FETÖ'cü bir grubun, başkalarının desteğiyle dış güçlerin de desteğiyle... Ben buna kanaat getirdim." dedi.

Öztürk, "dış destek"ten kastının sorulması üzerine, Türkiye'nin bölgede ayaklarının üstüne sağlam bastığını gören herkesin olabileceğini belirterek, "Bunun arkasında Almanı da, İngilizi de, Amerikalısı da Rusu da olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Mahkeme Başkanı'nın darbe girişimin arkasında FETÖ/PYD lideri Fetullah Gülen olduğunu söylemesi üzerine de Öztürk, mutlaka kullanıldığını, bunu savunacak bir durumu olmadığını söyledi.

Öztürk, görevli olduğu dönemde FETÖ'cülerle ilgili bir rapor hazırlayıp hazırlamadığının sorulması üzerine, hazırladığını, hatta MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a elden 60-65 kişinin ismini verdiğini iddia etti.

Akıncı Üssü'nde bulunduğu sırada karşılaştığı generalleri tanıyıp tanımadığı ve FETÖ ile ilgili bağlantıları hakkında ne diyeceği sorulan Öztürk, "Onları hiç tanımıyorum." dedi.

- Bir tek sivil görmemiş

143. filo bölgesinde sivil kimseyi görüp görmediğine ilişkin soru üzerine de Öztürk, "Sivil bir tek kişi görmedim." diye konuştu. Mahkeme Başkanının 6 klasör fotoğraf olduğu ve bunların yarısında sivil bulunduğunu söylemesi üzerine de "Hemen karşımda 3-4 generali gördüm, kim var kim yok bakmadım." ifadesini kullandı.

Bir soru üzerine üste damadıyla da görüşmediğini ve karşılaşmadığını iddia eden Öztürk, "Genelkurmay Başkanının yanına gittikten sonra ona tabi olmaktan başka hiçbir şey düşünmedim." dedi. Öztürk, beş general dışında hiç kimseyle muhatap olmadığını iddia etti.

"Hakan Karakuş'un FETÖ/PYD ile bir ilgisi olduğuna dair bilginiz var mı?" sorusunu da Öztürk, "Olsa, ben damadım olmasına müsaade eder miyim?" yanıtını verdi.

 

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :