Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fahri Doktora Tevdi Töreni

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fahri Doktora Tevdi Töreni

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (3)- "(Avrupalı bakanların Türkiye'yi ziyareti) Ne olacak gelip gideceksiniz, burada kararı mı değiştireceksiniz? Burada hukuk var. Biz bunlara bir şey söylediğimiz zaman diyorlar ki, 'Biz hukuk devletiyiz, dolayısıyla biz hukuka mü

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupalı bakanların Türkiye'yi ziyaretine ilişkin, "Ne olacak gelip gideceksiniz, burada kararı mı değiştireceksiniz? Burada hukuk var. Biz bunlara bir şey söylediğimiz zaman diyorlar ki, 'Biz hukuk devletiyiz, dolayısıyla biz hukuka müdahale edemeyiz, hukuk bağımsızdır, tarafsızdır.' Seninki tarafsız, bağımsız; bizdeki hukuk, guguk mu? Bizimki de tarafsız, bağımsız. Sen nasıl saygı istiyorsan bize de saygı duyacaksın, kusura bakma... Birçok olayda hep bunu önümüze bahane olarak çıkarmışlardır." dedi.

Erdoğan, Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin Fahri Doktora Tevdi Törenindeki konuşmasında, "İnanın, çalışalım, gayret edelim, ilim olarak değerli hocalarım şu sevgili öğrencilerimizi geleceğe hazırlasınlar, biz bunları sollayıp aşar geçeriz. Hiç endişeniz olmasın." diye konuştu.

Türkiye'nin, son 3 yıldır yaşadığı hadiseler sebebiyle artık olaylara bakış açısını değiştirmiş, kendisine yeni yol çizmiş bir ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bundan sonra bizim için 'Şu ne der, bu ne der' diye bir ölçü yoktur. Artık bizim ölçümüz ülkemizin ve milletimizin bekası için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmaktır." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2013 yılında Gezi olayları sırasında bu anlayışla hareket ettiklerini belirterek, aynı yılın sonunda yaşadıkları 17-25 Aralık emniyet yargı darbe girişiminde yine ölçülerinin bu olduğunu anlattı.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Orada da yargıya müdahale etmek istediler, polise müdahale etmek istediler. Onlarla beraber bir darbe girişimde bulundular. PKK, 20 Temmuz 2015'te çukur eylemlerini başlattığında, o yerleşim yerlerinde yaşayan sivil vatandaşlarımızın can güvenliğine itina gösteren bir yaklaşımla, yine devletin ve milletin bekası için ne gerekiyorsa onu yaptık. Türkiye 7 Haziran seçimlerinin ardından siyasi belirsizlik dönemine girdiğinde ben biraz seyrettim, bakalım ne yapacaklar. Birinci parti dolaştı, gezdi. Ardından hemen şunu başlattılar; görevin ikinci partiye verilmesi lazım. Ben siyasette çırak değilim, kalfa da değilim, elhamdülillah bir yere geldik. 40 yıl. Sana vereceğiz de sen ne yapacaksın? Sen bir defa Beştepe'nin yolunu bilmiyorsun. Beştepe'nin yolunu bilmediğin gibi bir de senin sayısal durumun zaten diğer iki partiyle de bir araya gelsen, bu hükümeti kurmaya yeterli değil. Niye? İktidar partisi zaten sayısal olarak çok çok fazla. Onun olmadığı bir ortaklık hükümetin kurulmasına zaten yeterli değil. Onun için 'Benim zaman kaybına tahammülüm yok' dedim. Anayasanın amir hükmü gereğince adımı attık ve tekrar seçim kararını aldık. Millet bizim bu kararımızı paylaştı, millet bu kararı paylaştığı için de işte olan netice çok açık, net, ortada ve böylece hamdolsun yeni bir süreç başarılı bir şekilde gelişti, gelişiyor. Anayasadan aldığımız yetkilerle bu yolu izledik, ülkeyi kazasız, belasız 1 Kasım'a ulaştırdık. 15 Temmuz darbe girişimi bu sıkıntılı sürecin aslında zirve noktasıdır. Bunu da görmemiz lazım. Türkiye o gece kendi ordusu içinde yuvalanmış bir grup teröristin, FETÖ ihanet çetesi mensubu vatan hainlerinin saldırısına uğramıştır."

Milletin dirayetli duruşu, cesareti ve kahramanlığı sayesinde bu kanlı darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlandığını vurgulayan Erdoğan, darbe girişiminin ardından ilan ettikleri olağanüstü hal çerçevesinde FETÖ ve diğer terör örgütleriyle mücadelelerini sürdürdüklerini kaydetti.

Bu mücadeleyi hem içeride hem dışarıda sürdürdüklerinin altını çizen Erdoğan, "Burada da asla taviz vermeye niyetimiz yok. Bu PKK olabilir, bu PYD olabilir, bu DHKP-C olabilir, bu YPG olabilir, bu DEAŞ olabilir, fark etmez. Hem içeride, hem dışarıda. Bu milletin bunlarla mücadele gücü vardır, kudreti vardır ve bu işi başarır." görüşlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ana kadar da başarılı bir şekilde bu sürecin devam ettiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"DEAŞ terör örgütü Suriye'den ülkemize yönelik tehditlerini artırınca, 20 Ağustos'taki Gaziantep saldırısının ardından 'O bardağı taşıran son damlaydı', benim bir Gaziantep seyahatim oldu hemen ardından ve orada, o şehitlerimiz için bir mevlit tilavet edilecekti, ona katıldım. Daha sonra da hastanede yaralılarımızı ziyaret ettim. 5 yaşında, 6 yaşında yavruların ayağı kopmuş, kolu kopmuş, birçoğu farkında bile değil. Onları ziyaret ettikten sonra dedim 'Artık bizim daha sabredecek halimiz yok.' Döner dönmez arkadaşlarla onu konuştuk. Dedik ki 'artık biz kesinlikle Suriye'ye gireceğiz' ve Özgür Suriye Ordusuyla beraber, biz Suriye'ye girdik. Özgür Suriye Ordusunu eğit donat kapsamında biz zaten ülkemizde yetiştirmiştik. Eğitimlerini vermiştik vesaire. Onları biz Cerablus'a farklı bir bölgeden soktuk. Cerablus operasyonu aslında DEAŞ'a karşı verilmiş en başarılı operasyondur. Hiçbir mukavemet göstermediler, hemen çekilip gittiler. Onlar güneye doğru inerken, biz de onları tabii ki kovalıyorduk, bu arada da Cerablus'a, Cerablus halkı yerleşmeye başladı. Cerablus'un normalde nüfusu 60 bin civarında ama şu anda orada öyle bir nüfus yok. Fakat bu olaydan sonra yaklaşık 30 bin kişi şu anda Cerablus'a yerleşmiş vaziyette. Bununla kalmadık. Bu tabii işin Fırat'ın hemen batı kısmıydı, Fırat'a sınır, bize sınır olan bölgeydi. Dedik ki, 'Biz bir adım daha atmamız lazım.' El Rai'den ayrıca buraya bizim bir müdahalemiz gerekiyor. Çünkü Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturulmak isteniyordu ve bu terör koridoruyla Türkiye sürekli tehdit altına alınmak isteniyordu."

- "Bunlarda dürüstlük yok"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu defa Özgür Suriye Ordusuyla El Rai'den girdiklerini ifade ederek, "Tabii ki arkalarında bizim özel kuvvetlerimiz var ve orada da yine herhangi bir dirayet gösteremediler ve kaçarak, güneye doğru indiler. Nereye kadar? Meşhur bizim tarihi Mercidabık'ı bilirsiniz. Şimdi yeni adıyla Dabık. Dabık'a kadar bunlar kovalandı. Dabık'ta çok direndiler fakat bir yere kadar o direnişleri kırıldı ve ondan sora Dabık'ı terk ettiler, El Bab'a doğru inmeye başladılar." dedi.

Hedeflerinin, El Bab'a doğru inerek, oradan da onları güneye kovmak olduğunu anlatan Erdoğan, "Şu anda bizim El Bab'a 12,13 bilemedin 15 kilometremiz var. Görev devam ediyor ama Dabık boşaltıldı. Peki buraya kim yerleşiyor? Buraya oradaki Arap kardeşlerimiz yerleşiyor. Kısmen az miktarda da olsa Türkmenler. Cerablus'ta da var, Rai'de de var ama ağırlıklı o bölgeler Arap bölgesidir. Şu anda bu mücadele orada devam ediyor." diye konuştu.

Bu mücadele devam ederken hala birilerinin Kobani'de yaptıkları oyunu buralarda da oynamak istediğini vurgulayan Erdoğan, "Dedik ki hayır. Burada bu oyunu size oynatmayacağız. Burada kararlıyız." ifadelerine yer verdi.

Şu anda dikkatli bir şekilde, müteyakkız bu mücadelenin sürdüğünü belirten Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"İşte Fırat Kalkanı Harekatı'nın hedefi... Ben bunu sayın Obama ile de paylaştım, sayın Putin ile paylaştım. Dedim bu bölgede 5 bin kilometrekarelik bir terörden arındırılmış bölge ilan edelim. Defaatle bunu Obama ile de konuştum, Putin'le de konuştum. Dedim ki; 'Gelin bunu yapalım, burayı uçuşa yasak bölge ilan edelim ve buranın sosyal donatı alanlarıyla birlikte biz inşasına varız, siz de bize parayı temin edin, bunu yapalım.' Şansölye Merkel ile de bunları konuştuk. Hepsi de mutabık kaldıklarını söylediler, 'güzel bir senaryo' dediler. Tamam o zaman bu senaryoyu uygulayalım. Uygulamaya gelince her zaman yaptıkları oyunu yaptılar. Avrupa Birliği'nde ne dediler? '3 milyar avroyu biz bu yıl için size vereceğiz' dediler. '3 milyar avro da 2017-2018' dediler. Şu anda verdikleri 200-250 milyon avro. Bunlar dürüst değil, samimi değil. Bu parayı bize vermiyorlar. Bu para uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla oradaki garip, gurebaya güya Kızılay'a vereceklerdi. Bilmiyorum (Kızılay Başkanı) Kerem size bir şey geldi mi? İmzaladık diyorlar, hala bir şey gelmedi. Bunlar böyle. Fakat bizim şu anda harcadığımız para 13-14 milyar doları buldu. Bu bizim bütçeden harcadığımız para. Bir de STK'larımızın harcadığı para var o da o kadar. Nereden bakarsan bak 25-26 milyar dolar. Dürüstlük kazanmıyor görüyorsunuz. Bunlar da ise dürüstlük yok."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son yaşanan olaylarda Avrupalı bakanların Türkiye'ye hücum ettiğini, buraya gelip gittiğini ifade ederek, malum partiyi ziyaret ettiklerini söyledi.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ne olacak gelip gideceksiniz, burada kararı mı değiştireceksiniz? Burada hukuk var. Biz bunlara bir şey söylediğimiz zaman diyorlar ki, 'Biz hukuk devletiyiz, dolayısıyla biz hukuka müdahale edemeyiz, hukuk bağımsızdır, tarafsızdır.' Seninki tarafsız, bağımsız; bizdeki hukuk, guguk mu? Bizimki de tarafsız, bağımsız. Sen nasıl saygı istiyorsan bize de saygı duyacaksın, kusura bakma... Birçok olayda hep bunu önümüze bahane olarak çıkarmışlardır.

4 bin MİT dosyası verdim ben sayın Şansölye'ye. 4 bin. Teröristlerle ilgili. 6 ay kadar önce İstanbul'da yaptığımız görüşmede 'Ben size 4 bin dosya vermiştim. Hatırlıyor musun?' dedim. 'Hatırlıyorum' dedi. 'Peki ne oldu o dosyalar?' dedim. Dedi ki 'O dosyalar şu anda 4 bin 500 oldu.' 'Ne olacak?' dedim. Geciken adalet, adalet değildir. Siz adaleti geciktiriyorsunuz. Şu anda saygıdeğer hocalarım, sevgili öğrenciler, Avrupa birlik olarak, PKK'yı terör örgütü ilan etmesine rağmen, teröre Avrupa yataklık yapmaktadır."

(Sürecek)




AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :