AB Bakanı Çelik Estonya'da

AB Bakanı Çelik Estonya'da

AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik (2): - "Türkiye DEAŞ tarafından bir saldırıya uğradığında Türkiye ile dayanışma için Avrupa'daki pek çok kamu binasına, opera binasına Türk bayrağı yansıtılıyor. Ama Türkiye, PKK tarafından bir saldırıya uğradığında aynı d

TALLİN (AA) - Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye ile AB üyelik müzakerelerinin dondurulması gibi bir kararın kabul edilemez olduğunu belirterek, "Böyle bir kararın çok ciddi sonuçları olur. Bunu tartışmanın bile ciddi sonuçları olur." dedi.

AB Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısı'na katılmak için AB dönem başkanı Estonya'nın başkenti Tallin'de bulunan Çelik, aday ülkelerin de yer aldığı "Radikalleşme ve şiddet içeren aşırıcılıkla mücadele ve engelleme" başlıklı oturumda konuşma yaptı.

Daha sonra Türkiye'nin Tallin Büyükelçiliğinde basın toplantısı düzenleyen Çelik, radikalleşme ile ilgili oturumda kapsamlı değerlendirmeler yapıldığını söyledi. Radikalleşmeyle silahlı mücadelede başarı sağlanmasına rağmen radikalleşmenin ideolojik kökenleriyle başarı sağlanamadığını ifade eden Çelik, "Burada yapılan bazı yanlışların, aslında bu radikalleşmeyi beslediğinin altını çizdik. Birincisi bu tip aşırılıklarla mücadelede esas olanın, değerler mücadelesi olduğunu unutmamak lazım." dedi.

- "Radikalleşme, herhangi bir dini gruba indirgenemez"

Yapılan önemli hatalardan birinin, radikalleşme denince akla Avrupa'da Müslüman topluluklarının gelmesi olduğuna dikkati çeken AB Bakanı, "Bu son derece yanlıştır. Radikalleşmenin herhangi bir dine, herhangi bir coğrafyaya ve herhangi bir etnik gruba indirgenmemesi gerekir." ifadelerini kullandı.

Mültecilerin tel örgülerle, güvenlik güçleriyle Avrupa sınırları dışında tutulmaya çalışılmasının da radikalleşmeyi beslediğini vurgulayan Çelik, "Ölümden kaçan insanlara onurlu bir hayat seçeneği sunmazsanız bunun birileri tarafından istismar edeceği açıktır." değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa'da bazı camilerin kapatılması veya yasaklanmasını da radikalleşmeyi güçlendirecek adımlar arasında sayan Çelik, "Eğer camilerle ilgili bir sorun varsa, bazı camilerde bu konu istismar ediliyorsa yasalarla bu istismarının önüne geçirebilir. Burada da Müslüman din adamları ve Müslüman organizasyonlarla iş birliği yapmak gerekir. Unutmamak gerekir ki İslam'ı da istismar eden, İslam'ın değerlerine zarar veren bir takım radikal gruplar, terör grupları meseleyi hemen bir Haç-Hilal kavgası şekline sokmaya çalışıyorlar ve rayından saptırmaya çalışıyorlar." şeklinde konuştu.

- "Çifte standarda karşı herkesin duyarlı olmasını istiyoruz"

Diğer bir önemli konunun da son zamanlarda Türkiye ile ilgili yapılan tartışmalar olduğunu dile getiren Çelik, şöyle devam etti:

"Türkiye DEAŞ tarafından bir saldırıya uğradığında Türkiye ile dayanışma için Avrupa'daki pek çok kamu binasına, opera binasına Türk bayrağı yansıtılıyor. Ama Türkiye, PKK tarafından bir saldırıya uğradığında aynı dayanışmayı görmüyoruz. Dolaysıyla buradaki çifte standarda karşı da herkesin duyarlı olmasını istiyoruz. Bu duyarlılıklar konulmazsa bizim bu saatlerce yaptığımız toplantılar, radikalleşmeyle mücadele konusunda stratejiler üretmemiz, son derece yetersiz kalır."

Çelik, Alman siyasetçilerin seçimler öncesinde Türkiye ile üyelik müzakerelerinin durdurulması yönündeki açıklamalarına ilişkin soru üzerine, eğitim, ekonomi gibi iç meseleler yerine Türkiye ve mülteci konularının tartışıldığını belirterek, "Müttefik ülkenin, komşu ülkenin bu şekilde hedefe koyulması demokrasi için zaaftır." ifadelerini kullandı.

- "Bu Almanya'ya zarar verir, Avrupa'ya zarar verir"

Almanya'da muhalefet ve iktidarın birbirini zora sokmak için Türkiye'yi araçsallaştırmaya çalıştığını söyleyen Çelik, şunları kaydetti:

"Bu son derece yanlış bir iştir. Buradan Alman demokrasisine, Türkiye-Almanya ilişkilerine herhangi bir fayda olmaz. Hele son zamanlarda 'Türkiye ile müzakereleri askıya alalım, durduralım' gibi yaklaşımlar, Türkiye-Almanya ilişkilerinin derinliğine de yakışmamaktadır. Onlardan olumsuz bir açıklama gelmediği müddetçe bizden bir şey olmuyor. Ama biz Sayın Cumhurbaşkanımıza ve ülkemize karşı birtakım özensiz açıklamalara mutlaka cevap vereceğiz. Bunlar cevapsız kalmayacak. Dolayısıyla Almanya'nın, AB üyelik süreci üzerinden Türkiye'ye zarar vermesi gibi bir şey söz konusu olamaz. Bu Almanya'ya zarar verir, Avrupa'ya zarar verir."

Almanya'da PKK ve Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) himaye edilmesinin ciddi sorun olduğunun altını çizen Çelik, "Bu sorunu çözmek için Almanya'nın gayret sarf etmesi gerekirken, üstüne 'Türkiye ile müzakereleri keselim veya donduralım' demek, bu işi çocuk oyuncağına çevirmektir." dedi.

- "Avrupa'nın karşı karşıya kaldığı problemler, Türkiye olmaksızın çözülemez"

Almanya'nın çağrılarına rağmen Türkiye ile üyelik müzakerelerinin kesilmesi yönünde bir atmosfer görmediğini aktaran Çelik, şunları aktardı:

"Birileri şöyle bir yaklaşım üretiyor: Biz Türkiye ile müzakereleri kesersek, Türkiye'ye bir ders vermiş oluruz, Türkiye'yi hizaya sokarız. Açık ve net şekilde söylüyorum, Türkiye'nin büyüklüğünü kavrayamıyorlar. Bu çocuk oyuncağı değildir. 'Ben müzakereleri dondurdum, 6 ay sonra tekrar mikrodalgada ısıttım, yeniden başlattım' gibi bir şey bizim açımızdan kabul edilebilir değildir. Böyle bir kararın çok ciddi sonuçları olur. Bunu tartışmanın bile ciddi sonuçları olur."

AB ülkelerinin terörle mücadele ve sığınmacı konularında Türkiye ile iş birliği yapmak isterken, demokratik dayanışmanın artırılmasında geri çekildiğine işaret eden Çelik, "Avrupa'nın karşı karşıya kaldığı problemler, Türkiye olmaksızın çözülemez. Bugün mülteci sorunu başta olmak üzere güvenlikle ilgili sorunlarda Türkiye kilit ülkedir. Ayrıca Türkiye Avrupa içinde demokratik dayanışmanın güçlendirilmesi açısından da kilit bir ülkedir." değerlendirmesinde bulundu.

- "Türkiye aynı zamanda dünyanın vicdanını temsil etmektedir"

Türkiye'nin Myanmar'dan kaçmak zorunda kalan Arakanlı Müslümanların sorunlarına dikkati çekmesi ve onlara yardım götürmesinin AB bakanlarıyla yaptığı görüşmelerde gündeme geldiğini belirten Çelik, "Türkiye mazlumlara yardım konusunda aritmetik olarak dünyada birinci konumdadır. Türkiye aynı zamanda dünyanın vicdanını, dünyanın namusunu temsil etmektedir." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Bangladeş'te Arakanlı mültecileri ziyaret ettiğine değinen Çelik, "Milletimiz dünyanın bu mazlum coğrafyalarına ulaşabilen bir ülkeye, bir iradeye sahip olduğu için ne kadar gurur duysa azdır. Avrupa'da ırkçı partiler, 100 mülteciyi, 50 mülteciyi istismar ederken, bunlar bazı ülkelerin siyasi gündemini allak bullak ederken, Türkiye, 3 milyon mülteciyi hiçbir siyasi istismar söz konusu olmaksızın misafir etmektedir, tüm dünyanın vicdanını temsil etmektedir ve en son Arakan olayında da bu görülmüştür." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kurban Bayramı'nda 2-3 gün içinde 30'a yakın devlet başkanıyla bu konuya ilişkin hassasiyet oluşturmak için ciddi diplomasi trafiği yürüttüğünü vurgulayan Çelik, "Şu an en azından oradaki acıya dikkat çekebilmek, bir nebze olsun onlara yardım götürebilmek, en azından çocuklara kadınlara ulaşabilmek Türkiye için önemli bir adım olmuştur." ifadelerini kullandı.

(Bitti)



AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler