"Kadına şiddet toplumsal yaptırımı olması gereken bir ayıp ve utançtır"

"Kadına şiddet toplumsal yaptırımı olması gereken bir ayıp ve utançtır"

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Benli:- "Kadına yönelik şiddetti önlemek, bunun bir güç gösterisi değil, ayıp olduğunu, bundan utanç duyulması gerektiğini, toplumsal yaptırımı olduğunu hafızalara nakşetmekten geçer. Nihai hedef ise şi

TBMM (AA) - KADİR KARAKUŞ - TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili ve AK Parti İstanbul Milletvekili Fatma Benli, "Kadına yönelik şiddetti önlemek, bunun bir güç gösterisi değil, ayıp olduğunu, bundan utanç duyulması gerektiğini, toplumsal yaptırımı olduğunu hafızalara nakşetmekten geçer. Nihai hedef ise şiddet ve öfkenin değil, adalet ve merhamet duygularının yeşertilmesidir." dedi.

Benli, 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadına yönelik şiddetin evrensel bir sorun olarak tüm dünyada karşılaşılan bir sorun olduğuna dikkati çekerek, Avrupa Birliği'nin 2014 yılındaki raporuna göre 15 yaşından itibaren her 3 kadından birinin fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığını bildirdi.

Toplumsal bir sorun olan kadına yönelik şiddetin istatistiklere göre ülke ayrımı göstermediğine işaret eden Benli, "Tek bir kişi için dahi olsa hepimizin yüreğini yakması gereken şiddet, Türkiye'de de gerçekleşmekte, üstelik en uç boyutlarda ölüm ile sonuçlanmaktadır. Bu derece yakıcı sonuçları olan şiddetle mücadelenin tek yolu 'Şiddete karşı 0 tolerans' politikasının toplumun hiçbir kesimini dışarıda bırakmadan herkes tarafından sahiplenilmesidir. Yasalar ve cezalandırma mekanizması dışında toplumsal kabulun olmasıdır." ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "işsizlik halinin kadına şiddet olarak sonuçlandığına" ilişkin değerlendirmesini eleştiren Benli, "Bu aslında zihinlerde yerleşen şiddete mazeret bulma çabasının sonucudur. Kadın hakları söylemini sıklıkla kullanan ana muhalefet liderinin bile bu düşünceyi ifade etmesi, Türkiye’nin şiddetle mücadelede zihinsel dönüşümün gerçekleşmediğini göstermektedir." diye konuştu.

AK Parti'li Benli, şiddetin mazur görülmesinin şiddetin devam etmesinde ana etken olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Sonuçta kişi, şiddete gerekçe gösterdiği bahanelere her zaman sahip olmasına rağmen, şiddetini örneğin kızdığı patronuna ya da sokakta kavga ettiği kişiye yöneltmemektedir. İşsizlik, anlık sinir, yoksulluk, alkol gibi bahaneler örneği, kişinin patronuna şiddet uygulaması ile sonuçlanmamaktadır. Sokakta ya da işyerindeki insanlara karşı şiddet uyguladığında yaptığı davranışın bir yaptırımı olacağını bildiğinden kendini frenleyebilen kişi, evde farklı davranma hakkını kendinde görmektedir. Bu nedenle şiddeti herhangi bir sebeple mazeretlendirmek ve olabilirliğini söylemek, bir sonraki aşamada her sebep için gerçekleşmesine ve giderek artarak devam etmesine neden olacaktır."

Şiddetin bir döngü olduğunu belirten Benli, şu görüşlere yer verdi:

"Öyle ki dünyada şiddet nedeniyle hayatını kaybeden 15-44 yaş grubundaki kadınların sayısı kanser, sıtma, trafik kazası ve savaşlar nedeniyle ölen kadınlardan daha fazladır. Türkiye de yaşanan olaylar şiddetin toplum içinde kınanan, yadırganan bir olay olmaktan çıkarak alışılagelen bir duruma dönüştüğünü ve şiddet uygulamalarının engellenemediğini göstermektedir. Halbuki şiddet, sadece bir güç gösterisi, güçle varlığını ispat etme çabasıdır. Sonuçta hiç bir kanun ve sözleşme tek başına sorun çözemez, hukuk sadece devletin kararlılığını göstermek açısından bir etkendir."

Benli, başta kadına yönelik şiddet olmak üzere şiddetin her türlüsünün önlenmesinde ilk yapılması gerekenin devlet ve üçüncü kişilerin de şiddet gören taraf olduğu bilincinin kazanılması olduğunu vurguladı.

Benli, şunları kaydetti:

"Şiddet döngüsünün kırılması için şiddetin hukuksal ve daha önemlisi toplumsal yaptırımla karşılaşması önem arz etmektedir. Kadına yönelik şiddetti önlemek, bunun bir güç gösterisi değil, ayıp olduğunu, bundan utanç duyulması gerektiğini, toplumsal yaptırımı olduğunu hafızalara nakşetmekten geçer. Nihai hedef ise şiddet ve öfkenin değil, adalet ve merhamet duygularının yeşertilmesidir."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler