"BMGK Kudüs kararı 'Dünya beşten büyüktür'ün kanıtıdır"

"BMGK Kudüs kararı 'Dünya beşten büyüktür'ün kanıtıdır"

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Aybet: - "BM Genel Kurulunda ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs kararını eleştiren karar tasarısının kabul edilmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünyanın beşten büyük olduğu söylemini kanıtladı"

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Gülnur Aybet, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs kararını geçersiz sayan karar tasarısının kabul edilmesinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya beşten büyüktür" söylemini kanıtladığını söyledi.

Aybet, BBC World'de katıldığı programda Türkiye'nin girişimleriyle hazırlanan ve Trump'ın Kudüs kararını geçersiz sayan karar tasarısının BM Genel Kurulunda kabul edilmesine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Gülnur Aybet, İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) dönem başkanı olan Türkiye'nin, İstanbul'da teşkilat üyelerini olağanüstü topladığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki zirveden çıkan bildirinin, önce BM Güvenlik Konseyi'ne, ABD'nin Konsey'deki vetosunun ardından BM Genel Kuruluna taşınan karar tasarısının temelini oluşturduğunu hatırlattı.

Bildiride açıkça İİT'de yer alan tüm Müslüman ülkelerin, Doğu Kudüs'ü Filistin başkenti olarak tanıdığının dile getirildiğini, dünyaya da bu yönde bir çağrının yapıldığını vurgulayan Aybet, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un bu çağrıya cevaben ülkesinin doğru zamanda Filistin’i devlet olarak tanıyacağını duyurduğunu söyledi.

Aybet, BM Genel Kurulundaki oylamanın sonucunun bağlayıcı olmasa bile, Erdoğan'ın her zaman dile getirdiği gibi "dünyanın beşten büyük olduğunu" kanıtladığına vurgu yaparak "BM Genel Kurulunda ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs kararını eleştiren karar tasarısının kabul edilmesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'dünyanın beşten büyük olduğu' söylemini kanıtladı." dedi.

ABD'nin ilk kez uluslararası bir kuruluşta bu denli ezici bir muhalefetle karşı karşıya kaldığını, karar tasarısına lehte oy veren ülkelere bakıldığında bir tarafta BM üyesi tüm Müslüman ülkelerin, diğer tarafta dünyanın önde gelen ekonomilerinin, bir diğer tarafta da BM Güvenlik Konseyinin diğer dört daimi üyesinin yer aldığını belirtti.

Gülnur Aybet, karar tasarısının, Ortadoğu barış sürecinde geçmişte ara buluculuk yapan ABD'nin dünya sahnesinin bir aktörü, arabulucu olarak meşruiyetini tartışılır hale getirdiğine dikkat çekerek, "ABD'nin bundan böyle dürüst bir ara bulucu olmasının mümkün olmadığı görüşündeyim." diye konuştu.

ABD'nin tek taraflı ilan ettiği Kudüs kararında İsrail devletinin yönetimi altında, birleşik bir Kudüs’te Filistinlilere ve Kudüs'te yaşayan diğer üç dinin mensuplarına belli başlı hakların tanındığını belirten Aybet, böyle bir kararın BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olduğunu vurguladı.

BM Güvenlik Konseyi kararlarının açıkça paylaşılan bir başkent ile iki devletli çözüm çağrısında bulunduğuna işaret eden Aybet, ABD'nin Kudüs kararının, doğrudan uluslararası hukuku ihlal ettiğini, bu nedenle Konsey'in dört daimi üyesi dahil tüm diğer ülkelerin ABD'nin kararına karşı oy kullandığını söyledi.

Aybet, Türkiye'nin sadece İİT'nin dönem başkanı olması itibarıyla değil, bölgesel reelpolitik ile manevi değerleri içeren 'gönül sınırları'nı kapsayan iki uçlu bir dış politika yürütmesi sebebiyle bölgede liderlik rolü oynadığına işaret etti.

Türkiye'nin manevi "gönül sınırları" siyaseti çerçevesinde Müslüman ülkeler ve toplumlarıyla ilgilendiğini, buna insani çabaların dahil olduğunu, Suriye'de de bu yönde çalışmaların yürütüldüğünü ifade eden Aybet, Türkiye'nin dünyada diğer tüm ülkelerden daha fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptığını hatırlattı.

İsrail'de ABD'nin Kudüs kararını desteklemeyen çok sayıda insanın yaşadığını, bu karanın arkasında Netanyahu hükümetinin durduğunu dile getiren Aybet, "İsrail'de sağduyu sahibi çok sayıda kişinin de (ABD'nin Kudüs kararı) kararın, hiçbir şekilde ayakta kalabilir, sürdürülebilir, inandırıcı bir barış sürecini desteklemediğini görebileceğine inanıyorum." dedi.

Gülnur Aybet, sürdürebilir olmayan bir barış sürecinin İsrail'in ihtiyaç duyduğu şey olmadığını, böyle bir şeyin İsrail'in güvenliğini de tehlikeye attığını, çok sayıda kişinin bunu kabul ettiğini sözlerine ekledi.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler