SETA Uluslararası 15 Temmuz Sempozyumu

SETA Uluslararası 15 Temmuz Sempozyumu

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü Kalın:- "Milletin vicdanı ve aklı doğru yerde olduğu için ayakları da yere sağlam bastığı için bu darbe çok kısa bir sürede bastırıldı ve FETÖ'nün 40 yılda yaptığı planı millet, 24 saatten az bir süred

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, "Milletin vicdanı ve aklı doğru yerde olduğu için ayakları da yere sağlam bastığı için bu darbe çok kısa bir sürede bastırıldı ve FETÖ'nün 40 yılda yaptığı planı millet, 24 saatten az bir sürede darmadağın etti." dedi.

Kalın, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfında (SETA) düzenlenen "Uluslararası 15 Temmuz Sempozyumu"nda yaptığı konuşmada, 15 Temmuz darbesinin başarısız olmasının nedenlerine dikkati çekerek, 15 Temmuz'u magazinleştirmeden, onun maneviyatına uygun şekilde anılması gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çok hızlı şekilde ayağa kalktığını ifade eden Kalın, bu darbe girişiminin başka bir ülkede yaşanması halinde çok daha vahim durumların ortaya çıkabileceğini anlattı.

Kalın, 15 Temmuz'un bir işgal ve darbe girişimi olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"İşgal kelimesini burada kelimenin en geniş manasıyla anlamak lazım. Sadece fiziki ve fiili anlamda tanklarla, toplarla, silahla işgal değil, bu ülkenin belki zihnini, kalbini, gönül coğrafyasını işgal girişimiydi aynı zamanda. Çünkü Türkiye'nin kendisine istikamet olarak kabul ettiği yeni açılımları kabullenemeyen, uluslararası sistemin birtakım aktörleri FETÖ denilen yapıyı bir taşeron olarak kullanarak onların da katkılarıyla Türkiye’nin bu gidişatını aslında değiştirmek istediler. 15 Temmuz’un maneviyatı açısından da sürekli hatırlamamız gereken boyutlarının olduğunu düşünüyorum. Biz şehadet kültürünü ve inancını yeniden hatırladık. Tarihimizdeki büyük kırılma noktalarını, Malazgirt'ten Çanakkale'ye kadar uzatabilirsiniz. Biz hep bir tarih olarak okuduk ama 15 Temmuz'da şehadetin, gerçek kahramanlığın, fedakarlıkta bulunmanın, candan canandan, maldan mülkten feragat ederek ölmenin ne manaya geldiğini gördük. O anlamda bunun büyük bir tezekkür vesilesi olduğunu da ifade etmeliyim. 15 Temmuz'u anarken ve aziz şehitlerimizin hatıralarını yaşatırken de bu mana ve maneviyatı hep birlikte düşünmemiz lazım. Yani 15 Temmuz’u magazinleştirmeden, onun maneviyatına, mehabetine uygun bir şekilde anmamız gerekiyor. 15 Temmuz’da biz şüphesiz hüzünlendik, yas tuttuk. Çünkü şehit ve gazilerimiz var ama aynı zamanda bir zafer var, bir kahramanlık hikayesi var, bir destan var orada. Biz yasını da vakur ve asil bir şekilde tutan bir milletiz."

Kalın, Türklerin tarihte dostunu, düşmanını unutmayan ama yediği darbeden dolayı da asla yıkılmayan ve ayakları üzerinde tekrar dikilen bir millet olduğunu söyledi.

Darbe girişiminden sonra Türkiye'nin çok kısa bir süre içerisinde toparlanlanmasının dünya tarihinde de modern darbeler tarihinde de çok özel bir yerinin olduğunu ifade eden Kalın, şunları kaydetti:

"Örneğin bu darbe girişimi bir başka ülkede olsaydı, orada devlet yıkılır, millet birbirine girer, toplum dağılır, ekonomi çöker, çok daha vahim sonuçlar ortaya çıkardı. Bu darbe girişiminden çok çok kısa bir süre sonra biz Yavuz Sultan Selim ve Osman Gazi köprülerinin açılışlarını yaptık. Fırat Kalkanı harekatını Türkiye teröre karşı kendi milli imkan ve kabiliyetleriyle hayata geçirdi. 7 ağustosta Yenikapı mitingi yapıldı ve Yenikapı ruhu ile bütün Türkiye bir araya geldi. PKK'ya karşı çok etkili operasyonlar başlatıldı. Suriye krizi bir başka boyuta girdi. Rusya ile yürüttüğümüz müzakereler neticesinde Astana sürecini başlattık. Cenevre süreciyle birlikte şu anda Suriye krizinin çözümüne yönelik uluslararası platformlarda imkan sağlayan iki ana platformun iki ana aktörü haline geldik. Ekonomide, geçenlerde rakamlar da açıklandı, Türkiye’nin yüzde 5 büyüme trendini yakaladığını hep birlikte gördük."

FETÖ ve beraber hareket eden çevrelerin amacının, "Türkiye'nin artık güvenilir bir ortak olmaktan çıktığı" algısını oluşturmak olduğunu dile getiren Kalın, "Ne dediler; 'Türkiye NATO'nun güney kanadını koruyan bir ülke olarak bugüne kadar ordusuyla bu görevi ifa etti ama 15 Temmuz darbesinin ardından bu kadar generali görevden aldıktan sonra artık Türkiye güvenilir bir güvenlik ortağı da olmayacak' propagandası sıkça yapıldı. 'Terörle mücadele konusunda Türkiye zaafa düşecek' dendi. 'Sınır güvenliği konusunda Türkiye zaafa düşecek' denildi. Halbuki tam tersi oldu. PKK ile mücadele konusunda, sınır güvenliği konusunda, DEAŞ'la mücadele konusunda, Suriye ve diğer güvenlik konularında Türkiye daha iyi bir noktaya geldi. Çünkü ordumuzun, güvenlik güçlerimizin içine sızmış olan asker kılıklı teröristler, bu kurumlardan tasfiye edildi." dedi.

İbrahim Kalın, TSK'nin emniyetin, jandarmanın asıl görevini icra etmeye başladığına vurgu yaparak. herhangi bir zaaf oluşmadan tam tersine ciddi bir toparlanma başladığını söyledi.

Darbe gecesi öldürülen o katillerden birin terörle mücadelede, DEAŞ’a karşı sınır ötesi operasyonların başındaki kişi olduğunu anlatan Kalın, "Şimdi geriye doğru baktığımızda sivil iradenin ortaya koyduğu talimatları yok sayarcasına bu terör operasyonlarını nasıl sabote ettiklerini de gördük. Son 3-4 yılda terörle mücadelede, özellikle DEAŞ'la mücadelede neden netice alamıyoruz sorusunun cevabını da burada aramak gerekiyor. Geriye doğru baktığınızda da ilginçtir; 15 Temmuz darbesini meşrulaştırmak, ona bir zemin hazırlamak için iki tane temel argüman kullandılar biliyorsunuz. Bunu Türkiye’de çeşitli mecralarda başlattılar, daha sonra uluslararası dolaşıma soktular." ifadesini kullandı.

- "Eleştiriler, darbeyi sulandırma gayreti"

Kalın, "Türkiye diktatörleşiyor, Türkiye'de artık bir dikta rejimi var, dolayısıyla bir diktatörlük varsa bu diktatör de Recep Tayyip Erdoğan'sa dolayısıyla onu devirmek çok da kötü bir şey değildir" darbeler kötüdür ama diktatörlük daha kötüdür dolayısıyla bu darbenin bir meşru zemini oluşmuştur" söylemlerinin darbe girişimi öncesi 17/25 Aralık'tan itibaren şekillendirilmeye başlandığını anlattı.

Özellikle de 2014-2015'te bu söylemin zirve yaptığını ifade eden Kalın, bu söylemin birinci hedefinin, bu darbeye zemin hazırlamak olduğunu, darbenin başarılması halinde de dünyaya bunu böyle satacaklarını vurguladı.

Kalın, ikinci konunun da sistematik bir şekilde "Türkiye'nin yabancı teröristlere, DEAŞ terörüne destek verdiği" iddialarının bulunduğuna dikkati çekerek, bunun da nasıl üretilip dolaşıma sokulduğunda bakıldığında, bunun da aynı hedefe çıktığının görüldüğünü söyledi.

Darbecilere karşı hükümetin 15 Temmuz'dan sonra aldığı tedbirlere Avrupalıların gösterdiği tepkilere işaret eden Kalın, Avrupa'nın,"Tamam bir darbe oldu, darbe kötü ama darbecileri cezalandırmayın, darbecileri siz çok sert cezalandırıyorsunuz" gibi eleştirilerinin darbeyi sulandırma gayreti olduğunu ifade etti.

İbrahim Kalın, FETÖ'nün ne olduğuna dair arkeolojik çalışma yapıldığında yapının birçok boyutunun bulunduğunun görüldüğünü anlatarak, "Nasıl olup da Anadolu'dan böyle bir örgüt çıkıyor, en kutsal değerlerimizi kullanarak, istismar ederek, böyle sapkın bir ideolojiyi ortaya çıkartabiliyor ve bu kadar insanı peşinden sürükleyebiliyor" konusunun üzerinde ciddiyetle durulması gerektiğini kaydetti.

FETÖ hareketinin, tarihi boyunca hep en güçlünün yanında yer alarak büyüyüp kendini konumlandırdığını dile getiren Kalın, bu terör örgütünün hiçbir zaman doğrunun, haklının, iyinin yanında durarak buralara gelmediğini anlattı.

Kalın, FETÖ'nün uluslararası arenada da yeni dünyanın en güçlü aktörü, devleti, istihbarat örgütü ve çıkar çevreleri kimlerse onlarla iş tuttuğunu anlattı.

- "FETÖ'nün 40 yılda yaptığı planı millet, 24 saatten az bir sürede darmadağın etti"

FETÖ elebaşısı Gülen'in zaman zaman açıklama yaparak darbelere karşı olduğunu söylediğini aktaran Kalın, şöyle konuştu:

"Çok açık seçik bir yalan, hangi darbeye ne zaman karşı durmuş, hangi darbenin ne zaman mağduru olmuş. FETÖ ile ilgili itikadı ve siyasi manada hepimizin bu 15 Temmuz vesilesi ile yapmamız gereken muhasebe var. Direniş ve zafer boyutuna geldiğimiz zaman orada hakikaten 15 Temmuz gecesi karanlık bir gece olarak başladı ama 16 Temmuz sabahı apaydınlık bir sabah olarak doğdu bu ülkede. Bu kötülüğü ortadan kaldıracak bu bağlılık, inanç ve sadakat nereden geldi, Bu da şüphesiz bu toprakların direniş ruhunu yansıtıyor ve milletin ayağı o gece sağlam olmasaydı o darbe, o şok karşısında bu toplum dağılırdı. Milletin vicdanı ve aklı doğru yerde olduğu için ayakları da yere sağlam bastığı için bu darbe çok kısa bir sürede bastırıldı ve FETÖ'nün 40 yılda yaptığı planı millet, 24 saatten az bir sürede darmadağın etti."

- "15 yıllık inşa sürecinin tezahürü"

Darbe gecesi sağlam akla ve iradeye yön veren liderliğin önemine işaret eden Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın o gece gösterdiği liderlik, basiret ve dirayete vurgu yaptı.

Kalın, darbe gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın o çağrı ve koordinasyonu yapmaması halinde darbenin sonuçlarının çok farklı olacağını anlatarak, "Bu sadece bir gecede olan bir şey değil bir liderin çıkıp topluma ' bu darbeye karşı direniyoruz ve sokağa çıkıyoruz' dediği andan itibaren milyonların sokağa dökülmesi öyle bir anda olacak bir şey değil. Bu aslında Cumhurbaşkanımızın bütün siyasi hayatı boyunca özelikle son 14 yılda bu topluma ilmik ilmik ördüğü bir öz güvenin bir neticesidir. Yani diklenmeden dik durmak yani mütekabiliyet ilkesi, yani bu milletin onuru, bu vatanın onuru ve şerefi... Bu söylem ve inanç üzerinden bu öz güven üzerinden inşa ettiği kendine güven duygusu 15 Temmuz gecesi büyük bir kahramanlık hikayesi olarak sokaklara dağıldı. Eğer o gece insanlar fedai can edebildilerse bu, 15 yıllık inşa sürecinin bir tezahürü, bir sonucu olarak bunu yapabildiler." diye konuştu.

Darbe gecesi ve sonrası istiklal ve demokrasiye sahip çıktıklarını belirten Kalın, "Dünyada gerçekten demokrasiye inanan milletler özellikle Batı demokrasisi bu konuda samimi olsalardı, amasız, fakatsız o geceden itibaren Türk milletinin yanında dururlardı. Fakat nasıl tereddütlü, nasıl ikircikli cümleler kurduklarını ve tepkilerini geciktirdiklerini hepimiz gördük, Mısır darbesine öyle veya böyle destek verenler, 15 Temmuz darbe girişimi konusunda aynı ikircikli tavrı gösterdiler. Darbeler konusunda, darbelere tepki konusunda çok temiz bir çeteleleri yok. Demokrasinin, insan hakları söyleminin, hukukun üstünlüğü söyleminin, maalesef siyasi amaçlarla nasıl istismar edildiğini, bu süreçte bir kez daha gördük." ifadelerini kullandı.

Kalın, kısa sürede, bunların, darbeyi eleştirmek için bir cümle kurduklarını ancak darbecilere yönelik tedbirleri eleştirmek için de 9 cümle kurduklarını gördüklerini vurgulayarak, bunun da demokrasi tarihine geçmiş bir not olduğunu kaydetti.

Darbe sonrası argümanların tartışılmasının halen sürdüğüne vurgu yapan Kalın, şöyle devam etti:

"Dediler ki 'bu darbe bir tiyatro, bir mizansen', Bunu FETÖ'nün kendisi dedi. Darbe püskürtülünce böyle bir izahata gitmek durumunda kaldılar. ikinci olarak 'kontrollü darbe' dediler. Aynı kapıya çıkan bin argümanla yine darbe sonrası ortaya çıkan milli birlik duygusunu yok etmek için kontrollü darbe iddiasını ortaya attılar ama tek bir delil ortaya koyamadan. Ama bu darbeyi yapan, destekleyen, FETÖ ve iltisaklı grupların söylemlerine destek vermekten başka bir şey değildir. Diğer argüman da 'darbe sonrası süreç ve darbe muhalefeti susturmak, bastırmak için kullanılıyor' denildi. Halbuki Türkiye'de meşru siyasi muhalefet meclistedir. Kendi mecralarında, parti olarak STK olarak, yayın kuruluşları olarak her tür faaliyetini yapabilmektedir. Bunun aksini iddia etmek söz konusu değildir."

- "Türkiye, üç terör örgütüyle mücadele eden tek NATO ülkesi"

Kalın, Türkiye'nin bir yıl öncesine göre çok daha güçlü bir noktada olduğunu belirterek, toplumuyla, devletiyle milletiyle kurumlarıyla ekonomisi ve medyasıyla geleceğe çok daha aydınlık bakabildiğini anlattı.

Türkiye'nin aynı anda PKK, DEAŞ ve FETÖ gibi üç terör örgütüyle mücadele eden tek NATO ülkesi olduğuna dikkati çeken Kalın, her ne kadar hak ettiği desteği alamasa da Türkiye'nin bu mücadeleyi sonuna kadar kendi imkan ve kabiliyetleriyle müttefik ve dostlarıyla devam ettireceğini kaydetti.

Kalın, Türkiye'nin dünyaya açılırken, kendi kimliği, kişiliği, haysiyet ve topraklarının değerinden feragat etmesinin asla söz konusu olamayacağını belirterek, başka ülkelerle, aktörlerle ilişkiye girerken mutlaka burada asıl olanın, eşitlik, mütekabiliyet, karşılıklı çıkar ve saygı ilişkisi olduğunu, Türkiye'nin de bu çerçevede müttefiklik ilişkilerini dünyanın farlı yerlerindeki ülkelerle sürdürdüğünü söyledi.

Bölgede yaşanan güvenlik sorunlarına bakıldığı zaman her bir olayın Türkiye'nin bu konudaki vazgeçilmezliğini bir kez daha teyit ettirdiğini dile getiren Kalın, "Biz de bu sorumluluk içerisinde 15 Temmuz sonrasında da şehitlerimizi anarken, onların aziz hatıralarını tekrar yad ederken ülkemizin, bölgemizin, insanlığın barışı, huzuru, geleceği için el birliğiyle çalışmaya devam edeceğiz." dedi.


AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :