Obama'nın İran karnesi

Obama'nın İran karnesi

Obama yönetimi İran'ın Ortadoğu'daki etkinliği karşısında yetersiz kalmak, Irak, Suriye ve Yemen'i İran'ın etkisine bırakmakla eleştiriliyor - Uzmanlar, Irak'tan askerlerini çeken ABD'nin bıraktığı güvenlik boşluğunu İran'ın doldurduğu görüşünde- Obama'nı

NEW YORK (AA) - ABD'de Barack Obama yönetimi, İran'ın Ortadoğu'daki etkinliğini artırması karşısında yetersiz kalmak ve bölgeyi İran'ın etkisine bırakmakla eleştiriliyor.

Obama'nın 8 yıllık başkanlık döneminin sonuna yaklaşılması, gözleri ilk siyahi başkanın ardında nasıl bir Ortadoğu ve dünya bırakacağı konusuna çevirdi.

"Arap Baharı"nın başlamasıyla tüm bölge için umut edilen demokrasi ve özgürlük beklentileri önce Mısır'daki darbe, ardından da Suriye ile Yemen'deki yıkım ve vekalet savaşlarıyla yerini karamsarlık ve kaosa bırakmış durumda.

Bölgede tüm bu gelişmeler yaşanırken Obama yönetiminin yaptıkları ve yapmadıkları çok tartışıldı.

Obama'nın başkanlık yaptığı 8 yıllık dönemde İran sahada hegemonyasını her geçen gün artırarak başta Irak olmak üzere Suriye, Yemen ve Lübnan'da söz sahibi oldu ve Rusya gibi kendisine masada yer buldu.

Başkan Obama'nın İran politikasını şiddetle eleştiren ve İran nükleer anlaşmasına karşı çıkanların başında 20 Ocak 2017'de başkanlık koltuğunu Obama'dan devralacak Donald Trump geliyor.

Trump, seçim kampanyası boyunca İran'ın Obama yönetimi sayesinde güçlendiğini dile getirmişti.

"ABD'nin Irak ve Suriye'yi İran'a teslim ettiğini" savunan Trump, "İran'ın ABD'ye bunun için teşekkür mektubu yazması gerektiğini" söylemişti.

- İran'ın Irak ve Suriye'de artan etkisi

İran'ın bölgedeki etkinliğinin artmaya başlaması, ABD'nin Aralık 2011'de Irak'tan askerlerini çekmesiyle ivme kazandı ve Şii Başbakan Nuri el Maliki ile yakınlaşan İran, Irak'ta etkin bir rol oynamaya başladı.

Irak'ın İran ile yakın ilişkilerini ve Maliki'nin mezhepçi politikalarını Maliki'den sonra yönetime gelen Irak Başbakanı Haydar el İbadi de sürdürmeye devam etti.

ABD'nin eski Irak, Afganistan ve BM Temsilciliklerini yapan Zalmay Halilzad, "The National Interest" dergisinde yer alan makalesinde bu etkiye dikkati çekerek ABD'nin çekilmesiyle oluşan güvenlik boşluğunu İran'ın hızla doldurduğunu belirtti.

DEAŞ tehdidinin ardından bu etkinin daha da arttığını kaydeden Halilzad, "İran, bugün Bağdat'ta alınan ulusal güvenlik kararlarında başat etkiye sahiptir ve Irak'ın savaş gücünün büyük kesimi üzerinde etkindir." ifadelerini kullandı.

Musul'un terör örgütü DEAŞ'tan alınması operasyonunda Irak'ın İran destekli Şii milislerle hareket etmek istemesi de İran'ın Irak üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor.

Obama yönetiminin Suriye'deki başarısızlığı da İran'ın Suriye'de 6 yıldır devam eden savaştaki rolüne ivme kazandırdı.

İran, uzun süre Suriye'deki askeri varlığını inkar etmiş, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif de Suriye'de "Sadece askeri danışmanlarımız var." demişti.

İran Devrim Muhafızları Ordusu komutanları Suriye'de 2012'de iç savaşın şiddetlenmesiyle çatışma bölgeleri ve askeri eğitim alanlarında "danışman", askerleri de "savaşçı" olarak görülmeye başlandı.

Devrim Muhafızları savaşa fiilen katılmanın yanı sıra Suriye'de savaşan milis gruplara eğitim ve lojistik destek de sağlıyor.

İran'ın Suriye'de 2012'den bu yana yaklaşık 1200 askerini kaybettiği belirtiliyor.

- İran nükleer anlaşması

Obama'nın başkanlık yaptığı 8 yıllık dönemde Ortadoğu'daki en büyük diplomasi zaferi olarak görülen, İran'ın nükleer faaliyetlerini kısıtlayan anlaşma, iç ve dış politikada bazı çevrelerde eleştiriliyor.

Muhafazakar politika kuruluşlarından The Heritage Foundation'ın Ortadoğu uzmanlarından James Phillips'e göre, Obama, arkasında "muhtemelen nükleer silaha ulaşmış bir İran" bırakacak.

Phillips, "Daily Signal"da yayınlanan makalesinde, İran'ın nükleer konularda daha önce verdiği sözleri tutmaması ve Almanya'nın istihbarat raporlarına göre İran'ın paravan şirketlerle Alman firmalarından balistik füze ekipmanları almaya çalışmasının İran'ın nükleer emellerinden vazgeçmeyeceğinin göstergesi olduğunu savundu.

İran'ın amacından vazgeçmemesine rağmen Obama yönetiminin Avrupalıları, İran ile ticaret yapmaya teşvik ettiğini ve uçak satışlarının önünü açtığını ifade eden Phillips, Obama'nın anlaşma mirasını korumak için her türlü ihlale göz yumarak "anlaşmanın rehini" haline geldiğini öne sürdü.

Anlaşmanın ardından İran'ın bölgede artan nüfuzu, balistik füze denemeleri, nükleer araştırmada kullandığı ağır su miktarı ve uluslararası bankacılık alanında kaldırılan yaptırımları, ABD'den farklı yorumlaması, İran'ın nükleer anlaşmanın şartlarını ihlal edip etmediği tartışmasını getiriyor.

İç politikada Cumhuriyetçiler ve Trump'ı, dışarıda da İsrail ve Suudi Arabistan'ı rahatsız eden İran nükleer anlaşması ABD'nin 45. başkanı seçilen Trump tarafından rafa kaldırılabilir.

Trump, başkan seçilmesi halinde ilk iş olarak İran ile varılan nükleer program anlaşmasını feshedeceğini söylemişti.

BM Güvenlik Konseyinde İran yaptırımlarını sonlandırmak için kabul edilen karar, bu yaptırımların otomatik olarak geri getirilmesi için BM Güvenlik Konseyinin (BMGK) daimi üyelerine imkan tanıyor.

- Nükleer anlaşmanın İran ekonomisine etkileri

İran ile 5+1 ülkeleri (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya) arasında 14 Temmuz 2015'te imzalanan nükleer anlaşmanın ardından, İran'ın ekonomi ve enerji sektörlerinde ilerleme görülmeye başlandı.

Dünyanın en büyük ikinci petrol ve dördüncü doğalgaz rezervlerine sahip İran'a yönelik ekonomik ve mali yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasıyla ülkenin petrol üretiminde artış kaydedildi.

Yaptırımların kaldırılmasının ardından İran'ın enerji sektörüne gelen yabancı yatırım artarken ülkenin ham petrol üretimi ve ihracatı da yükseldi. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) aylık raporlarına göre, nükleer anlaşmanın imzalandığı Temmuz 2015'te günlük ortalama 2,86 milyon varil ham petrol üretimi yapan İran, geçen ay bu miktarı 3,69 milyon varile kadar çıkardı.

İran'ın farklı sektörlerine toplam 250 milyar dolar yatırım yapılacağı tahmin edilirken, gelecek 20 yılda enerji sektöründe ülkede 800'den fazla projenin hayata geçirileceği öngörülüyor.

- 150 milyar dolar serbest bırakılacak

Öte yandan, uzmanlar, İran'ın, bankacılık, hukuk ve bürokrasi alanlarında yeni düzenlemelerin hız kazanmasıyla yabancı sermaye için daha elverişli hale geleceğini belirtiyor.

Bankacılık ağları, Dünya Bankalararası Finansal Telekomünikasyon Topluluğu (SWIFT) ağlarına yeniden bağlanan İran'ın, yaptırımlar nedeniyle ertelenmiş alacakları da çeşitli dövizlerle ödenmeye başlandı.

İran'ın yabancı bankalarda tutulan parasının 150 milyar dolar olduğu ve bunun zamanla kademeli olarak serbest bırakılacağı ifade ediliyor.

Türkiye ile İran arasındaki finansal işlemler avro ve Türk Lirası üzerinden gerçekleşirken, ikili ticaret hacminin 30 milyar dolara ulaşması hedefleniyor. İran'a gelecek toplam yabancı sermayenin yılda 30-40 milyar dolar olması öngörülüyor.

Yaptırımların ve ambargoların kaldırılmasının ardından İran'a yabancı yatırımlar başta Almanya, Fransa, İngiltere, Rusya, Çin ve Japonya gibi ülkelerden gelirken, bu ülkeler ve yatırımcıları dünyaya yeniden açılmakta olan İran pazarında pay sahibi olmaya çalışıyor.

- Yeni yönetimin tutum değiştirmesi bekleniyor

ABD'nin yeni seçilen başkanı Trump, seçim kampanyası sırasında, İran ile 5+1 ülkeleri arasında imzalanan nükleer anlaşmayı "tarihte müzakere edilen en kötü anlaşmalardan biri" ve "felaket" olarak nitelendirmişti.

Cumhuriyetçiler de anlaşmanın, İran'ın bölgedeki ekonomik gücünü artırması, ABD'nin müttefiki İsrail'in ve Ortadoğu'nun güvenliğini tehdit etmesi ve İran'ın bölgesel rakibi Suudi Arabistan ile ABD arasındaki ekonomik ilişkileri bozması gibi olasılıklara dair endişelerini ısrarla dile getirmiş ve Obama hükümetini suçlayıcı tavırlar sergilemişti.

ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarının kalkmasının ardından, Obama yönetimi İran'ın yaklaşık 50 milyar dolarlık alacaklarının serbest bırakılacağını açıklamıştı.

Eylül ayında da ABD Hazine Bakanlığı, uçak şirketleri Airbus ve Boeing'in İran'a yolcu uçağı satması önündeki engellerin kaldırıldığını duyurmuştu.

Söz konusu şirketlerin İran'a toplam 200'e yakın yolcu uçağı satabileceği belirtilirken, uçaklar sayesinde yaklaşık 80 milyonluk nüfusu olan ülkede ulaşımın ve ticaretin hızlanacağı bildiriliyor.


AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :