Ahmet Kekeç, Emre Kongar’ı haşladı

Ahmet Kekeç, Emre Kongar’ı haşladı

Ahmet Kekeç, Emre Kongar için “Hoşgörüsüz, kötü kalpli bir adam” dedi.

Getir o adamı birlikte pataklayalım...

 

Dün, bize oligarşiler arasından oligarşi beğendirmeye çalışan profesör Emre Kongar’ın ‘türban’ konusundaki görüşlerini yorumlayacağımı söylemiştim.

Bunu yapmayacağım.

Biraz canını sıkacağım.

Biraz da kızdıracağım tabii.

Hem, nesini yorumlayacaksın?

Nasıl ciddiye alacaksın?

İşi, ‘Üniversitede türban serbest bırakıldığında, erkekler, türbansız kızları daha kolay elde edilebilir, rahatsız edilebilir diye görecek. Hatta dinciler türbansızlara dinsiz, ahlaksız, günahkar gözüyle bakıp, öyle davranacak’ diyerek ‘mahalle dedikodusu’na döken bir adama ne diyeceksin?

Hangi düzeyde cevap vereceksin?

Bu adam (burada bir istihfaf, bir ironi, bir tahkir yok), bir profesör.

Bir bilim adamı...

Bilim adamı olduğu için elbette asgari bir ciddiyeti hak ediyor ama, bu bilim adamı, aynı zamanda, ‘Türbanlı kızlara acıyorum, onları kurban olarak görüyorum. Buna rağmen, türban bir saldırıdır. Cumhuriyetimize ve laikliğimize saldırıdır!’ demiş, diyebilmiş bir adamdır.

İnsan, ‘kurban’ sayıp acıdığı kişilere karşı bu kadar hoşgörüsüz, bu kadar tahammülsüz, bu kadar önyargılı olabilir mi? Onların (zavallı türbanlı genç kızların) varolma çabalarını ‘saldırganlık’la açıklar mı?

Emre Kongar kötü kalpli bir adam.

Kızlara acıdığı filan yok.

Hatta, onlardan nefret ettiği bile söylenebilir.

Diyor ki: ‘Türban bir dini inancın ifadesi değil! Türban, erkek egemen feodal kültürün bir baskısı... Analar, babalar, kardeşler, arkadaşlar, sevgililer bunu bastırıyor.’

Emre Kongar profesör olmuş, bir sürü kitap okumuş, bir sürü kitap yazmış ama dinin hiç kimsenin, hiçbir grubun, hiçbir cemaatin tekelinde olmadığını, bazı Müslüman kadınlar örtündüğünü, bazı Müslüman kadınların örtünmediğini, hiç kimsenin örtünmeyenlere ‘dinsiz, ahlaksız’ gözüyle bakmadığını, üstelik örtünmemenin de ‘dinden çıkmak’ anlamına gelmediğini bilmiyor.

İsteyen örtünür, isteyen örtünmez.

Bu bir tercih meselesidir.

Kimi, ‘dinin emri’ saydığı için örtünür.

Kimi, birileri (babaları, abileri, kocaları) onlara ‘örtünün’ dediği için örtünür ya da örtünmez.

Kimi, canı öyle istediği için örtünür.

Kimi, yakıştığını düşündüğü için örtünür.

Kimi, toplumsal bir statü elde etmek için örtünür.

Kimi, kafasında saç bulunmadığı için örtünür.

Kimi, kafatası yapısını gizlemek için örtünür.

Kimi, ‘bireysel özgürlüğünün simgesi’ saydığı için örtünür.

Kime ne?

İnsanlar saçlarını gizlemek istiyorlarsa, bundan bize ne, Emre Kongar’a ne, Erdoğan Teziç’e ne?

Emre Kongar da (muhtemelen) yakıştığını düşündüğü ya da ‘bireysel özgürlüğünün simgesi’ saydığı için sakal bırakıyor, ama biz o sakalın altında nasıl bir çene yapısı bulunduğunu (sakalını kesse de görsek, belki de Kirk Douglas’a benziyordur) merak etmiyoruz.

Bir de diyor ki, ‘Türban, dinin, ahlaklı olmanın gereğidir, türban takan sokakta şöyle davranır, ciklet çiğnemez gibi sunumlar yapılıyor.’

Kim yapıyor?

Emre Kongar bu sunumu yapanı getirsin de birlikte pataklayalım.

Emre Kongar bilmiyor mu her örtünen ‘ahlaklı’ değildir.

Emre Kongar bilmiyor mu her sakız çiğneyen de ‘ahlaksız’ değildir.

Bilmez olur mu?

Biz de Emre Kongar’ın, ‘sosyologmuş gibi’ yaptığı için ‘Sosyoloji Derneği’ne kabul edilmediğini biliyoruz ama sesimiz çıkmıyor... 

AHMET KEKEÇ -STAR