Akdağ AA Editör Masası'na konuk oldu

Akdağ AA Editör Masası'na konuk oldu

Sağlık Bakanı Akdağ: (2)- "Biz, yetkileri ile birlikte sorumlulukları da artan yeni bir cumhurbaşkanlığı sistemi getiriyoruz. Tek adamlıkla bunun uzaktan yakından alakası yok çünkü Meclis belli bir çoğunlukla cumhurbaşkanını zamanı dolmadan seçime dahi gö

ANKARA(AA) - Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "Biz, yetkileri ile birlikte sorumlulukları da artan yeni bir cumhurbaşkanlığı sistemi getiriyoruz. Tek adamlıkla bunun uzaktan yakından alakası yok çünkü Meclis belli bir çoğunlukla cumhurbaşkanını zamanı dolmadan seçime dahi götürebiliyor. Bu çok ilginçtir. Başkanlık modeliyle yönetilen ülkelerde böyle bir özellik yok." dedi.

Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Akdağ, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Anayasa değişikliğiyle başbakan ve cumhurbaşkanının yetkilerini birleştirdiklerini anlatan Akdağ, "Eğer sistem 1960'da, daha sonra 1982'de kurulduğu gibi milletin seçtiği bir Meclisin güvenoyu verdiği bir hükümet ve başbakanı cumhurbaşkanıyla kontrol etmek üzerine bina edilecekse o zaman bu 'tek adamlık' fikrinde olanlar haklı çıkardı. Böyle yapmışlar çünkü. Zaten onların tasarlamasında cumhurbaşkanları bir asker olur. 'Bu seçilmişlere güvenilmez, o zaman buraya bir cumhurbaşkanı koyalım, çok da büyük yetkiler verelim.' denir. Kendileri ihtilalden sonra cumhurbaşkanı olacağı için 'Aman hiç bir sorumluluk da olmasın, hiç kimse hesap soramasın.' diye müthiş güçlü bir cumhurbaşkanı modeli koymuşlar ortaya bundan bir önceki sistemde." ifadelerini kullandı.

Akdağ, önceki sistemde milletin seçmediği bir cumhurbaşkanı olduğunu ve cumhurbaşkanının Bakanlar Kurulu kararlarından üst düzey bürokrasinin atanmasına kadar büyük yetkileri bulunduğunu hatırlattı.

Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aslında söylenenin tam tersine biz, yetkileri ile birlikte sorumlulukları da artan yeni bir cumhurbaşkanlığı sistemi getiriyoruz. Tek adamlıkla bunun uzaktan yakından alakası yok çünkü Meclis belli bir çoğunlukla cumhurbaşkanını zamanı dolmadan seçime dahi götürebiliyor. Bu çok ilginçtir. Başkanlık modelleriyle yönetilen ülkelerde böyle bir özellik yok. ABD sisteminin zayıf taraflarından birisi budur. 5 sene başkan seçiliyor ve kimse dokunamıyor. Oysa burada, Meclis eğer başkanın işleri iyi götüremediğine inanırsa, 'Hodri meydan, haydi beraber seçime gidebiliyoruz.' diyebiliyor. Bir taraftan iki başlılıkla ilgili meseleyi kurtarırken, bir taraftan da istikrar için memleketi yönetecek, yetkileriyle birlikte sorumlulukları da olan bir cumhurbaşkanı seçilecek. Yeni sistemin en karakteristik özelliği de bu."

- Hastaların sandığa taşınması hizmeti

Akdağ, Sağlık Bakanlığının "evde sağlık hizmeti" kapsamında hizmet alan ve hastanede tedavi gören hastalara talepleri halinde 16 Nisan'da oy vereceği sandıklara taşıma hizmetine ilişkin soru üzerine, evde sağlık hizmeti alan kayıtlı 300 binin üzerinde vatandaş bulunduğunu bildirdi. Akdağ, "Referandumda, evde sağlık hizmeti alan ya da o gün hastanede yatan kişileri, ekiplerimizle, sağlık görevlisi refakatinde oy kullanmaya götürelim, oradan da evlerine geri döndürelim istedik. Evde sağlık hizmeti programına alınmamış olsa bile bugünlerde başvuru olursa, arkadaşlarımız onu değerlendirip yine sandığa götürecekler. Biz, 237 bin kişiye telefonla ulaştık. Bunlardan 13 bin kayıtlı hastamız bu hizmeti almak için beyanda bulundu." diye konuştu.

Vatandaşların "444 38 33" numaralı telefonu sadece seçim günü için değil daha sonra evde sağlık hizmeti alma ihtiyacı olduğunda da arayabileceğini belirten Akdağ, seçim günü mevcut ekiplerin yeterli olmaması halinde ilave ekipler ve araçlar görevlendirileceğini aktardı.

Sağlık Bakanlığı olarak demokratik bir hakkı kullandırmak üzere bir çaba içerisinde olduklarını ifade eden Akdağ, "Sandığın başına gidecek kişi 'evet' mi der, 'hayır' mı der bunu bilemeyiz. Önemli olan bizim bu ihtiyacı karşılamamız." dedi.

Akdağ, bazı muhalif basında bu hizmetin eleştirildiğini belirterek, sadece bir hakkın kullanılması için kolaylık ortaya koyduklarını söyledi.

Bunu herkesin alkışlaması gerekirken yaptıkları her şeye 'kötü' deme ihtiyacı duyan bir muhalif kanat olduğunu aktaran Akdağ, demokratik hakkın kullanılması için 16 Nisan'da bu hizmeti layıkıyla vermeye çalışacaklarını vurguladı.

- İdlib'deki kimyasal saldırı

Akdağ, Beşşar Esed rejiminin 4 Nisan'da İdlib'deki kimyasal silah saldırısında yaralanarak Türkiye'de tedavi altına alınanların sağlık durumuna ilişkin soru üzerine, "Türkiye'ye 34 vaka intikal etti. 34 vakadan 25'i tedavileri yapılarak hastanelerden çıkarıldılar. 3 kişinin tedavisi Hatay Devlet Hastanesinde devam ediyor. Maalesef 6 kişi de hayatını kaybetti. Başlangıçta 3 kişiydi bu sayı, bugün itibarıyla 6 kişi hayatını kaybetti." açıklamasında bulundu.

Hem tedavi gören hem de hayatını kaybeden kişilerin adli incelemelerini yapmak üzere Adalet Bakanlığı ile çalıştıklarını belirten Akdağ, ilgili numuneler üzerinde adli tıp ve halk sağlığına ait özel laboratuvarlarda çalışıldığını anlattı.

Bu konuda Gülhane Hastanesi'nden de destek alındığını dile getiren Akdağ, şunları kaydetti:

"Neticesinde özellikle idrar numunelerinde sarin gazı kullanıldığına dair çok net, kesin sonuçlar elde ettik. Otopsi sonuçları da bunlara işaret etti. Adli tabiplik de otopsi sonuçlarını yakında açıklayacaktır. Yani Suriye'de kimyasal silah kullanıldığı bizim incelemelerimizde kesinleşti. Başlangıçta zaten vakaların klinik durumları bir kimyasal silah kullanıldığını işaret ediyordu. Bunu laboratuvar ve otopsi sonuçları ile kesinleştirmiş olduk. Bu arada Rusya'dan bazı sesler çıkıyor. Yaralıları ve vefat edenleri kabul eden ülke biziz. Bir sorumluluğu yerine getirmemiz gerekir. Bütün bu incelemeleri yaparken hem Dünya Sağlık Örgütünün hem de Uluslararası Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütünün elemanlarını da çağırdık, onlar da bütün bu işlemlere refakat ettiler. Bu, Esed rejiminin vahşi saldırılarının sonuncusuydu. Keşke dünya buna gerekli tedbirleri alsa da bundan sonra tekrarlamasa."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler