"Ya darbeyi püskürtecektik ya da ölecektik"

"Ya darbeyi püskürtecektik ya da ölecektik"

Gazeteci-yazar Özköse:- "Köprüde ben darbe girişimi gecesi bir kez daha bu millete hayran oldum. Genç, yaşlı, kadın, çocuk demeden 7'den 70'e herkes askerlere karşı direniyordu. İnsanlar vuruluyor, yere düşüyor ama yine de bulundukları mevziye terk etmeyi

İSTANBUL (AA) - HASAN HÜSEYİN KULAOĞLU - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsü'nde bulunan gazeteci-yazar Adem Özköse, "Köprüde ben darbe girişimi gecesi bir kez daha bu millete hayran oldum. Genç, yaşlı, kadın, çocuk demeden 7'den 70'e herkes askerlere karşı direniyordu. İnsanlar vuruluyor, yere düşüyor ama yine de bulundukları mevziye terk etmeyip hatta daha da ileriye doğru gidip direniyorlardı." dedi.

Özköse, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 Temmuz Cuma akşamı darbe girişiminden haberdar olur olmaz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kısıklı'daki evinin önüne gittiğini söyledi.

Darbe girişiminin başladığı ilk sürecin önemli olduğuna değinen Özköse; "Darbelerde ilk 2-3 saat çok önemlidir. Eğer ilk zamanlarda ortaya bir inisiyatif koyarsanız darbeye karşı direnirsiniz. İlk olarak Cumhurbaşkanının evine gittik. Çünkü o sıralarda Cumhurbaşkanının evinde olabileceğini düşündük ve Cumhurbaşkanını korumak için arkadaşlarla oraya gittik. Kısıklı'da bir aracın üstüne çıktım ve orada toplanan kalabalığa darbe girişiminin özellikle Cumhurbaşkanını düşürmek için yapıldığını, çünkü Erdoğan'ın milletin iradesini temsil ettiğini söyledim. Anadolu'nun, ümmetin son savunma hattı olduğunu, Suriye'nin, Mısır'ın elimizden gittiğini ama vatanımızın son savunma hattı olduğunu belirttim. Türkiye, umudun yeşerdiği yerdir. Türkiye giderse ümmetimiz tamamen tehlikeye girecektir. Bunun için canımız, kanımız pahasına sonuna kadar direneceğimize, vatanımızı koruyacağımıza dair yemin ettik. Çünkü bu darbe girişimi bütün insanlığa yönelik yapılmıştır." diye konuştu.

Kısıklı'dan sonra Boğaziçi Köprüsü'ne gittiğini anlatan Özköse, şunları kaydetti:

"Köprü, darbe girişimin ilk başladığı yerdi. Sembolik bir özelliği vardı. Köprü, Avrupa ile Asya arasındaki bağ arasında kritik bir öneme sahiptir. Köprüde, askerler tarafından insanlara ateş açılıyordu. İnsanlar ateş açılınca siper alıp yere yatıyorlardı ve daha sonra ateş kesilince tanklara doğru yürümeye devam ediyorlardı. Amacımız bir tankın karşısına geçip direnmekti. Çünkü bizim elimizde silah yoktu, bizim en önemli silahımız direncimizdi. Direncimiz de bir tankın karşısına dikilmekti."


- "Oğlum şehit olabilirim veya hapse atılabilirim"

Adem Özköse, bir yandan köprüde askerlere karşı direndiklerini diğer yandan da sosyal medya aracılığıyla insanlara olup bitenleri duyurduklarını aktararak, şöyle konuştu:

"Köprüde ben darbe girişimi gecesi bir kez daha bu millete hayran oldum. Genç, yaşlı, kadın, çocuk demeden 7'den 70'e herkes askerlere karşı direniyordu. İnsanlar vuruluyor, yere düşüyor ama yine de bulundukları mevziye terk etmeyip hatta daha da ileriye doğru gidip direniyorlardı. Halk, 'ya istiklal ya ölüm' dedi. Darbe girişimi gecesi, ya darbeyi püskürtecektik ya da ölecektik. Köprüdeki genel hava da buydu. Köprüde direnirken bir çocuk motosikletiyle su taşıyordu. Ne yaptığını sorduğumuzda, polislerin susadığını ve onlara su götürdüğünü söyledi. Çocuk daha sonra motorun gaz kolunu çevirdi ve 'Ya Allah' dedi. Bu sırada darbeci askerler tarafından top mermisi atıldı. Motorun üstündeki çocuk, top mermisi nedeniyle paramparça olmuştu. Bu manzara bana Gazze'yi, Suriye'yi hatırlattı."

Köprüde askerlerin daha sonra teslim olduğunu hatırlatan Özköse, "Bu teslim olma anında çeşitli yerlerde yazılan, askerin kafasının kesilmesi olayı kesinlikle olmadı. Biz oradaydık ve böyle bir şey yaşanmadı. Halk sadece haklı bir öfkeye sahip olarak, 'az önce benim babamı, kardeşimi öldürdün' diyerek askerlere vurdu. Burada üst rütbeli olan bir asker çok fazla dövüldü. Bir de orada zaten polisler ve duyarlı vatandaşlar, askerleri korudu. Eğer korumasalardı zaten bir tane bile asker oradan canlı çıkamazdı. Belli bir zaman sonra da karşı tarafta teslim oldular." ifadesini kullandı.

Darbe girişiminin bir savaş ilanı olduğunu söyleyen Özköse, "15 Temmuz direnişinin kahramanı halkımızdır. Halkımız resmen destan yazdı. Mısır'da, Libya'da başardıklarını Türkiye'de başaramadılar. Halk direnerek ülkesini geri aldı. Bu destan, jetlere karşı, uçaklara karşı, tanklara karşı 'Allahuekber' denilerek, 'Kanımız aksa da zafer İslam'ın' denilerek, tekbirler getirilerek, salavatlar çekilerek yazıldı. Çok tarihi bir gece yaşadık. Bu dünya tarihine girecek bir kahramanlık destanıdır. Millet olarak zaten tarihimizde birçok kahramanlık var ama sadece bu son olay bile bizim yedi ceddimize yetecek bir kahramanlık destanıdır." dedi.

Özköse, darbe tehdidinin minimize edilse de tamamen geçmediğini dile getirerek, tehdit tamamıyla sona erene kadar mücadeleye devam edilmesi ve meydanların boş bırakılmaması gerektiğini belirtti.

Darbe girişimini duyduğu anda evden çıkarken 7 yaşındaki Ahmet isimli oğlunun kulağına, "Oğlum şehit olabilirim veya hapse atılabilirim. Bu yüzden annen ve kardeşlerin sana emanet." dediğini anlatan Özköse, "Bir gün sonra eve geldiğimde oğlumu elinde bayrakla uyurken gördüm. Bu durum benim için çok farklı bir duyguydu." diye konuştu.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler