Veremin Türkiye'deki görülme oranı azaldı

Veremin Türkiye'deki görülme oranı azaldı

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Babalık:- "Sağlık Bakanlığının 2016 raporlarına göre, 2015'te ülkemizde toplam olgu sayısı 12 bin 772'dir. Son 10 yıldır ülke genelinde hastalığın görülme insidansı azalma eğilimindedir"- "Tüberküloz, tüm dünyada önemli

İSTANBUL (AA) - HATİCE ŞENSES - Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Aylin Babalık, "Sağlık Bakanlığının 2016 raporlarına göre, 2015'te ülkemizde toplam olgu sayısı (verem) 12 bin 772'dir. Son 10 yıldır ülke genelinde hastalığın görülme insidansı azalma eğilimindedir." dedi.

Babalık, Verem Eğitimi ve Propaganda Haftası kapsamında AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında "ince hastalık", tıp dilinde "tüberküloz" denilen hastalığı, "bakterilerin ince uzun çomak biçimindeki türü olan basille meydana gelen ciddi bir sağlık sorunu" şeklinde tanımladı.

Tedavisi mümkün olan ancak yarım bırakılması ya da ilaçların uygun şekilde kullanılmaması durumunda ilaca dirençli hale gelen tüberkülozun, ölüme yol açabileceğini vurgulayan Babalık, şöyle devam etti:

"Tüberküloz, tüm dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Dünya nüfusunun üçte biri verem basilini vücuduna almıştır. Tüberküloz basilini vücuduna alan kişilerin yüzde 10'unun yaşamlarının bir döneminde verem hastası olma ihtimali vardır. Dünya nüfusunun üçte biri verem basilini vücuduna almıştır. Sağlık Bakanlığının 2016 raporlarına göre, 2015'te ülkemizde toplam olgu sayısı 12 bin 772'dir. Son 10 yıldır ülke genelinde hastalığın görülme insidansı azalma eğilimindedir."

- "İki haftadan uzun süren öksürük gibi yakınmaları olanlar sağlık merkezine başvurmalı"

Doç. Dr. Babalık, tüberküloz mikrobunun güneş görmeyen ve iyi havalanmayan ortamlarda saatlerce havada kalabileceğine dikkati çekerek, "Hastalık, hastaların aksırma, öksürme ve hapşırmaları sırasında etrafa yayılan tüberküloz mikroplarının sağlıklı kişiler tarafından solunmasıyla bulaşır. Tüberküloz hastalığına yakalanma olasılığı, tedavi görmeyen tüberküloz hastasıyla birlikte aynı evde yaşayan kişilerde ve kalabalık, havalanması iyi olmayan ortamlarda artar." değerlendirmesinde bulundu.

Bulaşma açısından en riskli kişilerin hastayla uzun süre aynı ortamda bulunan aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşları olduğunu belirten Babalık, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Uygun ve düzenli tedaviye başlandıktan 2-3 gün sonra basil sayısı hızla azalır ve 2-3 haftada bulaştırıcılık büyük oranda ortadan kalkar. Bu nedenle hastalara hızlı tanı koyup tedaviye başlamak toplumu hastalıktan korumanın en etkili yoludur. Özellikle iki haftadan uzun süren öksürük ve diğer yakınmaları olan kişilerin en kısa zamanda sağlık merkezine başvurmaları hem kendisi, hem de toplum sağlığı açısından çok önemlidir. Yoksulluk, kötü beslenme, HIV/AIDS hastalığı, şeker hastalığı, vücut direncini azaltan hastalıklar, sigara içmek, ilaç ve alkol bağımlılığı hastalık riskini artırır."

- "İlaçların doğrudan gözetimli tedavi ile düzenli kullanılması esastır"

Verem hastalığının yüzde 70-80 oranında akciğerlerde, yüzde 20-30 oranında diğer organlarda görüldüğünü belirten Babalık, sorunun akciğer dışı organ tutulumu, akciğer zarı, lenf bezleri, beyin zarı, kemik, böbrek, kalp zarı ve diğer birçok organ tutulumu şeklinde olabileceğini kaydetti.

Babalık, en sık görülen şikayetleri, "2-3 haftadan uzun süren öksürük, balgam çıkarma, kanlı balgam, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısı" şeklinde sıralayarak, şu bilgileri verdi:

"Şikayeti olan hastadan, tanı sırasında balgam ve radyolojik tetkikler yapılır. Tüberküloz mikrobunun balgam yayma veya kültürde görülmesi ile konulur. Akciğer dışı tüberküloz hastasından, alınan örneklerden mikrobiyolojik, patolojik çalışma yapılır. Hastalık için dört veya beş ilaçla 6-8 ay süre ile tedavi verilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, tedavi başarısını artırmak için tüberkülozlu hastaların her doz ilacının bir sağlık çalışanı veya eğitilmiş bir gönüllü tarafından verilmesini esas almaktadır. Ülkemizde de 'Doğrudan Gözetimli Tedavi' uygulanmaktadır. İlaçların doğrudan gözetimli tedavi ile düzenli kullanılması esastır. Tüberküloz hastaları ilaçlarını düzenli ve yeterli kullanmazlarsa tüberküloz mikropları ilaçlara direnç kazanabilir. Hastalar bu dirençli mikrobu sağlıklı insanlara da bulaştırabilir. Dirençli tüberküloz hastalarının tedavisi çok daha pahalı, zor ve uzun sürede mümkün olabilmekte ve bazen hasta kaybedilebilmektedir. Ayrıca çocukları tüberkülozdan korumak için 'BCG' (verem) aşısı yapılır. Ülkemizde doğumdan sonra iki ayını dolduran bebeklere yapılmaktadır. Mikrop çıkaran hastayla aynı evdekiler, özellikle çocuklar için koruyucu tedavi verilir. Koruyucu tedavide tekil ilaç kullanılır. Koruyucu tedavi süresi genellikle 6 aydır."


AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler