Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (3)

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (3)

"Şu yanlış algıyı da kırmamız lazım; 'Türkiye savaşa giriyor, savaşa girecek'. Yok böyle bir şey, vatandaşlarımız rahat olsun. Birileri savaş lobisi, savaş sözü üzerinden Türkiye'yi Suriye'deki savaşın bir parçası haline getirmeye çalışabilirler"-"Hazır a

İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Türkiye savaşa giriyor, savaşa girecek" algısının kırılması gerektiğini belirterek, "Yok böyle birşey, vatandaşlarımız rahat olsun" dedi.

Kurtulmuş, 24 TV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Türkiye'nin Suriye'ye karadan ya da havadan bu savaşa veya burada yaşananlara müdahil olma durumu var mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "vekalet savaşları bitti, bundan sonrası daha tehlikeli bir süreçtir" derken, bunu kastettiğini dile getirdi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Türkiye tek başına Suriye'deki bu meseleye müdahale perspektifine sahip değil. Ama Türkiye'nin bir de sınır olmak dolayısıyla karşılaştığı zorluklar var. Türkiye egemenlik hakkını korur. Türkiye'ye karşı olacak saldırılar konusunda gerekli cevaplarını verir ve ümit ederim ki Türkiye egemenlik haklarını koruma noktasında bu anlamda tek başına bir müdahalenin içinde olmaz. Bu, Türkiye için doğru bir senaryo olmaz" değerlendirmesini yaptı.

Bir soru üzerine Kurtulmuş, "Biz Kuzey Suriye'de Kürt kardeşlerimizin varlığına karşı değiliz. Aynen Kuzey Irak'ta varlıklarına karşı çıkmadığımız gibi" diyerek, şöyle devam etti:

"Çünkü ayırt etmeniz mümkün değil. Sınırın o tarafı da bizim, bu tarafı da bizim olan insanlar. Bizim burada karşı çıktığımız şey şu; Biz herhangi bir grubun, burada etnik temizlik yapmasına, Arap ya da Türkmen tarihdaşlarımızı o bölgeden uzaklaştıracak, oralarda homojen bir etnik yapıyı ortaya koyabilecek çabalarına karşıyız. Oradan, Türkiye'nin içerisindeki terör örgütüne destek verilmesine karşıyız. Batı'ya da anlatmaya çalıştığımız taraf bu. Hangi ülke buna müsaade edebilir. Hem oradaki demografik yapı değişecek hem de oradaki birtakım terör gruplarından, silahlı gruplardan Türkiye'ye fiili olarak bir müdahale ya da mücadele zemini oluşacak."

- "Vatandaşlarımız rahat olsun"

Herhangi bir Batılı ülkenin, 5 yıllık süre içerisinde 100 tane, 500 tane, bin tane mülteciyi aldığı zaman "eyvah" dediğini ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Biz üç gecede 197 bin Kobanili Kürt kardeşimizi aldık ya da birkaç gün içinde 70-75 bin Ezidi'yi Türkiye topraklarında kabul ettik. Bakmadık insanların kimliklerine. 'Bizim bu bölge halklarıyla gönül bağımız vardır' tezini Türkiye sadece diliyle söylememiş, gönülle söylemiş ve fiilen yapmış. Dolayısıyla bizim buradaki hassasiyetimiz budur. Ama herhangi bir sınırımızdan, şu an mevzu bahis olan Kuzey Suriye sınırı, buradan Türkiye'ye karşı gelecek olan bir terör tehdidi varsa da Türkiye herhalde buna karşı eli kolu bağlı durmayacak. Buna karşı Türkiye her türlü tedbiri uluslararası zeminde alacak. Bütün uluslararası camiayı bu tehdit varsa, bu tehdide karşı uyanık olmaya davet edecek ve kendi egemenlik haklarını, sınır haklarını korumak için teyakkuz durumunda olacak. Şu yanlış algıyı da kırmamız lazım; 'Türkiye savaşa giriyor, savaşa girecek'. Yok böyle bir şey, vatandaşlarımız rahat olsun. Birileri savaş lobisi, savaş sözü üzerinden Türkiye'yi Suriye'deki savaşın bir parçası haline getirmeye çalışabilirler. Tam tersine, hazır ateşkes olmuş, bir an evvel bu iş bitsin. Artık Suriye savaşı geride kalsın. Suriye'de hepsini aşan, Esad'ı da IŞİD'i de Nusra'yı da aşan yeni bir Suriye'nin kurulabilmesi için Türkiye de katkıda bulunsun ama bütün dünya da buna katkıda bulunsun.

Bir taraftan ateşkes isteyeceksin, diğer taraftan terör gruplarını ya da birtakım insanları koruyacaksınız veya Özgür Suriye Ordusu, Türkmen Dağı'ndaki Türkmenler gibi bazı gruplara karşı hala birtakım tedbirleri alacak, bombalamalar yapacak, sahada işbirlikleri yapacaksınız, bunun adı barış olmaz."

- Demirtaş'ın Sur çağrısı

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, terörün bitmesi ve kısa bir süre içerisinde orada hayatın normale dönmesi için gece gündüz çalıştıklarını belirterek, meselenin sadece güvenlik meselesi olmadığını, bölge halkının karşılaştığı maddi ve manevi zorlukların ortadan kaldırılması olduğunu vurguladı.

Bütün bakanlıkların, kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının, kanaat önderlerinin, bölgedeki farklı fikir gruplarının işin içerisinde olduğu yeniden imar ve ihya sürecini öngördüklerini anlatan Kurtulmuş, Birlik, Huzur ve Demokrasi Eylem Planı adını verdikleri bu planı adım adım uygulamaya başladıklarını söyledi.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDP'lilere başından beri tavsiye mahiyetinde dostane bir şekilde, "Halkın oyunu almışsınız. Bölgeden ya da Türkiye'nin başka yerlerinden bu kadar oy almış siyasi partinin yapması gereken şey, demokrasi ve siyasetin diliyle konuşmaktır" dediklerini ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mecliste bütçe görüşmeleri oluyor. Herhalde en uzun söz alanlar HDP'li milletvekilleri. Gelin ne istiyorsanız, parlamentoda söyleyin. Eğer bir çağrı yapacaksınız, o çukurların, engellerin, barikatların arkasındaki insanlara 'yeter artık, gelin güvenlik içinde, yaralılarınız varsa dışarı çıkın' diyerek, barışa doğru bir çağrı yapmaları lazım. Bir an önce sokaktaki çatışmayı sonlandıracak çağrıların yapılması lazım. 6-7 Ekim olayları öncesinde yapılan çağrıların neye mal olduğunu gördük. İki üç gece içerisinde 50 masum yurttaşımız öldü. İlk kez bir şey oldu; aynı mahallede yaşayan insanlar, Kürtler, Kürtlere silah çektiler ve maalesef iş yerlerini, evlerini yaktılar. Bu, Türkiye'nin yaşadığı çok acı, unutmaya çalıştığı bir tecrübeyken, Sayın Demirtaş'ın insanları tekrar sokağa çağırmasını doğru bulmadığımızı ve bunun Türkiye'de barışa hizmet etmediğini çok açık ifade etmemiz lazım. Gelin Ankara'da ya da Diyarbakır'da demokrasinin diliyle konuşun."

- "HDP'ye bu kadar oy almış bir parti olarak düşen şey"

Doğu ve Güneydoğu halkının bu çağrılara hiçbir şekilde uymadığını dile getiren Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:

"Biz terörle yeni karşılaşmıyoruz, 40 yıldır terörle birlikte yaşıyoruz maalesef. Türkiye terörden 1,5 milyon dolar kaybetti. Asgari olarak söylüyorum; 40 bin insanımız öldü, 7 bin insanımız da şehit oldu. Bu ağır fatura, artık yeter. Birileri istiyor diye, birileri bu bölgede yeni bir bölünme hesapları içinde diye bu milletin insanlarına, bu acıları bir daha çektirmeyelim. Ama bütün bu acıların sonunda dahi çok şükür hala çok büyük bir avantajımız var. Bu memlekette Türkler ile Kürtleri kavga ettirmeye kimsenin gücü yetmedi. Denemediler mi? Denediler. Aleviler ile Sünnileri, sağcılar ile solcuları denedikleri gibi bu iş tutmadı. Çünkü Türkün Kürde, Kürdün de Türke düşmanlığı yok. Türkün Kürtten, Kürdün de Türkten başka bir kaderi yok. Halkımız bunu görüyor. Dolayısıyla burada HDP'ye bu kadar oy almış bir parti olarak düşen şey, sokağı provake etmek değil, sokağı sakinleştirmek, onlara ön ayak olmak, yol göstermek ve Türkiye'de demokratik süreçlerin önünün açılması için katkıda bulunmak."

(Bitti)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :