AK Parti TBMM Grup Toplantısı

AK Parti TBMM Grup Toplantısı

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan: (2)- "Dünya halen Suriye'de, İdlib'de seyirci. Çözüm arayışında değil. Bunların tek çözümü varil bombalarını bu savunmasız insanlara atmak"- "Siyasi sürecin ilerlemesini engellemeye çalışan (Su

TBMM (AA) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın halen Suriye'de, İdlib'de seyirci olduğunu belirterek, "Siyasi sürecin ilerlemesini engellemeye çalışan (Suriye) rejimi, şiddete ve kan dökmeye dayalı yöntemlerden vazgeçirmek herkesin sorumluluğudur. Gerekirse rejimin ateşkesi bozma girişimlerini bizzat önlemekte kararlıyız." dedi.

Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Suriye'de gerçekleştirilen harekatlarla Türkiye sınırları boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorunu parçalayıp attıklarını söyledi.

Şehitlere Allah'tan rahmet, gazilere acil şifa dileyen Erdoğan, şehitler için Fatiha Suresi'ni okudu, vatandaşları da Fatiha okumaya davet etti.

ABD'den Rusya'ya, İran'dan Avrupa ülkelerine kadar herkesin içinde olduğu Suriye sahasında, en küçük bir kazanım için dahi büyük mücadeleler vermek gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Terör örgütünü sınırlarımızdan uzaklaştırmakla sorunu tümüyle çözmediğimizin elbette farkındayız ama ilk aşamayı başarıyla tamamladık. Şimdi hem kazanımlarımızı tahkim etmek hem de terör örgütünü tamamen ortadan kaldırmak için çalışıyoruz." ifadesini kullandı.

Terör örgütünün, Barış Pınarı Harekatı bölgesinde küçük çaplı da olsa hala saldırılarını sürdürdüğünün altını çizen Erdoğan, "İmzaladığımız mutabakat metinlerinde bize verilen sözlerin tam manasıyla yerine getirilmesi şartıyla ahdimize bağlıyız. Maalesef şu anda bize verilen sözler ile sahadaki durum arasında yer yer oldukça ciddi düzeylere varan farklılıklar bulunuyor. Muhataplarımıza, ülkemize yönelik tehditlerin sürmesi halinde harekatlarımıza kaldığımız yerden devam edeceğimizi açıkça söylüyoruz." diye konuştu.

- "Vicdanı olanların seyirci kalması mümkün değil"

Türkiye'nin Suriye'deki varlığının, kendi güvenliğinin yanı sıra Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve halkın tamamının huzurunu sağlamaya yönelik olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu ülkede konjonktürel çıkarları için bulunanlarla bizim aramızda işte böylesine temel bir fark vardır. Suriye'deki gelişmeler bizim için beka meselesi vasfını sürdürdüğü müddetçe geri adım atmamız mümkün değildir. Son dönemde İdlib'de yaşanan gelişmeler, bölgedeki her adımın ülkemizi nasıl doğrudan ilgilendirdiğini bir kez daha gösterdi. Rejimin artan saldırılarından kaçan ve sayıları 400 bini bulan İdlibli kardeşimiz, ülkemiz sınırlarına doğru harekete geçti. 3,4,5 yaşında kadın yaşlı demeden, o çocukların çırılçıplak ayaklarıyla o çamur yollarda nasıl çırpındıklarını televizyon ekranlarında hep birlikte izliyoruz değil mi? Vicdanı olanların acaba bu tabloya seyirci kalması mümkün mü? Olmaması gerekir ama vicdansızlar var mı bu dünyada? Var ama elhamdülillah Türkiye gibi, bizler gibi vicdan sahibi olanlar da var. Bizler Kızılayımızla, AFAD'ımızla bu bölgede şu anda bir taraftan çadırları dikiyoruz diğer taraftan gıda yardımcılarını gönderiyoruz, diğer taraftan da onların güvenliği için ne yapabiliriz, bunun çalışması, gayreti içindeyiz. Onları kendi başına bırakamayız. Onları bu karda kışta yalnız bırakmamak için 'Biz sizin yanınızdayız.' diyoruz. Bu bizim insani, vicdani, ahlaki, hepsinden öte İslami görevimizdir."

Türkiye'nin, şu anda yaklaşık 4 milyon Suriyeli'ye ev sahipliği yaptığını belirten Erdoğan, "Biz geldiğimizde 'Bunları Suriye'ye göndereceğiz.' diyenlere sesleniyorum. İşte bu ifadeler sizlerin vicdanının kilometre taşlarıdır." dedi.

Eski ABD Başkanı Barack Obama'ya "güvenli bölge" teklifi yaptığını, ABD Başkanı Donald Trump ile de bunları konuştuğunu hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Ama hep lafta. 'Hadi yapalım.' diyoruz ama adım atılamıyor. Bunu Sayın Putin'e de Merkel'e de Macron'a da söyledim. Bunlarla ilgili yaptığımız hazırlıkları, plan, proje bazındaki bütün kitapları, kitapçıkları kendilerine takdim ettik. 'Bak biz dersimizi çalıştık, her şeyimiz hazır. Gelin bu plan, proje bazında hep birlikte adım atalım. Burada Uluslararası Donörler Toplantısı mı yaparız, nereden ne gibi destekler gelecek, bunları görelim. Biz de bu işin inşaatını üstlenir ve süratle bu bölgede inşaatları yaparız. Bütün alt yapısıyla yaparız. Okullarıyla, evleriyle, hastaneleriyle, mabetleriyle, her şeyiyle bunu yaparız. Türkiye'de bu güç var ama gelin para noktasında da sizler bize gereken desteği verin.' dedik. Henüz olumlu bir netice yok. Olsa da olmasa da bizim şu anda zihinsel bir arka planımız var. İnşallah şöyle biraz daha mesafe alalım, aldıktan sonra onunla ilgili adımı da atacağız."

- "4 yaşındaki çocuktan terörist mi olur?"

"Dünya'nın, halen Suriye'de, İdlib'de seyirci" olduğunu, çözüm arayışında olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bunların tek çözümü, varil bombalarını bu savunmasız insanlara atmaktır. Yaptıkları hep bu. 'Siz bomba yağdırıyorsunuz, nedir bu hal?' diye sorduğunuzda da söyledikleri 'Bunlar terörist.' Bunlar senin vatandaşın. 4 yaşındaki çocuktan terörist mi olur? 5 yaşındaki çocuktan terörist mi olur? İnsaf edin. 'Gelin, bu işi birlikte çözelim' dediğimizde cevap aynı: 'Bunlar terörist.' Öyle veya böyle, bugün TBMM'de şu anda grup toplantı salonumuzdan dünyaya sesleniyorum, bu duyarsızlığınız nereye kadar devam edecek? Ele ele verip bu mazlumların, mağdurların yanında ne zaman yer alacaksınız? Birleşmiş Milletler acaba ne zaman bu konuda görevinin bilincinde adımını atacak? Onlara da bunu söyledik. Ben bir taraftan söylüyorum, Dışişleri Bakanım bir taraftan söylüyor. Bütün bunlara rağmen atılan bir adım yok."

- "Ateşkesi bozma girişimlerini bizzat önlemekte kararlıyız"

"Karşımızda halkının tamamını temsil eden meşru bir yönetim olmadığı için İdlib'deki süreci Rusya ile yürütüyoruz." diyen Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Rus muhataplarla hem telefonla hem yüz yüze hem de heyetler aracılığıyla gerçekleştirilen yoğun görüşmeler sonucunda, İdlib'de yeni bir ateşkes ilanına muvaffak olduklarını dile getirdi.

"Kalıcı bir ateşkes olması" temennisinde bulunan Erdoğan, "Bundan önceki ateşkesleri bozan hep rejimdi ancak bu defa durum farklı. Ateşkesin, sınırlarımıza yığılan 400 bin insanın yeniden kendi evlerine dönmesini sağlayacak şekilde yürütülmesi şarttır. Siyasi sürecin ilerlemesini engellemeye çalışan rejimi, şiddete ve kan dökmeye dayalı yöntemlerden vazgeçirmek herkesin sorumluluğudur. Gerekirse rejimin ateşkesi bozma girişimlerini bizzat önlemekte kararlıyız. Artık herkes bu işin şakasının olmadığını, Türkiye'nin 'yaparım' dediği bir şeyi mutlaka yapacağını görüp kabul etmelidir." değerlendirmesini yaptı.

- "Akçakale'yi de açmanın gayreti içindeyiz"

Suriye'de, İdlib başta olmak üzere Türkiye'nin kontrolünde olan veya olmayan her yerdeki mazlumlara yardım ulaştırılmasına destek vermeyi boyunlarının borcu olarak gördüklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Birleşmiş Milletler yardımları da büyük ölçüde ülkemiz üzerinden Suriye'ye ulaşıyor. Suriye rejimi bizim muhatabımız olmadığı için bu yardımları kendi sivil toplum kuruluşlarımız ve uluslararası yardım örgütleri eliyle doğrudan mağdurlara ulaştırma prensibiyle hareket ediyoruz. Cilvegözü, Öncüpınar, buralardan girerek bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bir taraftan Akçakale'yi de açmanın gayreti içindeyiz ama ne yazık ki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Akçakale'yle ilgili olumsuz bir karar çıktı. Şimdi onu da olumlu hale çevirmenin ayrıca görüşmelerini yapıyoruz. Bu kapıları değerlendirerek istiyoruz ki bir an önce bu mazlum, mağdur insanlara bu yardımları ulaştıralım. Bu konuda tıkanıklıkların çözümü için taraflarla görüşüyoruz. Tamamen insani duyarlılıklara dayalı bu meselenin çözümü için herkesi siyasi saiklerle değil, vicdanıyla hareket etmeye davet ediyoruz. İklim şartlarının zorlaşmasıyla iyice sıkıntıya düşen milyonlarca insanı yüzüstü bırakmadık, bırakmayacağız. Rabbim, bırakınız dostlarımızı, düşmanlarımızı dahi böyle bir imtihanla karşı karşıya bırakmasın diyoruz."

(Sürecek)




Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :