AK Parti’nin doğu ve güneydoğu’da çözülme süreci

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri, tarih boyunca muhafazakâr partilerle içli dışlı olmuş ve genellikle bu partilere oy vermişlerdir. Bunda bölgenin sosyal ve siyasi yapısının yanında özellikle dine verilen önemin ve İslamiyet’in taşıdığı değerin büyük bir önemi vardır. Bu nedenle sosyal muhafazakâr bir parti olarak 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan Ak Parti, 03 Kasım 2002 tarihinde girdiği ilk seçimde tüm Türkiye’de olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu bölgesinde büyük bir zafere imza atmıştır. Bu zafer takip eden dönemlerde de devam etmiş ancak son seçimde bu anlamda farklı bir tablo ortaya çıkmıştır. Peki bunun sebebi nedir?

  • HDP seçmeni üzerinde aday profili çok etkili olmayıp aday profilinden ziyade Kürt milliyetçiliği ideolojisi ile seçmen hareket etmektedir. Dışarıdan ya da bölge halkından herhangi birinin aday gösterilmesinin HDP’li seçmen üzerinde etkisi nötrdür.
  • Genç seçmenler üzerinde HDP’li yerel yönetimler “sosyal belediyecilik” adı altında yürüttükleri çalışmalarla (Kültür- sanat etkinlikleri, çeşitli kurslar v.s. ) gençleri Kürt milliyetçiliğiyle yoğurmuş ve parti ideolojisine uygun bir genç seçmen kitlesi yaratmıştır. 
  • AK Partili Kürt seçmenin tercihlerinde aday profili etkili olmuştur. Muhafazakâr tabanı yüksek yerlerde İslamcı adayların AK Parti karşıtı HDP’den aday gösterilmesi AK Partili Kürt seçmenin adayı doğru bulmayarak HDP’ye kaymasına neden olmuştur.
  • AK Partili Kürt seçmen nezdinde kadın aday profilinin batının aksine bir pozitif etkisi yoktur.
  • Ak Parti teşkilatları ile Adayların seçim çalışmalarında seçim stratejilerini ve vekil sayılarını HDP’nin barajı aşıp aşmamasına göre kurgulamaları, bu nedenle saha çalışmalarının adaylar ve parti teşkilatlarınca zayıf yürütülmesi oy kaybının diğer bir nedenidir.
  •   Köylere belediye hizmetleri Valilik ve Kaymakamlık eliyle götürülememektedir. Büyükşehir Belediyesi olarak muhtarların da baskı altına alındığı bir ortamda bölge seçmeni üzerinde oturduğu yere oy rengi üzerinden hizmet götürmeme tehdidinde bulunulması ve bunun yarattığı günlük yaşamı idame ettirmek için belediye hizmetlerinden dahi mahrum bırakılma korkusu oy kaybının bir diğer nedenidir.
  • HDP ve PKK’nın yürüttüğü algı operasyonlarıyla Merkezi İdare tarafından verilen hizmetlerden özellikle sosyal yardımlar (Özürlü Maaşları, İşsizlik Ödeneği, Dul ve Yetim aylığı gibi..), AB Fonları ve HDP’li yerel yöneticilerin girişimleriyle elde edilmiş kazanımlar gibi seçmene lanse ettirilmiştir.
  • HDP Bölgede tek otoritenin kendisi olduğu imajını her fırsatta vermek istemiş ve bölge halkını korkuyla sindirmiş, fişlemelerde bulunmuştur. Seçmen HDP’nin olası bir barajı aşamaması durumunda HDP ve PKK’nın 6-7 Ekim olaylarında olduğu gibi bölge halkının can ve mal güvenliğine kastedeceği korkusuyla HDP’nin meclise girmesinin önünü açmıştır.
  • HDP’nin eğer "barajı aşmasak savaş çıkar" söyleminin tedirginliği ile oy veren çok sayıda seçmen vardır.

 

Bu şartlar altında yeni oluşan AK Parti MKYK üyelerinin en tecrübeli kadro olduğunu göz önüne alırsak Güneydoğu’da planlı politikalar üreteceklerine inanıyoruz. AK Parti 12 Eylül itibariyle yeni sürece girmiştir. Bu süreçte Konya’dan da görev alanlar olmuştur. Prof. Dr. Mehmet BABAOĞLU’nun yükselişi bundan sonra da devam edecektir. Ben 1 Kasım seçimlerinde Konya listesinin değişeceğini düşünenlerdenim. Özellikle Konya’dan eski İl Başkanı Sayın Ahmet SORGUN’un listede olması oldukça muhtemeldir.

Konya’nın ve Türkiye’nin önemli seslerinden Memleket Gazetesinin 13 Eylül 2004 tarihi itibariyle 12. yılına girmiş olduğunu biliyor musunuz?    

 

Önceki ve Sonraki Yazılar