Av. Yasemin Bezirci

Av. Yasemin Bezirci

Merhaba Memleket’im Konya…

Ben Yasemin Bezirci; bu Çarşamba ve bundan sonra ki tüm çarşambalar bu köşede sizlerle buluşacağım inşallah.

                İnşallah demişken; Nasreddin Hoca, yarına şunları yapacağım, edeceğim diye plan yapar, hanımı da onu uyarmaktan geri kalmaz; “Hoca, inşallah de!”, “Hoca, insanlık hali!”,” Hoca, kader kısmet var!”, “Hoca, nasipten öte yol gitmez!”

                Günlerden bir gün, akşam yatmadan önce bizim hoca karısına:

  • Hatun, der, yarın güneş açarsa tarlaya, hava yağmurlu olursa oduna gideceğim.

Hanımı yine: “İnşallah de Hoca.” diye uyarır ama uyarmasıyla cevabını alması bir olur.

  • Yahu bunun inşallahı maşallahı mı var, yarın hava ya kapalı olacak ya açık. Ben de ya tarlaya gideceğim ya oduna!

Sabah uyanır ki hava kapalı. Eşeğe bindiği gibi dağın yolunu tutar hoca. Odunu kırar, tam eşeğe yükletecekken, bir grup haydut etrafının çevirip:

  • Babalık, filan köyü biliyor musun?
  • Biliyorum, der Hoca, ne olacak?
  • O zaman düş önümüze bizi oraya götür.

Hoca yalvarır yakarır ama iş bildiğiniz gibi değil. Üstelik filan köy dedikleri yol çeyrek günlük yol. Kaçsa arkasından mızraklayacak, yere yatsa üstünü çiğneyecekler, bu haydutlardan kurtulmanın çaresi yok.  Hoca önlerine düşer o köyü bulur ama gün de batmak üzere. Yayan yapıldak onca yolu yürüyüp sabaha karşı evin kapısını çalar. Hanımı içeriden seslenir:

  • Kim o?

Hoca yorgunluk akan bir sesle cevap verir:

  • Aç hanım aç, inşallah ben geldim!

 

İnşallah ben geldim, değerli okuyucularım, peki sizlere bu köşede nelerden bahsedeceğim?

Bir Konyalı olarak size Konya’dan bahsedeceğim. Konya’nın semtleri, yolları, parkları yani

Konya’ya dair her şeyden.

Bir sanatsever olarak sanattan bahsedeceğim zaman zaman. Kitap eleştirileri, tiyatro oyunları, dinletiler…

                Bir Avukat olarak hak, hukuk anlattığım da olacak; bir insan olarak insani duygulardan bahsettiğim de…

                Yazı dizimin ilk yazısında size sıcak bir “Merhaba” demeden, Dilek Ülvan Hanımın “Serra” adlı romanını eleştirmiştim.

                Sonradan dedim ki kendime “Her hafta buluşacağın hemşerilerine” ”Merhaba” demek yakışık kalır.

                Çağımız iletişim çağı da; ah o eskiler yok mu eskiler! Sahi çağımız iletişim çağıysa, eski zamanlarda iletişim yok muydu? Peki iletişebildik mi? Haftaya görüşmek üzere…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum