Sancaktepe'de toplu açılış töreni

Sancaktepe'de toplu açılış töreni

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2)- "Şimdi Avrupa Birliği üyesi ülkeler Vatikan'da bir araya geldiler. Bu gelişmeler bir şeyi çağrıştırıyor; hayırdır ya Vatikan'da niye bir araya geldiniz? Papa'nın huzurunda niye bir araya geldiniz? Papa ne zamandan beri Avrupa B

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şimdi Avrupa Birliği üyesi ülkeler Vatikan'da bir araya geldiler. Bu gelişmeler bir şeyi çağrıştırıyor; hayırdır ya Vatikan'da niye bir araya geldiniz? Papa'nın huzurunda niye bir araya geldiniz? Papa ne zamandan beri Avrupa Birliği üyesi oldu. Haçlı ittifakı kendini eninde sonunda gösterdi. Bu budur. Bize bugüne kadar ne dediler? 'İkide bir bize böyle diyorsunuz ama böyle bir şey yok.' Evet, siz Türkiye'yi Müslüman olduğu için içeri almıyorsunuz." dedi.

Erdoğan, Sancaktepe'de toplu açılış töreninde, alandaki vatandaşların "idam isteriz" sloganları üzerine, "Bu talebinize ben 'hayır' demiyorum. Ben diyorum ki şu 16 Nisan'ı önce bir halledelim. 16 Nisan'dan sonra sayın Bahçeli zaten kanaatini açıkladı. Sayın Binali Yıldırım'ın kanaatini de biliyoruz. Kılıçdaroğlu da en sonunda dedi ki 'Ben idama varım.' Madem ki var, parlamentodan geçtiği anda Cumhurbaşkanı olarak bana gelecek, ben de bunu onaylarım." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 249 şehidin katillerini affetme yetkilerinin olmadığını dile getirerek, "Kapaklarında terörist güzellemeleri yapan yabancı medya, hiç geri duruyor mu? Nitekim geri kalmadılar, maskelerini indirme pahasına, gizli niyetlerini ifşa etme pahasına hemen bu şer cephesinin arkasında saf tuttular." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, yabancı medyanın her gün manşetlerinden, şimdi Türkçe olarak "hayır" çağrısı yaptığını, Almanya'nın dünyaca meşhur, en büyük gazetesinin "hayır" çağrısında bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Bakıyorsunuz İsviçre de aynı şekilde. İsviçre daha da ileri gitti. Şu anda kendi solak partileriyle, Türkiye'nin, oradaki teröristleri bir araya gelip yürüyüş yaptılar. İsviçre parlamentosunda, bu çok önemli, parlamentoda benim resmimi oraya asıyorlar ve yanına silahı da şakağa dayıyorlar. Bu şekilde İsviçre parlamentosu buna ses dahi çıkarmıyor. Şu anda Dışişleri Bakanlığımız, bu noktada gereken ilişkileri kurmuş vaziyette. Bizler de tabii ki bunun karşısında gereğini yapacağız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların dürüst olmadığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi Avrupa Birliği üyesi ülkeler Vatikan'da bir araya geldiler. Bu gelişmeler bir şeyi çağrıştırıyor; hayırdır ya Vatikan'da niye bir araya geldiniz? Papa'nın huzurunda niye bir araya geldiniz? Papa ne zamandan beri Avrupa Birliği üyesi oldu. Haçlı ittifakı kendini eninde sonunda gösterdi. Bu budur. Bize bugüne kadar ne dediler? 'İkide bir bize böyle diyorsunuz ama böyle bir şey yok.' Evet, siz Türkiye'yi Müslüman olduğu için içeri almıyorsunuz. Enteresan, bu toplantıya sosyal demokratlar da katılıyor, Hristiyan demokratlar da katılıyor. Allah Allah, nasıl bir iştir? Nasıl bir iştir ya? Şimdi ben bunları konuştum ya siz yarın seyredin. Yarın seyredin. 'Biz Vatikan'a seyahate gitmiştik, orada Papa'yı da bir görelim dedik, yaptığımız buydu.' demeye başlarlar. Ya siz kime bunu yutturacaksınız ya geçin bu işleri. Hayatınız hep bunlarla geçti zaten ve bunlarla kalmadılar. Şehirlerinin en önemli meydanlarını, en büyük salonlarını teröristlere verdiler. Milletimizi aşağılayan kıyafetlerle tüm Müslümanları rencide eden pankartlarla yürüyüş, gösteri yapıyorlar. Eskiden beri uyguladıkları yöntemler fayda etmeyince bu sefer iyice çukurlaşarak atlarıyla, itleriyle, köpekleriyle insanlarımıza saldırdılar."

Hollanda'nın, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya yönelik skandal tavırlarına da değinen Erdoğan, "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımı, ne yazık ki arabanın içine mahkum ettiler ve bir bayan. Hani sizde kadın hakları vardı ya? Lafa geldiği zaman 'kadın hakları şöyle, kadın hakları böyle' diyordunuz. Siz ne anlarsınız kadın haklarından ya. Siz, kız çocuklarını diri diri toprağa gömen o cehalet anlayışının devamısınız. Biz farklı değerlerden geliyoruz ama bunlar farklı cahiliye adetlerinin devamını ortaya koyuyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

- "Bunların tehditleri de artık Türkiye'ye tesir etmiyor"

Erdoğan, Avrupa'da sıfatı ne olursa olsun her eline mikrofonu alanın "hayır" propagandası yaptığına dikkati çekerek, Avrupa ülkelerinin tehditlerine değindi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şimdi de bizi, askerimize silah satmamakla tehdit etmeye başladılar. DEAŞ'a kazaen verecek silahları var. YPG'li teröristlere verecek silahları var. PKK'lı canilere verecek silahları var. Eli kanlı diktatörlere verecek silahları var. Fakat NATO'da müttefiki olan Türkiye'ye son iki yılda, yüzlerce vatandaşını ve güvenlik görevlisini DEAŞ, PKK, FETÖ saldırısında kaybeden Türkiye'ye gelince silah yok. Üstelik biz onlardan hibe istemiyoruz ha, paramızla istiyoruz. Paramızla istediğimiz halde maalesef yok. Neymiş, kongreden izin çıkmamış. Terör örgütleri için nasıl çıkıyor? Terör örgütleri için peşinen zaten, bunlara silah yardımı yapılamaz diye kararlar var. Uluslararası anlaşmalarda var, uluslararası hukukta var. Nasıl yapıyorsunuz? Size yazıklar olsun. Unutmayın yılanla çuvala giren, ısırılmaktan kurtulmaz, bunu böyle bilin. Teröristlere verdikleri silahlar, gün gelecek onlara dönecektir ama Türkiye'ye sattıkları silahlar, müttefiklik ilişkisi içinde onları da koruyacaktır. Bu gerçeği unutanlara artık söyleyecek sözümüz kalmamıştır." diye konuştu.

Eski Türkiye olsa bu tehditlerin muhakkak işe yarayacağını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"1990'ların Türkiyesi, bunlar silah satmadığı zaman terörle mücadelesini yürütemeyecek bir ülkeydi. Ancak artık o Türkiye yok. Çünkü o zaman savunma sanayinde yüzde 80'in üzerinde dışa bağımlı bir Türkiye vardı. Tanktan topa, füzeden kurşuna, her şeyi onlardan aldığımız için adeta silahlarının kumandası yabancı ellerde olan bir devlettik. Paramızla dahi silah alamadığımız Kıbrıs Harekatında olduğu gibi, aleni terörle mücadelede olduğu gibi, örtülü ambargolara muhatap olduğumuz dönemleri unutmadık, unutamayız. O dönemde sadece savunma sanayinde değil, her alanda dışarıya bağımlı bir ülkeydik. Hamdolsun, artık böyle bir Türkiye yok. Bitti o işler. Kaşgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati't-Türk isimli eserinde, bakın bu çok güzel bir söz, 'Dağ kement ile eğilmez / Denizin önü kayıkla kesilmez.' der. Bunların tehditleri de artık Türkiye'ye tesir etmiyor. Çünkü biz bugün kendi silahını kendi yapan, terörle mücadelesini milli imkanlarla yürüten bir ülkeyiz. Hani güzel bir sözümüz var ya bizim, kötü komşu insani hacet sahibi yapar. Böyle bir atasözümüz var. İşte bunlar da bizi bu yola sevk ettiler. Artık kendi savunma sistemlerimizi geliştiriyoruz. Savaş gemilerimizi kendi tersanelerimizde inşa ediyoruz. Tamamen milli imkanlarla. Hamdolsun insansız hava araçlarımızı üretiyoruz ve teröristler gizlenecek delik arıyorlar. Güvenlik güçlerimiz yaz-kış, soğuk, kar demeden yurt içinde ve yurt dışında teröristlerin tepelerine biniyor."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :