Hazreti Mevlâna ve Ailesinin Konya'ya Teşrifleri'nin 791. Yıl Dönümü dolayısıyla 2-5 Mayıs tarihleri arasında Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü öncülüğünde düzenlenecek 2. Sûfi Sinema (Sûfisin) Günleri kapsamında etkinliklerin ilk günü Mevlâna Kültür Merkezi Sultan Veled Salonu’nda ‘Sinema Maneviyatında Yeni Dil Arayışları’ konulu panel gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Sinema Eleştirmeni ve Yazar Enver Gülşen’in yürüttüğü panele, Gazeteci Yazar Sibel Eraslan, Tekirdağ Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Tasavvuf Kürsüsü Başkanı Doç.Dr.Nurullah Koltaş ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Yusuf Ziya Gökçek konuşmacı olarak katıldı. Panelin açılış konuşmasını gerçekleştirilen Enver Gülşen, film sanatının maneviyatı dediğimiz şeyin tasvir etmek olduğunu söyleyerek, “sinemada bir şeyi anlatmaya çalışacaksınız ama çalıştığınız şey ne tür bir indirgemeye ya da nötr bir çarpıtmaya yol açacak. Sinema ile manevi bir mevzuyu aktarırken köprü kuruyoruz.” dedi.

‘SİNEMADA ALEM GİZLİDİR’

Gazeteci Yazar Sibel Eraslan, konuşmasında İranlı yönetmen Mecid Mecidi’nin sinema anlatımına değinerek, sinemanın hayatın bir tür anlamı demek olduğunu, sanata büyük görevler yüklemek taraftarı olmadığını, bununda sanatında kul yapısı olduğunu ifade ederek, sinemanın var oluşla yakından ilgisi olduğunu söyledi. Sinemanın evrenin adeta küçük bir simülasyonu olduğunu belirten Eraslan” “Sinemada alem gizlidir. Sinema anlam demek, benim için mâna demek. İranlı yönetmen Mecidi’yi izlerken hayatı ve insanı anlamaya dair çok saygılı bir sinemayı halka ve herkese açan yakınlaştıran, Mecidi için sinema bir anlamda bilimden ziyade hal sinemasıdır” diyerek, Mecidi’nin filmlerinde değerleri olan bir sinema dilini kullandığını da sözlerine ekledi.

‘SİNEMA, İNSANIN DÜNYA İLE İLİŞKİSİNİ TAMİR EDEN BİR BULUŞ’

Sinemanın ortaya çıktığında temel iddiasının gerçeğin benzerini üretmek, yani gerçeği hareketi ile beraber kopya ettiği ve sakladığı bir sanat dalı olduğunun altını çizen Yusuf Ziya Gökçek, “Sinema daha çok insanı daha da dünyaya bağlıyor, sinema insanın dünya ile ilişkisini tamir eden bir buluş, daha dünyevi bir izleyici tipi veriyor bize. Dünya içerisinde huzurun bulunması, insanın görebileceği, hayal ve arzu edebileceği bir sinema dilinin kullanılması gerektiğini” ifade etti.

SİNEMA DİLİNDE VARLIK ANLAYIŞI

Panelin son konuşmacısı Nurullah Koltaş ise sunumunda, sinema dilinin varlık anlayışı çerçevesinde neyin aktarılacağı ya da neyin aktarılamayacağı, sinemayı diğer sanat dallarından ayıran hususların imgeden kaçış olduğunu söyledi. Koltaş konuşmasını şöyle sürdürdü. “Sinema dilinde varlık anlayışımıza tecrit imkanını bulabilirsek daha nitelikli eserler ortaya konmasında da özellikle hız ve haz çağında bir yol bulabiliriz. Zira yol bulunmaz ise serkeş insan örneğinde olduğu gibi, insanlara yükselme, ilerleme, başarı gibi örnekler önüne konuyor. Oysa tasavvufun dili bunları da aşan, beşeri lisanı aşan, had olmadan o haddin ötesinde ne var, lisanın arka planında ne var? Beşeri lisanın ötesinde ne var? Bunlar üzerinde durulduğunda sinema dilinde yeni lisanında ipuçları elde edilmiş olur. Bunun pratikte en rahat bir biçimde sergileneceği alanda hüviyet olarak gösteriliyor. Yönetmenin işi tabir etmektir. Dolayısıyla izleyici ve yönetmen birleşirse sinemada maneviyat dili hoş bir şekilde varlık anlayışıyla ortaya çıkacak.” dedi.

Konuşmaların ardından panel, davetlilerden gelen soru ve cevaplarla devam etti. Programın sonunda Konya İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdüssettar Yarar, konuşmacılara sunumlarından dolayı teşekkür ederek, birer plaket takdim etti.