Hayatın Anlamı Sevgi

Eyvah ki, aşksız gönül dinden sayılmaz 

Yanmazsa aşkla o, gönülden sayılmaz 

Sevmeden geçirdiğin bir günün varsa 

O gün boşa geçmiştir, günden sayılmaz 

 

Ömer Hayyam’ın rubaisinde de belirttiği gibi, hayatı anlamlı kılan şey sevgidir. Sevgi olmadan hiçbir şeyin içi dolu değildir. İşte modern insanın içindeki boşluğun nedeni de bu sevgisizlikten doğuyor. Hayatı maddede kalıplaştıran insanoğlu, o kalıbın içinde itiraz eden kalbi susturamıyor. Kalp bütün varlığıyla yaradılışın özünü haykırıyor. Buhranlar, stresler, krizler hep buradan doğuyor. Rakamları toplayıp bir sonuç çıkarmakta zorlanmayan çağın insanları, kalbin kelimelerinden bir cümle kuramadığı için hayatın parolasını da bilemiyor. O yüzden de yaşadıklarını hayat sanıyor. Oysa hayat, hızda, hırsta, arzuda değil; huzurda, huşuda, sükundadır.  

 

Mevlâna, Şems gelmeden önce da yalnız değildi; sözü dinlenen, itibar gören saygın bir insandı bu şehirde. Herkes onu dinliyordu, ama tam manasıyla anlamıyorlardı. Şems geldi, onu anladı, kendini de onun diliyle anlattı ve büyük bir sevgi çıktı ortaya. Sevgi, anlamı çoğalttı, hakikati belirginleştirdi ve Şems’i onun gönlündeki yerine oturttu. İnsan tanıdıkça sever, sevdikçe kul olur. Allah’ın bilinmek istemesi de tam budur.  “Oku”, derken de “anla” der aslında. Anlamak yani bilmek, iyiyi, güzeli, doğruyu, hakikati parlatır, belirginleştirir ve değerini ortaya çıkarır. 

 

Sevgi, bir yolculuktan, yani bir hareketten ibaret olan hayatı dirençli kılan en önemli faktördür. Seven insan sevdiğine doğru yürürken yorulmaz. Günlük hayatımızdaki birikmiş yorgunluklarımızın nedeni de aslında sevmediğimiz işlerde çalışmamızdan kaynaklanıyor. Yaptığımız işi, sadece ondan gelecek maddiyatı düşünerek icra ettiğimizden sıkıcı geliyor bize. Oysa insan iş yaparken de yaşıyor ve o zamanlar da ömrüne dahil. Öyleyse meslek seçimi çok önemli bir karar. Bu kararı verirken çok titizlenmeli ve aklını kullanırken kalbine de kulak vermelidir.  

 

Eş seçimi de insan hayatının önemli karar noktalarından biridir. Eşlerin birbirini sevmesi aileyi sağlıklı kılar. Böyle bir aile etrafına güzellikler saçarken, içinden hayata çıkardığı çocuklar da toplumu güzelleştirir, ülkeye faydalı bireyler olurlar. Sevgiyi sadece Allah sevgisiyle de sınırlandırmak doğru bir şey değil, yaratılanı sevmeyen bir insan, yaratanı sevebilir mi? Ancak ihlaslı olmalı, bir şeyi, bir kimseyi severken Allah için sevmek gerek. Bütün varlık tevhide bağlıdır, varlığı sevmek, aynı zamanda var edeni sevmeye götürür.  

 

Mevlâna, “Allah (c.c)’a ulaşacak birçok yol var. Ben Aşk’ı seçtim.” Aşk, sevginin yoğun halidir, eğer bunu ifrat ve tefrite götürmeden yapabileceksek, aslında en iyi yoldur Allah’a giden. Günümüzde içi en çok boşaltılan kavramlardan biri de aşktır. Aşkı sözcüklere boğarak, aslında aşkın bir “hal” olduğunu göz ardı ediyoruz. Bir bakış, bir gülüş aşkı bin kelimeden daha güzel anlatabilir, yeter ki samimi olalım. Hayatı bütün veçheleriyle yaşamak istiyorsak, merkeze sevgiyi koymalıyız. Paranın, malın, mülkün, şöhretin, makamın verdiği haz gelir geçer ama sevginin getirdiği her şey kalıcıdır. Çünkü sevgi kalbin ürünüdür ve elle tutulamayacak kadar değerlidir. Yine Mevlâna Hazretleri bunu şöyle açıklıyor: “Aşk, her şeydedir ama hiçbir şeyde görünmez.”  

Hazreti Pir’in şu şiirini lütfen bu düşüncelerle okuyalım. 

Oraya gitme demedim mi sana,  
Seni yalnız ben tanırım demedim mi?  
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im? 

 

Bir gün kızsan bana,  

Alsan başını,  
Yüz bin yıllık yere gitsen,  
Dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi? 

Demedim mi şu görünene razı olma,  


Demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,  
Onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi? 

Ben bir denizim demedim mi sana?  
Sen bir balıksın demedim mi?  


Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,  
Senin duru denizin ben'im demedim mi? 

Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?  

Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,  


Senin kolun kanadın ben'im demedim mi? 

Demedim mi yolunu vururlar senin,  
Demedim mi soğuturlar seni. 
Oysa senin ateşin ben'im,  
Sıcaklığın ben'im demedim mi? 

 

Türlü şeyler derler sana demedim mi?  
Kötü huylar edinirsin demedim mi?  
Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?  
Yani beni kaybedersin demedim mi? 

Söyle, bunları sana hep demedim mi? 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.