Bugünden itibaren birkaç gün süreceğini tahmin ettiğim yeni bir yazı dizisine başlayacağım. Bu yazıların gayesi; siz okurlarımı düşünmeye sevk etmekten başka bir şey değil. Bir de bazen birlikte güleceğiz, aslında ağlanacak halimize. Ayrıca inanıyorum pek çoğunuz zaman zaman bu soruları kendinize sormuş ve cevap bulamamışsınızdır. Aslında biz de bir cevap bulamadık, ama sorularımızı dillendirmek ve tarihe kayıt düşmek bizim elimizden şu aşamada gelebilecek tek şey...

Bildiğiniz gibi beş yılı aşkın bir zamandır iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi iyi veya kötü bu süreçte pek çok hizmette bulundu. Halk yakın bir zamanda öncekine göre verdiği oyu artırarak hizmetlerin devamını ve dahası yenilerini bu iktidardan beklediğini belli etti. Seçim sonuçları çok yüksek çıkması hasebiyle belki iktidarı bile şaşırtmış olmasına karşın seçimin galibi çıkacağını bilmeyen yoktu sanırım. Büyük bir teveccühle karşı karşıya kalan iktidar ve onun başındaki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yeni döneme Anayasa’yı değiştirmek gibi ‘karnını doyurmaktan başka bir işe kafa yoramayan’ vatandaşın ilgisini çekmese de az buçuk mürekkep yalayan hemen herkesin hem fikir olduğu önemli bir icraatta bulunma sözüyle girdi...

Girdi, ama Anayasa’nın tümünü değiştirirken gerçekleşmesini beklediğimiz eğitim özgürlüğünün önündeki başörtüsü engelini ansızın getirip Meclis’te düzeltmeye kalktı. Ve sonun başlangıcı oldu bu adım...

Bir biri ardına sorumsuz açıklamalar...

Diğer partilerin de bildik tavırlarıyla ortada kalan iktidar, nefes bile alamadan Başsavcının kapatma davasıyla yüzyüze kaldı. Şimdi, parti kapatılır ve 8-9 ay evvel oyunu kapatılan partiye veren halk temsilsiz kalırsa ‘neler olur’ genel sorusunu dillendireceğiz...

Seri yazılarımızın bu ilk gününde, biraz da güncelliğinden ötürü Siyaset Akademisi’ni ele alacağız. Bildiğimiz kadarıyla Akademi geçtiğimiz hafta sonu yaptığı sınavla sona erdi. Başarılı olanlara ise önümüzdeki günlerde sertifikaları verilecek.

Sorumuzu sorarak mevzuya girelim...

Şayet Anayasa Mahkemesi üyeleri kimseyi yanıltmayıp tahmin ettiğimiz ‘kapatma’ kararını verirse; Siyaset Akademisi’nden alınan sertifikalar ne olacak? Bir başka ifadeyle diplomaların denkliği olacak mı? Yoksa hatıra olarak bir yerlerde kıyametini mi bekleyecek?

Muhtemel cevaplar:

- Yeni kurulacak partide değerlendirilecek, boşa gitmeyecek...

- En yakın görüşteki bir parti ‘ben denkliğini kabul ediyorum’ diyecek.

- CHP veya MHP, ‘hazır eğitim verilmiş; biz alalım’ diyecekler.

- Eğitimimi aldım, gerekirse ‘bağımsız’ aday olurum denilecek.

- Ezher Üniversitesi’nin denkliği de iptal edilmişti, ne var bunda.

- Yar saçların lüle lüle...

...

Bugünkü mevzumuzu tadında bırakıp yarın başka bir soruyla devam etmek üzere kendinize iyi bakın...