Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

İslam’da Hak ve Özgürlükler

İnsanı diğer canlılardan ayıran en temel vasıf; konuşma, aklını kullanma, seçme özgürlüğü, yeryüzünün maddi ve manevi imarını üslenme gibi kabiliyetlerle yaratılmış olma gelir.  Hangi coğrafyada doğarsa doğsun, bütün insanlar hür, onurlu ve haklar bakımından eşit doğarlar. Bundan dolayı İslam, doğuşundan bu yana, her türlü ayrımcılıkla mücadele etmiş,  hak katında insanların eşitliği prensibini getirmiştir. Bütün insanlar Allah’ın birer yaratığıdır ve hepsinin kökü birdir.

Yüce Allah’ın insana yüklediği sorumlulukların başında adalet ilkesine uygun hareket etmesi gelir. Adaletin gerçekleştirilmesi de, insanların eşit haklara sahip oldukları, haklarının güvence altına alındığı ve insan olmanın getirdiği diğer hakların fert için sağlandığı bir düzenin gerçekleştirilmesini gerektirmektedir. İşte İslam’da insan haklarının birinci ilkesi, insanların Allah katında eşitliği, ikincisi ise, adalettir.

Hz. Peygamber (a.s) Veda haccında bütün insanlığa yönelik olarak okuduğu ve tarihe Veda Hutbesi olarak geçen konuşmasında insan hak ve özgürlükleri konusunda çok ileri mesajlar vermiştir. Bu konuşmada o, bugün insan hakları kapsamında ele alınan konular üzerinde daha kapsayıcı kurallar ortaya koymuştur. Veda hutbesinin insan haklarını ele alan bölümlerini şu yedi maddede özetlemek mümkündür:

Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Arab’ın Arap olmayana –Allah saygısı ölçüsünden başka- üstünlüğü yoktur.

Canlarınız, mallarınız, namuslarınız mukaddestir. Her türlü tecavüzden korunmuştur. Kimin yanında bir emaneti varsa onu sahibine versin.

Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır.

Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Fakat borcun aslını vermek gerekir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.

Cahiliye devrinde güdülen kan davaları tamamen kaldırılmıştır.

Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir.

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İnsan hak ve özgürlükleri alanında uygulama örneklerini içinde taşıyan bu konuşma, İslam dünyasında insan hakları beyannamesi olarak algılanır. Bu beyannamede, bireyin ailesi, yakınları, içinde yaşadığı toplum ve tüm insanlarla olan ilişkileri konusunda hakları belirleyici bir rehberlik ortaya konmaktadır. Ayrıca, Hz. Peygamber, İslamiyet’ten önce de, güçlülerin zayıfları ezdiği, temel insan haklarının ihlal edildiği ve kabileciliğin esas alındığı Mekke’de bir grup iyi insanla birlikte haksızlığa uğrayanlara yardım etmek amacıyla Hılfu’l-Fudul/Erdemliler Yemini antlaşması da bir insan hak ve özgürlükleri belgesidir.

Hasıl-ı kalam, İslam, din ve kültürel farklılıkları bir yaratılış yasası olarak değerlendirir. Sadece, aynı inanca bağlı olan insanların değil, farklı inançlara mensup olan insanların da her türlü hak ve özgürlüklerini teminat altına alan hükümler getirmiştir. Herkesin özgür bir şekilde dinini seçebileceğini, seçilen dinin gereklerinin rahatça yerine getirilmesini de garanti altına alacak ilkeler ve hükümler koymuştur.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.