Yemekteyiz günahtayız

Sevgili nitelikli okurlarım…

Yemekteyiz, yemeğe bizdeyiz, yememeğe bizdeyiz. Var mısın Yok musun, Aç mısın Tok musun, aç kutunu kapa kutunu… Ya Allah aşkına bizim bu programları seyredecek zamanımız var mı? Eğer zamanımız var diyenlerdenseniz elin yediği yemekten size ne? Yemek yemek nasıl günah olur? Ayrıca yemek doymak için yenmez mi arkadaşlar, Allah için Peygamberimizin (s.a.v) bu konudaki bir hadis-i şerifi aklıma geliyor ne diyor âlemlerin efendisi: “Sizlerden birileri sofraya buyur edildiğinde sofrada eksik aramasın.”      

Hani nerde kardeşim nerdeee, insanlar eleştirmek için yemek yiyor, sofradan kalkınca da ev sahibi hakkında hemen gıybete dedikoduya başlıyorlar. E hal böyle olunca yemek güzel bile olsa, sen benim yemeğimi eleştirmiştin diye başlıyorlar eleştirmeye, bizler de oturup bir güzel onların kavgalarını, sosyal kişilik karakter bozukluklarını seyrediyoruz. Dikkat edin sevgili nitelikli okurlarım, normal düşünen insanlar sanki yok gibi, bence özellikle seçiyorlar bu yarışmacıları.

Maalesef durum aç kutuyu, ya da aç kutunu diğer yarışmada da aynısı, “Kolay para kazanma” el alemin kutusundan çıkacak paranın miktarı seni ne ilgilendiriyor ya da heyecanlandırıyor?

Eğer bizler bu TV’nin karşısında geçirdiğimiz boş zannettiğimiz vakitlerimizi yarın çocuklarımız bir misafirlikte yemekleri eleştirmeye başlarsa hiç şaşmayın ya da Allah korusun kızınız ya da oğlunuz yemek yapmaktan dolayı birbirlerinden ayrılırlarsa vay halinize.

Bizlerin yapması gereken hep beraber TV seyretmemek değil tabii ki seyredelim eğitici bir film, ya da belgesel ya da animasyon filmleri ailece seyredelim ve sonra kapatalım. Her şeyin bir zamanı olduğunu onlar bizlerden daha iyi biliyor, yeter ki bizler o zamana riayet edelim. Soruyorum sizlere kaç kişi acaba evinde ya da evlerinde KİTAP okuma saati düzenliyor kaç aile?

Sizlerin yemekteyiz, günahtayız gibi, bu programları seyredip sevaba mı, günaha mı girdiğini bilmem de çocuklarınızı bu tip programlardan daha doğrusu TV’den yeterince uzaklaştırmanızı tavsiye ederim. Bu şekilde çocuklarınızı Show’daki teyzeleri, D’deki halaları, Star’daki dayıları değil sizler büyütmüş ve geliştirmiş olursunuz. Haa unutmadan ergenlik dönemine kadar öğrenilen hiç bir şarkı unutulmuyormuş, bu bağlamda çocuklarınıza müzik kanalı seyrettirmenin beyinlerini ne kadar boş ve anlamsız şarkılarla doldurduklarının farkında mısınız?

Hoşça, sağlıcakla kalın. Ama en önemlisi adam gibi adam kalın.

---------------------------------------------------------------------------------

HAFTANIN ÖYKÜSÜ

 

SEN…ALEMLERİN SULTANINA KENDİNİ SEVDİR

Habib Baba, 4. Murad devrinin gizli, kimsenin bilmediği Allah dostlarındandır. Yaşlıdır, fakirdir, gariptir. Fakat Rabbinin katında da âlemlere denk bir değerin sahibidir.

Yaşlı Habib Baba, uzun bir kervan yolculuğunun sonunda İstanbul'a gelmiştir. Yolculuğunun tozunu, yorgunluğunu atmak için bir hamama gider... Niyeti, şöyle iyice bir keselenip, paklanmak... Bedenini de ruhuna denk kılmaktır.

Fakat hamamcı Habib babayı içeri sokmak istemez.

'Bugün' der, 'Sultan Murad'ın vezirleri hamamı kapattılar, dışarıdan müşteri alamıyoruz.'

Habib baba üzülür... Rica, minnet eder, yalvarır...

'Ne olursun' der, 'kimseye varlığımı belli etmem, aceleyle yıkanır çıkarım. Bu tozlu bedenle Rabbime ibadet ederken utanıyorum. Binbir dil döker. Hamamcı ehl-i insaftır... Dayanamaz... Kabul eder... Hamamın en sonundaki odayı göstererek...

'Baba şu odada hızla yıkanıp çık, parada istemem. Yeter ki vezirler, senin farkına varmasınlar.'

Habib baba sevinerek kendine gösterilen yere girer. Yıkanmaya başlar... Ve bu arada hamamcının karşısında yeni bir müşteri belirir. Boylu, poslu, genç, yakışıklı biridir bu gelen. Onunda görünümü fakirdir... Ama sadece görünümü... İkinci müşteri kılık değiştirmiş, 4. Murad'dır. O gün vezirlerinin topluca hamam âlemi yapacaklarından haberdar olan padişah merak etmiştir.

'Hele bir bakalım' demiştir, 'bizim vezirler, hamamda benden uzakta, kendi başlarına ne yaparlar, nasıl eğlenirler?'

Ve bu merak padişahı, tebdil-i kıyafet ettirerek, hamama getirmiştir.

Az önce yaşananlar bir kez daha tekrarlanır...

Hamamcı vezirler der almak istemez... Padişah ise, ne olursun der, bastırır ve padişah galip gelir... Habib babanın yıkanmakta olduğu odayı göstererek, genç padişahın kulağına fısıldar:

'Şu odada bir ihtiyar yıkanıyor. Sende sar peştemali beline gir yanına... Beraber sessizce yıkanın, bir an evvel çıkın... Ve ekler: 'Aman ha! Vezirler varlığınızı bilmesinler.'

Sonra 4.Murad da Habib babanın yanına süzülür. Beraber sessizce yıkanmaya başlarlar. Bu arada, hamamın büyük salonundan gelen tef, dümbelek, şarkı, türkü sesleri ortalığı çınlatmaktadır...

Habib babanın gözü, genç hamam arkadaşının sırtına takılır. Biraz kirlenmiş gibi gelir ona... Allah hikmeti gereği dostuna, o yanındakinin tedbil-i kıyafet etmiş padişah olduğunu ilham etmemiştir...

Ve yanındakini, görüntüsüne uygun, kendi gibi fakir bir delikanlı zanneden Habib baba yumuşak bir sesle konuşur:

'Evladım' der, 'Sırtın fazlaca kirlenmiş, müsade edersen bir keseleyivereyim.'

Padişah aldığı bu teklif karşısında şaşkınlaşır ve bü yük bir haz duyar... Haz duyar, çünkü ömründe ilk defa biri ona, padişah olduğunu bilmeden, sırf bir insan olarak, karşılık beklemeksizin bir iyilik yapmayı teklif etmektedir.

Memnuniyetle Habib babanın önünde diz çökerken: 'Buyur baba' der, 'ellerin dert görmesin'

Bu arada içerideki âlemin sesleri hamamı çınlatmaya devam etmektedir. Habib baba, 4.Murad'ın sırtını bir güzel keseler... Fakat padişah kuru bir teşekkürle yetinmek istemez.. Ne de olsa insandır ve o da her insan gibi kendine yapılan iyiliklerin kölesidir.

'Baba' der, 'gel bende senin sırtını keseleyeyim de ödeşmiş olalım.' Habib baba, teklifin kimden geldiğinden habersiz, tebessümle;

'Olur evlad' deyip, sultanın önünde diz çöker. Bu arada, Sultan Murad kese yaparken bir yandan da Habib babayı yoklar, ağzını arar...

'Baba' der, 'görüyor musun şu dünyayı... Sultan Murad'a vezir olmak varmış... Bak adamlar içerde tef, dümbelek hamamı inletiyorlar, sen ve ben ise burada iki hırsız gibi...'

Habib baba Sultan Murad'ın cümlesini tamamlamasına fırsat bile bırakmaz, kendi hükmünü söyler... Sultan Murad'ın Habib babadan duydukları, ağzı açık bırakıp, keseyi elden düşürten cinstendir:

'Be evladım' der, Habib baba, 'Sultan Murad dediğin kimdir? Sen asıl Alemlerin Sultanına kendini sevdirmeye bak ki, O seni sevince sırtını bile Sultan Murad'a keselettirir...

++++

BİRAZ DA GÜLELİM

Erkekler neden Güzin abla olamaaaaaaazzz..?

Sevgili erkan ağabey, bana yardımcı olursunuz diye size yazıyorum..

Geçen gece işe giderken kocamı her zamanki gibi evde TVseyrederken bıraktım. Arabamla daha 500 metre gitmedim ki motoru stop etti. Hayli uğraşıp çalıştıramayınca kocamdan yardım almak için eve geri döndüm.

Eve girince gözlerime inanamadım, kocam komşunun kızı ile yatağımızda..

Ben 32, kocam 34 yaşında komşunun kızı ise 22.. Biz 10 yıldır evliyiz.. Yakalanınca resmen çöktü ve itiraf etmek zorunda kaldı. 6 aydır birliktelermiş. "Ya bu ilişki şimdi burada bitecek veya evliliğimiz..!" dedim bağırarak..

O gün işi bıraktı, gitgide artan bir depresyona girdi.. onu çok seviyorum ama o ültimatomu çekince yok oldu.. Resmen eridi.. Artık ona ulaşamıyorum.. Lütfen bana yardım eder misiniz?..

Sevgilerimle

Ayşe..

Sevgili Ayşe;

Hava soğuksa, hele bu tip kısa mesafelerde motor ısınmadan bastıysan arabalar genelde bunu yapar… Kaputu aç yakıt borularına şöyle bir bak, ezilme, çöküntü gibi bir şey var mı?

Manifolt bağlantılarını ve karbüratörü gözden geçir.

Eğer bunlar sorunu çözemezler ise sorun yakıt pompasında olabilir.

Bujilere yeterli benzin gelmiyordur. (araban tüplü mü, benzinli mi, dizel mi yazmamışsın) Sanırım yardımcı oldum, Erkan ağabey'in..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.