Galatasaray Kulübü'nün olağanüstü mali genel kurulu

Galatasaray Kulübü'nün olağanüstü mali genel kurulu

Sarı-kırmızılı kulübün eski başkanı Aysal:"2011 Mayıs'ında kaçmadıysam, 2014 Eylül'ünden hiç kaçmam"- "Bir sürü sebebim var. Ama bu sebeplerimin hiçbir tanesi bir zorluktan kaçış değildir"- "Benim ibra edilmek edilmemek gibi bir endişem yok"- "Mancini ve

İSTANBUL (AA) - Galatasaray Kulübü'nün eski başkanı Ünal Aysal, başkanlıktan istifasının bir zorluktan kaçış olmadığını vurgulayarak, "Ben 2011 Mayıs'ında kaçmadıysam, 2014 Eylül'ünden hiç kaçmam" dedi. 

Sarı-kırmızılı kulübün Türk Telekom Arena'da gerçekleştirilen olağanüstü mali genel kurul toplantısında, kendi dönemine yönelik eleştirilere cevap veren Aysal, göreve geldiği 2011 yılından bıraktığı güne kadar olan süreçte yaşanan mali gelişmeleri anlattı. 

Konuşmasının son bölümünde duygulandığı görülen Ünal Aysal, bağımsız olması gereken bazı kurumların kendi şahsında Galatasaray Kulübü'ne bakış açısının her gün daha fazla olumsuza dönmesinin istifasının nedenlerinden birisi olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"(Sen ne diye eylül, ekim ayında ani karar verdin istifa ettin? Bu bir kaçış mıydı?) diye sorabilirsiniz. Hayır arkadaşlar ben 2011 Mayıs'ında kaçmadıysam, 2014 Eylül'ünden hiç kaçmam. Hesabı biliyorum, kontrol bendeydi. Sistem gayet iyi gidiyordu. Zorluklarımız vardı. Galatasaray Kulübü'nde her zaman nakit zorluğu oldu. Bu arkadaşlarımın da olacak. Biz nakit ve borç yönettik, para yönetmedik 2000 senesinden beri. Arkadaşlarım da aynı şeyi yapacaklar. Onun için endişelenmenize gerek yok. Yönetimler bunun için vardır, bu yönetimi yapacaklardır. Görevleri böyledir. Neden ayrıldım? Çünkü bazı önemli çözüm ve yeni girişimlerime inancın, bazı kongre üyelerimizden olmadığı yönünde ciddi tepkiler aldığım için. Buna bağımsız olması gereken bazı kurumların benim şahsımda Galatasaray Kulübü'ne bakış açılarının her gün biraz daha olumsuza dönmesi de eklenince, çok sevdiğim kulübümün önünü açmak için istifa ettim. Daha fazla sorun yaşamadan ayrılmamın doğru olacağını düşündüm. Değerli dostlarım! Bunun dışında bir sürü sebebim var. Ama bu sebeplerimin hiçbir tanesi sizin tahmin ettiğiniz gibi bir zorluktan kaçış değildir." 

 

- "İbra edilmek, edilmemek gibi bir endişem yok"

 

2011 yılında devraldığı tabloyu şikayet etmeden, sızlanmadan, her türlü suçlamalara karşı sesini yükseltmeden taşıdığını anlatan Aysal, ibra edilmemek gibi bir endişesi bulunmadığını söyledi. 

Genel kurulun kararına mutabık olacağını belirten Aysal, şu ifadeleri kullandı:

"2011 yılında devraldığım tabloyu bugüne kadar şikayet etmeden, sızlanmadan, her türlü suçlamalara karşı sesimi yükseltmeden taşıdım. Bugün bu şekliyle devrettim. Bundan sonra kulübüme her türlü desteği vermeye hazırım ve vereceğim. Burada ibra etme, etmeme gibi bazı endişeler dolaşıyor. Benim ibra edilmek, edilmemek gibi bir endişem yok. Ayrı da oylanabilir, beraber de oylanabilir, itirazım da yok. Ama bunun konu olarak burada konuşulması bir Galatasaray başkanı için rencide edicidir. Bu konuda bir kere daha hatırlatayım. Böyle bir endişem yok. Ne şekilde karar verirseniz ben onunla mutabıkım."  

 

- "Pratik risk 76 milyon dolardır"

 

Eski başkan Aysal, 325 milyon dolarlık alacak borç farkı ve kulübün riskleriyle ilgili açıklamasında, "Galatasaray'ın gerçek olan pratik riski 76 milyon dolardır" diye konuştu. 

Üç yıllık sürede her yıl yüzde 3 artan bir gelir gider farkı oluştuğunu anlatan Aysal, şunları kaydetti:

"Böyle bir rakam var. Üç senede her sene yüzde 3 nispetinde artan gelir gider farkı olmuş. Doların enflasyonu olarak hesaplasanız zaten bu çıkar. Bunun 210 milyon doları finansal borçlar, yani bankalardan 1 yıldan 7 yıla kadar vadelenmiş, üzerimizdeki tehdit kalkmış, karşılıkları kesinleşmiş alacak ve onun taraflarıyla temlik edilerek sağlama alınmış borçlardır. Yani camiamıza fazla bir sorun yaratmayacak bir borçtur. 89 milyon doları hizmet karşılığı kapatılacak nakdi yükümlülüğü olmayan borçlar. Geriye ticari borçlar kalıyor. Bunun rakamı 375 milyon dolar içinde 76 milyon dolar. Galatasaray'ın gerçek olan, pratik riski 76 milyon dolar. Çalışarak ödememiz ve fayda üreterek ödememiz gereken rakam 76 milyon dolar. Yönetim kurulu üyelerinin görevleri de bu zaten. Ben 3,5 senedir bir gün bile önünüze gelip ağlamadım. Her ay 10, 14, 15 milyon dolar para ödettik projelerle ve bu şekilde yaşadık, bugüne kadar da geldik."  

 

- "Yiğidi öldürün ama hakkını da verin lütfen"

 

Ünal Aysal, 26 Ağustos'tan bu yana orkestra şeklinde bazı medya kuruluşlarında başlatılan saldırının bir nebze dahi olsa Galatasaray camiasında etkili olduğunu izlediğini anlatarak, "Minarenin eğri mi dik mi olduğunu herhalde anlatmak benim görevim" diyerek başladığı konuşmasında, 2001 yılından bu yana mali tabloları özetledi. 

Verilmek istenen mesajın, kendi döneminin başarısız olduğu, muktedir olmadığı, yapılan işlemlerin usulsüz ve kusurlu olduğu ve kulübü ekonomik bir felakete sürüklediği yönünde olduğunu dile getiren eski başkan Aysal, "Konuşmacı arkadaşlarımdan bunun izlenimlerini almamak mümkün değil. Yiğidi öldürün ama hakkını da verin lütfen. Galatasaray Genel Kurulu bu konuda benim en güvendiğim camiadır. Onun için burada sizlere hitap ediyorum" diye konuştu. 

Eski başkan Faruk Süren'in 2001 yılında kulübü Mehmet Cansun'a 44,2 milyon dolar borç alacak farkıyla devrettiğini bildiren Aysal, şöyle konuştu:

"Bunu devrederken başka bir felaketi daha devretmiş, AIG olayı. 2002 senesinde Mehmet Cansun 6-7 aylık bir süreden sonra başarıyla bunu 2 milyon dolar indirmiş, 42,1 milyon dolar olarak sayın Özhan Canaydın'a devretmiş. Canaydın, 6 senelik süre içinde 42 milyon dolarlık alacak verecek durumunu 109 milyon dolar olarak yine kendi yönetiminden gelen başka bir dostuna, yani Sayın Adnan Polat'a devretmiş. 2011 senesinde Adnan Polat, yani 3 sene sonra bana bunu 328 milyon dolar olarak devretti. Bu rakamlar sabit. Yani 220 milyon dolar arttırarak. Enkaz kelimesine inanmıyorum. Bu bir gelişim ama eğer siz bunu enkaz olarak sıfatlandıracaksanız, enkazın nereden geldiğini bilmeniz lazım. 'Ünal Aysal geldi, Galatasaray'ı büyük borçlara soktu.' Hayır arkadaşlar. Bugün geldiğimiz rakamlarla da ben bunu sizlere izah edeceğim."

2011 yılında 328 milyon dolarlık borcu bulunan kulübü gözlerini kırpmadan devraldıklarını anlatan eski başkan Aysal, bu rakamın 3 yıllık dönem içinde 81,4 milyon dolarlık faiz ve finansman masraflarını da devraldıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Yani olay 328 milyon dolar değil, yüklendiğimiz 409,5 milyon dolardır. Buna itiraz edecek arkadaşımız varsa çıksın itiraz etsin, rakamları açar konuşuruz. 409,5 milyon dolarlık yükü alırken 'Sana çok güzel bir miras bıraktık, stadın gelirleri var' dediler. Hayır arkadaşlar stadın gelirleri de yok. Çünkü stadın isim hakkı 2019 senesine kadar satılmış, parası yenmiş, öyle bir gelirim olmadı. Futbol forma reklamları 2014 senesine kadar satılmış, parası alınmış, yenmiş. Bu da bir gelir değil. VIP koltuk geliri 3 senelik satılmış, 2014'e kadar o 3 sene içinde ben onu da kullanamadım. Loca gelirleri 3 yıllık satılmış, tamamının parası yenmiş, o da bize gelmemiş. Stadın getirisi sadece Mecidiyeköy'deki stadın getirisi kadar, gündelik bilet satışı ve kombineler. Onlar Allah'tan senelik satılıyor."

 

- "(Başınızı önünüze eğdirmeyeceğim) sözümü layıkıyla tuttum"

 

Bugün futbolcu portföyünün 165 milyon dolar olduğunu aktaran eski başkan, eski dönemde bu rakamın 10'da 1'i olduğunu kaydederek şöyle devam etti:

"Takım 5., 3. ve son sene de 8. olmuş. Yani başarıdan faydalanacağım bir gelir imkanı da yok. Demek ki her yönüyle yatırım gereksinimi gösteren bir durum var. O zaman hatırlarsınız, amatör şubelerde de hatırladığım kadarıyla sutopu hariç bir başarı yok. Ben ilk seçim konuşmamı yaptığım vakit, onun üzerine herkesin başı önündeydi. Ben bir tek söz verdim, başınızı önünüze eğdirmeyeceğim. Sözümü de geçtiğimiz 3,5 sene içinde tahmin ediyorum layıkıyla da tuttum. Benden sonra gelecek arkadaşlarımın da hedefinin başarı olması gereken bir sistemde bunu gözden kaçırmadan bu başarı ilkesini süreklilik halinde devam ettirmesidir. Bugün 25 Ekim tarihinde benim devrettiğim rakam, 81,4 milyon dolarlık finansal yükü ödedikten sonra, arkadaşlarım açıkladılar, ekim ayı sonu itibarıyla 375 milyon dolar. Yani devraldığım 409, devrettiğim 375. Arkadaşlar herhalde bu rakamları tekrar inceleyeceklerdir. Futbolcu portföy değerimiz 145 milyon dolar. Bu bilançomuzdaki, yani market değeri onun üzerinde. Sportif başarı, herhalde detayını vermeye gerek yok, voleybol erkek hariç bütün branşlarda şampiyonluklar, kupalar, Avrupa şampiyonlukları ve Avrupa'nın 16. büyük kulübü olarak yükselen Galatasaray'ın marka değeri..."

Kendi dönemlerinde ekstra 65 milyon lira harcadıkları gibi bir intiba uyandığını kaydeden Ünal Aysal, "Bizim harcadığımız ekstra para 20 milyon liradır. Bunun da 7,5 milyon lirası basketboldan, 12,5 milyon lirası kur farkları ve finansal masraflardan kaynaklanmaktadır. Bu her sene olan bir olaydır, ilk defa değildir" diye konuştu. 

 

- "Mancini ve Prandelli dönemlerinde bonservis bedellerine 38 milyon lira ödendi"

 

Ünal Aysal, futbol takımında teknik direktörler Mancini ve Prandelli dönemlerinde, futbolcu transferlerinde toplam 38 milyon dolar bonservis bedeli ödendiğini açıkladı. 

"Nasrettin Hoca 1 kilo kıyma kaybolduğu vakit karısına sormuş; 'et nerede?', 'Kedi yedi.' 'Kedi nerede?' Demek ki burada kedi duruyor. O çıkan paranın nereye gittiği belli. Tespit edilmiş, rakamlar var" diyen Aysal, 2011-2013 yıllarında Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak'ın yönettiği futbol şubesinin 106 milyon dolar bonservis ödeyip, güzel bir takım kurduğunu anlatarak şöyle konuştu:

"2013-2014 yıllarında Mancini ve Prandelli dönemlerinde 38 milyon dolar bonservis parası ödenmiş. Tesadüfen her iki teknik direktör de 19 milyon dolar civarında alım yaptırmış. Neden illa ocak ayında 19 milyon dolarlık alışveriş yaptık? Bütün tenkit oradan geliyor. Yabancı kısıtlaması olayı yabancı antrenörlerin bütün sigortasını attırdı. Adamlar ne yapacaklarını şaşırdılar. Ellerindeki Türk oyuncuların kalitesinden endişeleri olduğu için bize ciddi şekilde baskı yaptılar. Mümkün olduğu kadar genç Türk oyuncu transferi konusunda yardımcı olmamızı istediler. Şimdi diyeceksiniz ki, 'Ya federasyona attın yine topu'. Evet federasyona attım. Çünkü sizin stadınız dolarken, passolig sistemiyle stat kapasitesinin yüzde 30'a düşmesi, göğüs reklamı veren sponsorların piyasadan çekilmeleri, bunların hepsi bu tip kararların neticesinde olmuştur." 

Avukat Ayşegül Egemen olayının yargıda olduğunu anımsatan Aysal, başkan Duygun Yarsuvat'ın anlatırken küçük bir detayı atladığını kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Benim şahsi kusurum olmadığı halde Ayşegül Egemen ile ilgili her türlü ödemeyi bizzat ben kulübe yaptım. Kulübün böyle bir riski yok. İkinci sorun, başkanımız Bruno Heiderscheid'tan bahsetti. Bu davanın karşılığı olarak onu da ben tekeffül ettim. İster 20 milyon ister 50 milyon olarak. 'Tamamını ben karşılaşacağım' diye sayın Hamdi Yasaman ile karşılıklı imzalayarak onu da tekeffül ettim. Yani burada kulübümüzün herhangi bir riskini kimsenin sırtında bırakmadım."

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler