Seyit Küçükbezirci

Seyit Küçükbezirci

Şükürler olsun

KONYA'NIN SELÇUKLU BAŞKENTİ OLUŞUNU

ANADOLUYU VATAN YAPAN MİRYOKEFALON ZAFERİNİ KUTLAYACAĞIZ

aaa-003.jpg

Öyle sevinçliyim ki.  .Yazmakta kalem âciz; söylemekte dil âciz..

"Yazı denizleri"ne düştüğüm yarım yüzyılı aşkın süreçte hep yapılmayışı gönlümde  sızıydı; aşağıda yazacaklarım..

Eften püften şeylere, incir çekirdeğini doldurmayan olaylara kişilere öyle yüz binler, milyonlar harcıyorduk; ama, Anadolunun ilk Türk İslâm başkenti olan Konya’nın “Başkent” oluşunun “Yaş günleri”ni kutlamıyorduk..

Ama; "Anadolu'yu Vatan Yapan, Alâaddin'de yatan Selçuklu Sultanları”nı binlerle ziyaret etmiyorduk, “Hatim”ler indirmiyorduk. Okullar da çocuklarımız, üniversite öğrencileri, Alâaddin’de yatan sultanların üçünün bile adını sayamıyordu..

"Anadolu'yu Vatan Yapan, tarihi ve Türk’ün talihini değiştiren Miryokefalon Savaşı'nın Konya-Beyşehir Bağırsak Boğazı'nda geçtiğini üniversitemizdeki tarih allameleri bile bigâneydi..

***

Öyle  sevinçliyim ki dedim ilk başlarken..

Önümüzdeki eylül - ekim aylarında,  "Konya'nın Başkent Oluşunun 919’uncu yılı büyük törenlerle kutlanacak; Beyşehir Bağırsak Boğazı’nda cereyan eden, 2. Kılıç Arslan’ın komuta ettiği Miryokefalon Savaşı’nın 840. yıl dönümü savaş alanında binlerce Konyalı tarafından gerçekleştirilecek; "Anadolu'yu Vatan Yapan; Alâaddin'de Yatan Selçuklu Sultanları”nı ziyaret etmeyen, Fatiha okumayan kalmayacak.

                                               ***

Az yukarıda sunduğum "Minnet ve Şükran Törenleri’nin projesini “Konya Kültür ve Turizm Derneği”; Konya'nın 2016 İslâm Dünyası Turizm Başkenti ilân edilmesi etkinlikleri çerçevesinde hazırladı; Konya Valiliği ve Konya Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı eliyle KOTEV Vakfına iletti. Vali Muammer Erol, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek projeye büyük ilgi gösterdi; ilgili kurumlara talimatlarını verdi. Yeni "Valimiz" Yakup Canbolat'a da, Konya Kültür ve Turizm Derneği Başkanı olarak, ziyaretimde bilgi verdim, desteklerini esirgemediler. Önceden Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter yardımcısı, şimdi KOSKİ Genel Müdürü ve KOTEV Vakfı Yönetim Kurulu başkanı Ercan Uslu da yoğun çaba içinde.

                                               ***

Önümüzdeki eylül-ekim aylarında tarihi günler yaşayacağız. “Büyük İhmalimiz"i "Bismillah" diyerek telâfi etmeye çalışacağız; her yıl da kutlamalarımızı sürdüreceğiz, minnet ve  şükranlarımızı ziyaret ve "Fatihalarımızla” sunacağız.

 “Anadolu'yu Vatan Yapan, Alâaddin’de Yatan Sultanlar; Beyşehir Bağırsak  Boğazı'ndaki,  840. zafer yılı yürüyüşüne, zaferin “Muzaffer Komutanı 2. Kılıç Arslan”  sizleri bekliyor..

Onlarca kez yazdığım, anlata anlata dilimde tüy biten “Büyük Şükran ve Minnet Borcumuz”la ilgili farkındalık oluşturmak için, konu ilgili yazılarımdan Bir bölümünü tekrar sunuyorum? Görüş teklif ve temennileriniz için telefonumu veriyorum: 0535 824 63 15

***

Sultanların ulusu, din ve dünyanın azizi, İslam ve Müslümanların direği, sultanların övgüsü, müşriklerin katili, Rum ve Şam ülkelerinin sultanı, fetih babası, Kılıç Arslan oğlu, Mesut oğlu, müminler emirinin yardımcısı Kılıç Arslan bu imaretin yapılmasını emretti. Tanrı aziz eylesin.

Alâaddin Tepesi’nde, Alâaddin Camii’nin yanında, “Sultanlar Türbesi”nin doğusunda, “Türbe Külahı”çevresinde böyle yazılı…

Bu aziz türbede yatanlar Türklere Anadolu’yu yurt yapanlar. Osmanlılara imparatorluk olmak için bir vatan bırakanlar. Türkiye Cumhuriyeti’ne bir vatan armağan edenler.

Muhteşem Selçuki çinilerinin sardığı kabirlerinde yan yana yatanlar:

-Rükneddin Mes’ud;

-2. Kılıç Arslan;

-I. Gıyaseddin Keyhüsrev;

-2. Rükneddin Süleyman;

-3. İzzeddin Kılıç Arslan;

-I. Alâaddin  Keykubad;

-2. Gıyaseddin Keyhüsrev;

-4. Rükneddin Kılıç Arslan;

-3. Gıyaseddin Keyhüsrev…

Bu aziz “Mevtalar” kim? Birazcık açıklama yapmadan sorsak Konya’da bin kişiden biri bilir mi? Bilmem…

Alâaddin ’de yatan Rükneddin Mes’ud’un babası, I. Kılıç Arslan; o çağlarda dünyanın görmediği bir milyona yakın, geçtiği yerlerde canlı bırakmayan, yenilebilecek her şeyi çekirge sürüleri gibi kemiren I. Haçlı Ordusu’nu İznik önlerinde karşıladı. Anadolu steplerinin dar geçitlerinde kadınları çocukları ile savaşarak korkunç Haçlı Ordusu’nu dilim dilim eritti.

I. Kılıç Arslan’ın oğlu, babasının ‘başkent’ yaptığı Konya Sultan Rükneddin Mes’ud, 2. Haçlı Seferi’ni karşıladı. Avrupa krallarının oluşturduğu Alman İmparatoru 3. Conrad ve Fransa Kralı 7. Louis’in komuta ettiği “cehennem orduları”na Anadolu topraklarını mezar etti. Şu hepimizin arabalarla rüzgar gibi çevresinden dolaştığımız, piknik yapıp nefes almaya çıktığımız, içinde kimin yattığını merak etmediğimiz tepedeki “Sultanlar Türbesi”ne gömüldü.

1071’de, Malazgirt’te Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan Bizans İmparatorluğu’nun en güçlü ordusunu perişan ederek Anadolu’nun kapısını Türklere açmıştı. Ve, dönüp ülkesine gitmişti. Anadolu’yu “vatan” yapmak Türk boylarına düşüyordu. Kılıç Arslan’ın torunu, Mes’ut’un oğlu, 2. Kılıç Arslan; Papa’nın oluşturduğu Bizans Ordusu’nu 1176’da Düzbel/Miyra Kefalon’da karşıladı. Türkmen kadınlarının, ihtiyarlarının da katıldığı bu savaş, dünyaya, Anadolu’nun Türk vatanı olduğunu tescil ettirdi.

Bizans’ın doğusundaki tüm ülkelerde “Hilal”i ezmek için ortak ordular kuran Avrupa kralları 3. Haçlı Seferi’nin düzenlemişti. Yüz binlerce “Haçlı” savaşçıdan oluşan orduya Alman İmparatoru Frederika Barbarossa komuta ediyordu. Bu orduya da 2. Kılıç Arslan’ın Türkmen savaşçıları Anadolu bozkırlarına gömdü. 2. Kılıç Arslan’ı da 1192’de vefat edince, aldılar, Alâaddin Tepesi’ndeki türbede, babasının toprağına gömdüler.

Alman, Fransız, İngiliz krallarının komuta ettiği Haçlı Ordularına karşı vatanlarını savunan, dünyanın gördüğü en kalabalık, en acımasız, en yağmacı orduları Anadolu topraklarına gömen Selçuklular’ın çilesi bitmedi. Bu kez doğrudan gelen, taş üstünde taş, omuz üstünde baş koymayan Moğollar’la başları belaya girdi. O yüzyıllarda Batı’nın ve Doğu’nun kahredici güçlerine karşı savaşlar peş peşe sürdü. Başkent Konya bu belaları göğüsledi.

1097’de Kılıç Arslan’ın Konya’yı “Selçuklu Payitahtı” yapışından 219 yıl sonra 1308’de Anadolu Selçuklu Devleti dağıldı; tarih sahnesinden çekildi. Batı’dan Avrupa Haçlıları’nın, Doğu’dan Moğolların aralıksız saldırıları sürerken; Konya’da olsun, diğer Selçuklu topraklarında olsun, muhteşem bir medeniyet kurmak… Kan içinde yüzerken camiler, medreseler, hastaneler kurmak… Demire, taşa, çiniye, ahşaba hükmetmek… Gerçekten akıl almaz, efsanevi, gizemli, muhteşem…

Selçuklular’ın Konya ikliminde, Anadolu toprağında dünyanın en büyük doğu ve batı ordularına direnerek yazdıkları tarih, en az Osmanlılar kadar muhteşem, en az Osmanlılar’ın hizmeti kadar aziz…

Böyle olduğu halde çok az sayıdaki bilen günlük haya huya dalmış, gereği gibi anlatmıyor, bilgilendirmiyor. On binlercemiz, bir ömür boyu Konya’da yaşadığı halde Alâaddin ’de yatan, Anadolu’yu vatan yapanlara bigâne…

Bir anket yapılsın, bir kamuoyu yoklaması yapılsın, isterseniz. Alâaddin ’e çıkış yolları üstüne anketçiler dursun; yanlarından geçip, günâşık külahları ellerinde Alâaddin ’e tırmananlara sorsun: “Selçuklu Sultanları nerede yatıyor? Selçuklu Sultanlarından en az üçünün adını söyleyin” diye… Görürsünüz sonucu, on üzerinden sıfır…

Tekrarlaya tekrarlaya şahsen benim dilimde tüy bitti. Burası “Belde-i Emin”; burası “Kutlu Şehir”; burası “Aziz Şehir”; burası “Belde-i Muhayyere”; burası Anadolu’yu “vatan” yapanların başkenti. Burası Osmanlı’ya “imparatorluk” olma imkânını bahşeden şehir. Bütün bunlar kadir, kıymet bilmeyi gerektirmez mi? Bütün bunlar devamlı “minnet”; devamlı “şükran” duymayı gerektirmez mi?

“Tamam”; “Tamam yahu” dediğinizi duyar gibiyim. “Ne yapalım öyleyse?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Söyleyeyim müsaadenizle… Sivil Toplum Kuruluşlarımız, derneklerimiz “Alâaddin ’de yatanlar”için “şükran günleri” düzenlemeli, her yıl…

-Okullarımızın tarih öğretmenleri, sınıflarının başında, her ders yılı Alâaddin ’e çıkmalı, Selçuklu Sultanlarını kabirleri başında anlatmalı.

-Kültür faaliyetlerinden sorumlu resmi kuruluşlarımız, büyük mesleki örgütler kitaplar yayınlamalı, belgeseller yaptırmalı, kongreler düzenlemeli, Selçuklular ve Konya hakkında…

Düşünülebilir, bulunulabilir daha onlarca, yüzlerce kültür ve sanat etkinliği.

Unutmamalı ki; tarih ve kültür sürekli bilinçlenme, bilinçlendirme ile yaşar… Konya, Mevlana ile Konya; ama Selçuklular ile bu toprakları vatan yapan Selçuklu Sultanları ile daha çok Konya.

Size bir teklifim var…

İlk fırsatta Alâaddin Tepesi’ne çıkın. İsterseniz, Selçuklu Sultanlarının bize hediye ettiği Alâaddin Camii’nde bir namaz kılın; caminin içindeki kapıdan geçip sultanların yattığı kümbete ulaşın; bir “Fatiha” okuyun. Göreceksiniz, bir borç ödemenin huzurunu duyacaksınız…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum