Taht kavgalarıyla vakit geçirmek!..

Recep Tayyip Erdoğan kurucusu olduğu AK Parti'ye tekrar genel başkan oldu. Bir sonraki seçimde; kazanırsa bugünkü manada hem başbakan hem cumhurbaşkanı hem parti başkanı olacak...

Değişmesini isteyenler, hatta Allah gecinden versin ölmesini dileyenler, nefretle bakanlar, hasedinden geberenlere rağmen bu makamların tamamını doldura doldura kullanacak inşallah...

2002'de başlayan büyük yürüyüş, 15 yıl sonra 16 Nisan 2017'de eskiyen sistemi çöpe attı ve halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı nihayet hafta sonunda iktidar partisinin genel başkanı oldu...

Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı, siyaset üstü olmalı, icraata karışmamalı, gurk tavuk gibi köşkte oturmalı, herkesi temsil etmeli gibi safsatalar da geçerliliğini yitirmiş oldu! Bundan böyle devleti belli bir siyaseti olan ve halkın çoğunluğunun oyunu alan kişi yönetecektir. Eski eskide kalmıştır...

...

İstikrar, gelişme, reform, büyüme istiyorsak değiştirdiğimiz sistemin dönüştürmesine zaman tanımak ve sabırlı olmak zorundayız. Listede şu varmış, bu yokmuşla vıdı vıdıyla kaybedecek zamanımız yok. Listede reis var, gerisi teferruat. Ne dediğimi anlayamayanlara Osmanlı devletinin ciltler dolusu 600 yıllık tarihinden kısa bir zaman diliminde yaşananları özetleyerek örnek vermek istiyorum...

Osmanlı Devleti kurulduğu ilk yıllarda keşfedilen 'Çeri' sistemiyle büyüdü, fetihler yaptı. Ancak Türk ve Müslüman olmayanların da sisteme dahil edilmesiyle adı da kendisi de değişti ve Yeniçeri ocağı oldu. Yeniçeriler zamanla öyle kuvvetli bir güç odağı oldular ki daha Fatih Sultan Mehmet vefat ettiğinde yerine II. Beyazıt'ın, sonra I.Selim’in ve Yavuz’un tahta çıkmasını sağlamışlardır. 17. yüzyılda ise Osmanlı'nın adından başka bir şeyi yoktu devlette. Yeniçeriler ve bağlı paşaları yönetiyordu çünkü padişahı da Sarayı da, devleti de. Kim bunlara yan baksa kellesi iniyordu aşağıya. Padişah kellesi de dahil...

Öyle bir hal almıştı ki artık padişahları, sadrazamları, vezirleri rahatlıkla değiştirebiliyorlardı...

...

İki kardeşin kavgası

1. Abdülhamid'in iki oğlu 4. Mustafa ve 2. Mahmud arasında yaşanan taht kavgası, koca imparatorluğun nasıl ve niye çöktüğünü anlatıyor!

Sultan 4. Mustafa, Kabakçı Mustafa İsyanı sonunda tahttan indirilen amcazadesi Sultan 3. Selim'in yerine, 29 Mayıs 1807 günü tahta çıktığında 28 yaşındaydı. 4. Mustafa'nın şehzadeliği boyunca kendisine bir evlat gibi davranan Sultan 3. Selim aleyhinde isyancılarla işbirliğine girmesi ve onun öldürülmesi için emir vermesi, karakteri hakkında fikir vermektedir. Tahta çıktığında devletin merkezi otorite ve hakimiyeti gittikçe zayıflıyor, 3. Selim yandaşları yakalandıkları yerde öldürülüyordu. Sultan 4. Mustafa'nın tahta çıkmasını sağlayan Kabakçı Mustafa ve yandaşları devlet yönetiminde etkin rol oynuyor, kendi adamlarını önemli mevkilere getiriyorlardı. Osmanlı Devleti bu isyandan sonra yeniçerilere çok büyük tavizler verdi. Ancak yeniçerilerin istekleri hiçbir zaman bitmedi...

Devrik 3. Selim taraftarları, bu karışık ortam içinde Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa'ya sığınmışlardı. Alemdar Mustafa Paşa Osmanlı-Rus savaşları sırasında büyük başarılar göstermiş ve ordu mensuplarının sempatisini kazanmıştı. 3. Selim'i tekrar tahta geçirmek için 16 bin kişilik bir ordu ile İstanbul'a yürüyen Alemdar Mustafa Paşa, Hacı Ali Ağa'yı İstanbul'a göndererek Kabakçı Mustafa'yı öldürttü. Ordusuyla birlikte İstanbul'a gelen Alemdar Mustafa Paşa bir çok isyancıyı da öldürdükten sonra Babıali'ye geldi. Arapzade Arif Efendiyi şeyhülislam yaptıktan sonra saraya gitti. Sultan 4. Mustafa, Alemdar Mustafa Paşa'nın 3. Selim'i padişah yapmak için geldiğini söyleyen şeyhülislamı kovdu ve kardeşi şehzade Mahmud ve 3. Selim'in öldürülmesini emretti. 3. Selim hemen öldürüldü. Şehzade Mahmud ise cariyelerin ve hizmetkarlarının yardımıyla sarayın çatısına kaçırıldı. Alemdar Mustafa Paşa, Sultan 4. Mustafa'yı tahtan indirdi, ancak 3. Selim öldürüldüğü için yerine şehzade Mahmud'u getirdi...

...

2. Mahmud Yeniçeri Ocağını kaldırdı, ama sadrazam değiştirme rekoru kırdı!

Osmanlı'nın 30. Padişahı II. Mahmud, 1808'de kendisini tahta çıkaran Alemdar Mustafa Paşaya geniş yetkiler tanıyarak sadrazam yaptı. Sadrazam, ilk iş olarak da 3. Selim'i tahttan indiren Kabakçı ayaklanmasıyla ilgili görülenleri cezalandırdı. Nizam-ı Cedid ordusunu Sekban-ı Cedid adıyla yeniden kurdu. Konya’dan çağrılan vezir Kadı Abdurrahman Paşa’yı yeni ordunun başına getirdi. Esame adı verilen yeniçeri ulufe cüzdanlarını, bedellerini ödeyerek satın alıp, imha ettirdi. Alınıp satılabilen bu cüzdanlar sayesinde, askerlikle münasebeti olmayanlar, asker maaşı alabiliyorlardı. Binlerce esame imha ettirdiyse de bu konuda tam bir başarı gösteremedi. Gelişmeleri sarayın bir odasında öfkeyle izleyen devrik sultan 4. Mustafa ve Kapıkulu ocakları mensubu ağalar 14 Kasım 1808 gecesi, Alemdar’ın konağını bastılar. Gelecek yardımı bekleyerek yeniçerilerle kıyasıya çarpışan sadrazam, damı delmekte olan yeniçerileri görünce patlattığı barut fıçısıyla intihar etti. Bunun üzerine, Sadaret kethüdası Mustafa Refik Efendi asiler tarafından parçalandı. Ayaklananlar 2. Mahmut’u tahttan indirmek için saraya saldırdılar. Kadı Abdurrahman Paşa Sekban-ı Cedid askeriyle Topkapı Sarayı’nı savundu. Bozguna uğrayan ayaklananların üzerine giden Abdurrahman Paşa, 3 binden fazla yeniçeri ve diğer ayaklananları kılıçtan geçirtti. Bu sırada donanma toplarıyla İstanbul’u ateşe tuttu. Yıkılan binalar ve ölen insanlar karşısında neye uğradığını anlayamayan İstanbul halkı, saldırıyı durdurtan ulema sayesinde can güvenliğine kavuştular. İki taraf da birbirine karşı üstünlük gösteremedi. Sarayda huzur içinde yaşamak dururken yeniçerilerin onu tekrar padişah yapmaya çalıştıkları bir ayaklanma sırasında Sultan 2. Mahmud'un fetvasını alarak verdiği emriyle öldürülen 4. Mustafa, son derece acımasız bir tabiata sahip ve ihtirasları karşısında zayıf durumlara düşerek ülkede kaos ortamı oluşmasına sebep olan birisiydi!..

Bu yüzden Sultan 2. Mahmut iktidarının ilk 18 yılını ince bir denge üzerine kurmak zorunda kaldı. 1826'da Yeniçeri ocağını kapatmayı başaran 2. Mahmud merkezi otoriteyi güçlendirmiş ve pek çok yeniliğe imza atmıştır. Alemdar Mustafa Paşa ölünce yerine sadarete getirilen Çavuşbaşı Memiş Paşa, 1 ay 9 gün sonra bu görevden azledilerek Sakız’a sürüldü. Daha sonra Halep beylerbeyi Kör Yusuf Ziyaüddin Paşa sadarete çağırıldı. 1809 Osmanlı-Rus Savaşı’na katılan Yusuf Ziyaüddin Paşa, savaş bitmeden görevinden alındı. Yerine sadrazam olan Laz Aziz Ahmet Paşa Rusçuk’u Rusların elinden aldı. (9 Temmuz 1811) Sadrazam Ahmet Paşa, 5 Eylül 1812’de görevinden alınarak, yerine Hurşit Ahmet Paşa getirildi. Bu sırada, Arnavutluk ile Yunanistan arasındaki Epir bölgesinde nüfuz kazanan Tepedelenli Ali Paşa, ikinci bir Mısır hıdivi Mehmet Ali olma yolundaydı. Oğullarıyla birlikte bağımsız bir devlet kurmak istiyordu. Sultan 2. Mahmut, nişancısı Halet Efendi’nin de etkisiyle, sadrazam Hurşit Ahmet Paşa’yı Tepedelenli’nin üzerine gönderdi. Hurşit Ahmet Paşa, Tepedelenli’nin elinden işgal ettiği yerleri geri alarak oğullarıyla birlikte perişan etti. 1 Nisan 1815 tarihinde sadrazamlık görevinden alınan Hurşit Ahmet Paşa’nın yerine, Mehmet Emin Rauf Paşa sadrazam oldu. 2 yıl 9 ay bu görevde kaldıktan sonra azledilerek yerine Bursa valisi Burdurlu Derviş Mehmet Paşa getirildi. Mustafa Reşit Paşa’nın amcası Seyyit Ali Paşa, 5 Ocak 1820 tarihinde, Derviş Mehmet Paşa’nın yerine sadrazam oldu. Seyyit Ali Paşa’nın sadareti zamanında başlayan Yunan ayaklanması (12 Şubat 1821) kaptan-ı derya Nasuhzade Ali Paşa’nın, Sakız limanına girmesiyle bastırıldı (11 Nisan 1822). Ayaklanmanın bastırılması Avrupa devletleri arasında geniş yankı uyandırdı. Sadaret makamındaki değişiklikler şu sırayla devam etti: Seyyit Ali Paşa 28 Mart 1821’de görevinden alınarak, yerine Çıldır valisi Benderli Ali Paşa getirildi. 8 gün fiilen sadrazamlık yapan Ali Paşa, İstanbul’da olmadığı zamanda yerine kaymakam Hacı Salih Paşa vekalet etti. Ali Paşa azlinden bir ay sonra Kıbrıs’ta idam edildi. 19 Kasım 1822’ye kadar görevini sürdürebilen Salih Paşa, bu tarihte azledilerek yerine Bostancıbaşı Deli Abdullah Paşa sadrazam oldu. 4 ay sonra İzmit’e sürülen Abdullah Paşa’nın yerine Turnacızade Silahtar Ali Paşa sadrazamlığa getirildi (10 Mart 1823). 9 ay 4 gün sonra 13 Aralık 1823’te azledildi ve Konya valiliğine getirildi. Yerine Benderli Mehmet Selim Sırrı Paşa atandı. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması, bu sadrazam zamanında gerçekleştirildi. Tarihte Vaka-i Hayriye adıyla anılan 16 Haziran 1826’da gerçekleşen bu olaydan sonra Asakir-i Mansure-i Muhammediye adlı yeni bir ocak kuruldu. Yeniçeri Ocağı'nın kapatılmasına yönelik çalışmalarından dolayı 16. Osmanlı padişahı 2. Osman (Genç Osman) 18 yaşında ve beş yıllık padişahken 1622'de öldürülmüş ve aradan geçen 200 senede kimse bu teşkilata el süremez olmuştu! Vesayet budur işte, kılık değiştirerek hep var oldu!...

...

Çıkaracağımız dersler

1300'lü yılların ortasından itibaren ortaya çıkarak giderek güçlenen ve Osmanlı'nın yıkılmasının da en büyük sebepleri arasında sayılan Yeniçeri Ocağı 1826'da kapatılmış olsa bile, 600 yıllık Osmanlı Hanedanıyla birlikte hain paşalar ve asker kökenli menfaatçi bürokratlar hep olmuştur. Bunların bertarafı öyle kolay değildir. Kolay sananlar padişah bile olsalar canlarıyla ödediler bu zanlarını...

Devlette bişeyleri değiştirmek ince bir siyaset ister, sabır ister, sebat ister. Duygularınızı işin içine kattığınız an yenilgi kaçınılmaz olur. 36 Osmanlı padişahının ibret dolu hayat hikayeleri bilinmiyorsa, Selçuklu siyasetinden bihaber ise İslam ve Türk tarihini kulaktan duyma ve uyduruk ders kitaplarıyla sınırlı tutuyorsa günümüz siyasetçisi vah ki halimize...

2. Abdülhamid Han niye büyüktür? Çünkü amcası Abdülaziz'in katilleri ile iki sene boyunca iktidarı paylaştı. Vakti geldiğinde de icaplarına baktı...

Yukarıda bir köşe yazısı için oldukça uzun tarihi bir metin vardı. Okuduysanız, 14 yıl küsur aylık AK Parti iktidarına şunu niye yapıvermiyor, bunu niye edivermiyor diye sızlanmazsınız. Bu topraklarda hakkı hakim kılmak için nice canlar verilmiştir. 3 buçuk gâvura papuç bırakacak değiliz, daha da canlar veririz ancak memleketi vermeyiz. Artık biz yöneteceğiz, hatalı kararlar verilse de, yanlışlar yapılsa da hainlik olmadığı müddetçe hoş görürüz vesselam...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum