Sefireler sınıf arkadaşı oldu, Türkçe öğreniyor

Sefireler sınıf arkadaşı oldu, Türkçe öğreniyor

Ankara'da görevli birçok yabancı büyükelçi ve diplomat eşi, birlikte "Türk dili ve Türk kültürünü tanıtma" dersi alıyor- Lüksemburg Sefiresi Faber-Mohr, "Bu çok pahalı. Daha ucuz lütfen" diyerek hem pazarlık hem de Türkçe alıştırma yapıyor- İsrail Sefires

ANKARA (AA) - NAZLI YÜZBAŞIOĞLU - Türkiye'de görevli yabancı büyükelçilerin ve diplomatların eşleri haftada bir gün bir araya gelerek Türkçe öğreniyor ve Türk kültürünü tanıyor.

Dışişleri Mensupları Eşleri Dayanışma Derneğinin (DMEDD) çatısı altında gönüllüler tarafından verilen Türkçe derslerine katılan diplomat eşleri, Türkçeyi nasıl öğrendiklerini ve günlük hayatta nasıl alıştırma yaptıklarını AA muhabirine anlattı.

DMEDD Türkçe Koordinatörü Nazlı Ülker, ücretsiz verilen derslere çok yoğun talep olduğunu ve derslerin üç sınıfla işlendiğini belirterek, "Başlangıç, orta seviye ve ileri bilenler var. Ona göre arkadaşlarımızı pay ediyoruz. Sene sonunda da kendilerine katıldıklarına dair sertifika takdim ediyoruz." dedi.

Ülker, "Türk Dili ve Türk Kültürünü tanıtma" derslerini, "Sadece Türkçe değil, Türk kültürünü tanıtmaya da önem veriyoruz. Ders yaptığımız günler içerisinde önemli bir günümüz var ise, bayramlarımız varsa bunları da izah ederek anlatıyoruz ve beraber yaşıyoruz." sözleriyle anlattı.

Derslere katılanların sıcak bir arkadaşlık ortamında Türkçe öğrendiklerini belirten Ülker, alıştırma yapmak için zaman zaman şehir içi geziler de yaptıklarını söyledi. Ülker, "Ankara'yı, Türkiye'yi tanıyorlar. Birbirimizle fikir alışverişi de yapıyoruz. Mesela 'siz tanıtın memleketinizi' dediğimizde de onlar anlatıyorlar." diye konuştu.

- Alışverişte Türkçe pazarlık

Ankara'ya 6 ay önce geldiklerini belirten Lüksemburg Sefiresi Barbara Faber-Mohr, "Ankara'yı ve Türkiye'yi çok sevdim. Ama en çok sevdiğim yanı, insanları. Türk halkı tarafından çok sıcak bir şekilde karşılandık. Türk dostlarımız oldu. Bizi evlerine davet ediyorlar, şımartıyorlar." dedi.

Dersler için DMEDD'de teşekkür eden Faber-Mohr, kendisini Türkçe olarak "Benim adım Barbara. Almanyalıyım ve Lüksemburgluyum." diye tanıttı.

Faber-Mohr alışverişle alıştırma yaptığını, hatta zaman zaman "Bu çok pahalı. Daha ucuz lütfen." diyerek, Türkçe pazarlık ettiğini anlattı.

Sefire Faber-Mohr, alışverişlerde Türkçe "Deneyebilir miyim?", "Bir beden daha büyük - daha küçük beden, otuz sekiz", "Bakar mısınız?", "Hesap lütfen", "Ne kadar" sözlerini sık sık kullandığını dile getirdi.

İki ay önce Türkiye'de ikinci kez görevlendirildiklerini, 23 yıl önce de Türkiye'de 4 yıl kaldıklarını belirten İsrail Sefiresi Cheryl Andrea Na'eh, "Biraz Türkçe hatırlıyorum." dedi. Na'eh, Türkçede en çok kullandığı sözcüklerin "yavaş yavaş" olduğunu söyledi.

İyi Türkçe konuştuğunu söyleyenlerin bulunduğunu, ancak gramer bilgilerinin zayıf olduğunu belirten Na'eh, nasıl alıştırma yaptığını "Alışveriş yapıyorum, Tunalı'ya gidiyorum." diye anlattı. İki ülkede kullanılan ortak kelimeler olduğunu belirten Na'eh, "İbranicede de nisan ve eylül kelimeleri aynı." dedi.

- "Korecede de 'bohça' kelimesi var"

Kore Cumhuriyeti Sefiresi Na-mi Hong, yaklaşık 2 yıldır Türkçe dersleri aldığını, orta seviyede Türkçe konuşabildiğini, ancak bu derslere katılarak daha fazla ilerleme kaydettiğini belirtti.

Hong, "Türkçe ve Korece aynı dil yapısına sahip ama Türkçe kelimeler daha uzun ve seslendirmek zor." diye konuştu.

İki dilde ortak kelimeler olduğunu da söyleyen Hong, "Bir şeyleri toparlamak için sarıp bağladığımız kumaşa biz de Türkçedeki gibi "bohça" diyoruz." dedi.

- Kimi roman okuyor, kimi Türk dizilerini alt yazıyla izliyor

Japonyalı Hiroka Ateş de kendisini Türkçe tanıttı. "Beş ay önce Türkçe öğrendim. Çok zor." dedi. Ateş, günlük hayatta nasıl Türkçe alıştırma yaptığını, "Yavaş yavaş öğreniyorum. Televizyon seyrediyorum. Eşim Türk, Türkçe ve İngilizce konuşuyoruz." diye anlattı.

Eşi, Benin'in Ankara Büyükelçiliğinde Maliye ateşesi olan Sabine Attigla da, 3 yıldır Türkçe dersleri aldığını, Türkçe şöyle anlattı: "Arkadaşlarla konuşuyorum, gazetelerden, roman ve kitaplardan öğreniyorum. Genellikle biyografi okuyorum."

Sokakta, alışverişte Türkçe alıştırma yaptığını söyleyen Attigla, "Türk insanlar, konuştuğum zaman çok şaşırıyor. Sen nasıl güzel Türkçe konuşuyorsun? Böyle bir soru bana sordukları zaman, nerede öğrendiğimi onlara söylüyorum." şeklinde konuştu.

Türkçe'nin 7. yabancı dili olduğunu belirten Cristina Oberreiter de yaklaşık 1 yıl 3 aydır Türkçe dersi aldığını söyledi. Eşi Avusturya'nın Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı olan Oberreiter, nasıl Türkçe alıştırma yaptığını, "Türkçe filmler gördüm ve İngilizce alt yazılarını okudum." diye anlattı. İngilizce, İtalyanca, Fransızca gibi Batı dillerini konuştuğunu belirten Oberreiter, Türkçedeki kelimelerin çok farklı olduğunu belirtti.

- "Türkçe öğrenmek 'şöyle böyle', zor değil kolay da değil"

Eşi Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nda (UNFPA) görevli Tighereda Alem Kulessa da, bir buçuk yıldır Türkçe öğrendiğini söyledi. 6. dil olarak öğrendiği Türkçede ileri seviyeye gelen Kulessa, "Türkçe öğrenmek zor mu, kolay mı?" sorusunu, "Şöyle böyle. Zor değil, kolay değil." diye yanıtladı.

Türk dizilerini izleyerek ve alışverişe çıkarak alıştırma yaptığını söyleyen Kulessa, "Ben Ulus'u çok seviyorum. Çünkü çok yeni değil, eski. Hava, insanlar, atmosfer çok başka. Ankara çok modern ama Ulus çok eski ve başka bir kültür var." diye konuştu.

Eşi iş adamı olan Finlandiyalı Kaisa Pudas da "Yaklaşık bir yıl önce buraya geldim. Buraya Bangkok'dan geldim. Orada bir öğretmen ile Türkçe öğrendim." dedi. Pudas, "Bence Türkçe çok zor değil. Belki Finlandiyalılar için çok zor değil. Çünkü Fince ve Türkçe aynı değil ama benzer." şeklinde konuştu.



AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler