GRAFİKLİ - İngiltere’de erken seçimde öne çıkan vaatler

GRAFİKLİ - İngiltere’de erken seçimde öne çıkan vaatler

Seçim stratejisini Brexit müzakereleri üzerine kuran May liderliğindeki Muhafazakar Parti, "sert Brexit" vadediyor- Toplumdaki adaletsizliği gidermeye dönük kökten mesajlar veren Corbyn’in liderliğindeki İşçi Partisinin seçimde bir sürpriz yapması ihtimal

LONDRA (AA) - TAYFUN SALCI / GÖKHAN KURTARAN - Birleşik Krallık’ta erken genel seçimde partiler ekonomi, sağlık ve eğitim sistemi gibi klasik siyaset alanlarının yanı sıra ülkenin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılması (Brexit) etrafında aldıkları farklı tutumlarla da seçmenin karşısına çıkacak.

İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda’dan oluşan Birleşik Krallık’ta merkezi parlamento Avam Kamarasında yer alan başlıca partiler 8 Haziran’da yapılacağı kesinleşen erken genel seçim için kampanyalarına başladı.

- Muhafazakar Parti

Başbakan Theresa May’in liderliğindeki Muhafazakar Parti seçim stratejisini Brexit müzakereleri üzerine kuracak.

May, geçen yıl yapılan AB referandumda Brexit’e verilen yüzde 52 oyu çekmek için kendisini Brexit’in baş aktörü olarak sunacak.

AB ile müzakerelerde "güçlü ve istikrarlı bir hükümet" gerektiği vurgusunu yapacak olan May, şu ana kadar AB ile ortak pazar, gümrük birliği, serbest dolaşım gibi üyeliğe özgü bütün bağları koparmaya yönelen “sert Brexitçi” bir portre çizdi.

May’in bu konudaki hesaplar tutarsa başta aşırı sağcı UKIP’in oyları olmak üzere muhalefetten seçmen çekmesi mümkün görünüyor. Ancak Brexit kartı, Muhafazakarların 2015 seçiminde İngiltere’ni güneybatısından çektiği liberal demokrat oyları kaybetmesi anlamına da gelecek.

Bir bakıma May’in Brexit kartını oynamaktan başka seçeneği de yok, çünkü 9 aylık başbakanlık döneminde AB ile Brexit müzakerelerini resmen başlatmak dışında önemli bir icraatı bulunmuyor. Seçmenin karşısına sadece bununla çıkabilir.

May’in seçimden bir diğer beklentisi de selefi David Cameron’ın hazırladığı eski parti programındaki kimi vaatlerden kurtulmak ve kendi vaatleri etrafında bir politika izlemek. Ancak partinin Cameron dönemindeki performansı seçim beyannamesinde önemli yer tutmak zorunda.

2010 yılında beri iktidarda olan Muhafazakar Parti, resesyonda olan ülke ekonomisini 2015 yılında G-7 ülkeleri arasında en hızlı büyüme hızına ulaştırmıştı. Ancak AB’den çıkma kararının alınmasının etkisiyle büyüme kademeli olarak yavaşlıyor. İngiliz sterlininde 30 yılın en düşük seviyelerinin görülmesi, enflasyondaki hızlı tırmanış ve hane halkının alım gücünün azalması partinin kamuoyunu ikna etmekte güçlük çektiği alanlar.

Muhafazakar Partinin beyannamesinde kendi döneminde sağlanan ekonomik istikrarın, büyümenin ve istihdamdaki artışın devam ettirilmesi vurgusu öne çıkacak.

Parti, Brexit’in ardından başta AB olmak üzere bütün dünya ülkeleriyle ikili serbest ticaret anlaşmaları yapmak suretiyle ülkenin ekonomik başarısını sürdürmeyi vadediyor.

Başbakan May, başarılı öğrencilere daha iyi eğitim sunmayı öngören ve Türkiye’deki Anadolu Lisesi sistemine benzeyen Gramer Okulu projesini hayata geçirmek istiyor.

May, kendisini Birleşik Krallık’ın unsurları İskoçya ve Kuzey İrlanda’yı birlik içinde tutmanın teminatı olarak sunuyor, seçim sürecinde de bu birlik mesajının altını çizecek.

Ülkeye her yıl gelen 300 bin civarındaki göçmenin sayısını yılda 100 binin altına çekmek May’in bir diğer önemli vaadi olacak.

- İşçi Partisi

Ana muhalefetteki İşçi Partisi anketlere göre bugün yapılacak bir seçimde yüzde 23 oranında oy alabiliyor. Bu, anketlerde yüzde 44 olarak gösterilen iktidar partisinin oylarının neredeyse yarısı.

Partinin liderliğine 2015 sonunda sürpriz şekilde, üyelerin ezici çoğunluğunun oyunu alarak seçilen Jeremy Corbyn, ilk günden bu yana Tony Blair döneminden kalan milletvekillerine ve ana akım medyaya karşı koltuğunu koruma mücadelesi veriyor. Bu durum, Corbyn’in seçmen nezdinde imajını zedelemiş durumda.

Bununla birlikte toplumdaki adaletsizliği gidermeye dönük kökten mesajlar veren Corbyn’in seçimde bir sürpriz yapması da ihtimal dışı değil.

Corbyn liderliğindeki İşçi Partisi Brexit referandumunda ülkenin AB’de kalması için kampanya yürüttü. Ancak Corbyn, geçmişte açıkladığı AB karşıtı görüşlerinden dolayı gönülsüz ve etkisiz bir kampanya yürütmekle eleştirilmişti.

Referandumdan Brexit yönünde sonuç alınmasının ardından Corbyn halkın iradesine uygun olarak AB’den ayrılma sürecine desteğini açıkladı. Parti içi muhalefetin önemli bir bölümü ise ülkenin AB’de kalmasından yana tutumunu sürdürüyor.

Parti, Brexit sürecinde İngiltere’deki AB vatandaşlarının haklarının aynen korunması konusunda hükümete baskı yapıyor.

İşçi Partisi liderliğine “yeni türde bir siyaset” sloganıyla gelen Corbyn, halkın gündelik sorunlarını parlamentoya taşımasıyla dikkat çekti. Corbyn, özellikle sağlık ve eğitim sistemi ile asgari ücrete ilişkin bir muhalefet yürüttü.

Savaş ve nükleer silah karşıtlığıyla öne çıkan Corbyn, İngiltere’nin Afganistan, Irak ve Libya’daki askeri operasyonlarına muhalefetin de başını çekmişti.

Corbyn’in ana akım siyaseti ve medyayı rahatsız eden bir yönü de başta demiryolları olmak üzere çeşitli sektörlerde kamulaştırma siyaseti izlemeyi öngörmesi.

Corbyn’in seçim vaatleri arasında tam zamanlı ve daha fazla sosyal güvence sağlayan istihdamın artırılması yer alıyor. Corbyn buna yönelik olarak 500 milyar sterlin seviyesinde kamu yatırımı yapmayı vadediyor.

Dar gelirliler için önümüzdeki 5 yıl içinde 1 milyon yeni konut inşa edilmesi, kira artış oranlarının kontrol altına alınması, kiracıların korunması da seçim vaatleri arasında.

Corbyn ülkede su anda saati 7 sterlin civarında olan asgari ücreti 10 sterline çıkarmayı da vadediyor.

Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesini engelleme sözü veren Corbyn, eğitim alanında da Başbakan May’in aksine herkese ücretsiz ve eşitlikçi eğitim sunulmasında yana.

- Liberal Demokrat Parti

2010 - 2015 yıllarında Muhafazakar Parti ile koalisyon ortağı olarak ülkeyi yöneten Liberal Demokrat Parti, 2015 seçiminde büyük yenilgi aldı.

Parlamentodaki milletvekili sayısı 9’a düşen partinin, ülke siyasetindeki rolü asgari seviyeye indi.

Tim Farron liderliğindeki parti, ülkenin ortak pazar üyeliğinin sürmesini ve ülkeye göçmen alımının devam etmesini öngören “yumuşak Brexit” taraftarı. Parti, İngiltere ile AB arasında varılacak Brexit anlaşmasının da referanduma götürülmesini istiyor.

Liberal Demokrat Parti, 2015 seçiminde muhafazakarlara kaybettiği seçim bölgelerini yeniden kazanmanın yanında, Brexit konusunda ikirciki bir politika izleyen İşçi Partisinden de bazı seçim bölgelerini almayı hedefliyor.

Liberal Demokrat Parti, ekonomik büyüme ve kamu borçlanmasının azaltılmasını merkeze alan bir vaat listesine sahip.

Yıllık gelirde vergiden muafiyet sınırını 12 bin 500 sterline çıkarmayı vadeden parti, sağlık sistemini de yılda toplam 8 milyar sterlinlik ek yatırımla güçlendireceğini söylüyor.

Liberal Demokrat Parti eğitim alanında da 19 yaşına kadar her bireyin eğitim imkanlarından eşit şekilde faydalanmasında yana politika izliyor.

Bankalardan alınan vergilerin artırılmasını savunan parti, değeri 2 milyon sterlini geçen konutlardan da daha fazla vergi almayı vaat ediyor.

Parti asgari ücreti artırmayı, yılda 300 bin çevre dostu modern konut inşa etmeyi ve ödeme kolaylıklarıyla daha çok kişiyi konut sahibi yapmayı vaat ediyor. Partinin bir diğer vaadini de İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda’ya merkezi hükümetin daha fazla yetki devretmesini sağlamak oluşturuyor.

- İskoç Ulusal Partisi

İskoçya’nın bağımsızlığını savunan milliyetçi İskoç Ulusal Partisi (SNP), 2015 seçimlerinde Londra’daki merkezi parlamento olan Avam Kamarasına 54 milletvekili sokmayı başardı ve ulusal siyaset sahnesinde de önemli bir aktör haline geldi.

İskoçya’da halk, AB referandumunda yüzde 62 oranında AB’de kalmaktan yana oy kullandı. Bölgesel hükümeti oluşturan SNP bu nedenle “yumuşak Brexit”ten yana tutum aldı.

Brexit müzakerelerinde daha fazla söz hakkı isteyen parti, merkezi hükümetin bu talepleri dikkate almaması üzerine yeni bir bağımsızlık referandumu için bölgesel parlamentoda karar aldı.

SNP, İskoçya’nın 2019’da tamamlanması öngörülen Brexit sürecinden önce bağımsızılık referandumu yapma talebini May başbakanlığındaki merkezi hükümete geçen ay iletti.

Parti, bağımsız bir İskoçya’nın AB’ye üyelik için yeniden başvuruda bulunmasını öngörüyor.

May hükümeti İskoçya’nın halihazırda sahip olduğu özerkliğin dayandığı yasaya göre kendi iznine tabi olan referanduma sıcak bakmıyor.

SNP lideri Nicola Sturgeon bu hafta yaptığı açıklamada erken genel seçimden çıkacak parlamento tablosunun elverişli olması halinde İşçi Partisi ve Liberal Demokrat Parti ile bir koalisyon hükümeti kurabileceklerini söyledi.

Ancak İşçi Partisi, sağda bulduğu SNP ile bir koalisyon ihtimalini reddediyor. SNP eğitim ve sağlık alanında bölgesel hükümete daha fazla yetkinin devredilmesini sağlamayı istiyor.

Ülkedeki sağlık sisteminin özelleştirilmesini engellemeyi vaat eden parti, sağlık hizmetlerini herkes için ücretsiz yapmayı istiyor.

Partinin ilginç vaatleri arasında 2-4 yaşındaki çocuklara haftalık 16 saat olan ücretsiz kreş hizmetinin 2021 yılından itibaren haftada 30 saate yükseltilmesi var.

Gelir vergisinden muafiyet sınırını 2021 yılında 12 bin 750 sterline çıkarmayı vaat eden parti, merkezi hükümetin ekonomi alanında bölgesel hükümete daha çok yetki devretmesini sağlama sözü de veriyor.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :