Yalan dünyadan, kalan gerçek…

 

Şu üçü geçmiş şu dört günlük dünyada,  saman alevi misali ha varsın ha yoksun.  Bence muteber insan odur ki, ebedi hayata intikalinden sonra, arkasından söylenenlerin bakiyesinin olumlu ve gurur okşayan cinsten olanlardır. Yoksa insan hayatta iken o kişi ile ilgili çok farklı ve bazen tutarsız yorum ve görüşlerin ifade edilmesi mümkün olabiliyor. Mesela bir insanımız bir diğeri için bugün iyi derken, aynı insan için yarın kötü diyebiliyor. Yani görüş bildirdiği insan ile ilgili gelecekte muhtemel ilişkilerini de göz önüne alarak objektif değerlendirme yapılamıyor bazen. Fakat ölen birisi için böyle bir ihtimal söz konusu olmadığı için daha objektif ve net görüş bildirebiliyor. Bir örnek verecek olursak, kişi kendisinin o an için haksız bir harekette bulunduğu bir insan ile ilgili hayatta iken ben o zaman hatalı davrandım o haklı idi deme ihtimali çok düşük iken, aynı şahıs karşısındaki söz konusu şahit öldükten sonra, dürüstçe  -ben o zaman hatalı davrandım… diyebiliyor. İşte sözü getirmek istediğim nokta da odur ki; insanoğlu yaptığı her insani münasebetlerinde bu noktayı atlamamalı ve yarın öldüğünden ardından ne söylenebileceği ihtimalini göz önünde tutmalıdır.

İnsan toplum içerisindeki kendi belirlediği rolünün gereğini yaparken, konuştuğu her söz her kelam bir hikmet ve mana yüklenmeli, her bakışı bir ibret ve örnek olmalı ve de suskunluğu ise bir ders olabilmelidir. Peki bu dilek ve temenni iyi güzelde, acaba icraatta durum ne vaziyette. İnanın ki benim kanaatimce hiçte iyi durumda değiliz. Her zaman olduğu gibi toplum çoğunluğunu genelini temsil ettiği varsayımıyla ifade etmeliyim ki, istisnalar kaideyi bozmaz kuralına göre toplumca, ne sözümüzde bir hikmet var, ne bakışımız ibretlik ve nede susmasını ve ders almasını bilen bir toplumuz. Maalesef hızla ve hızla yozlaşmaya ve çağdaşlaşma adı altında, bence yobazlaşmaya doğru yol almaktayız. Gerçek manada yobazlık odur ki, insanın insan gibi değil de, hayvani dürtülerinin esiri olarak yaşam tarzını belirlemesi ve yaşamasıdır. Tresi olarak insan gibi adam gibi bir hayat ve yaşam tarzı benimsemiş ve inaçları doğrultusunda idealistçe yaşayan insanlarımıza yobaz yakıştırmasını yapıştırmaktan geri kalmayan toplumumuz insanı şayet derinlemesine düşünecek olursa kimin çağdaş, kimin yobaz olduğunu görecektir. Hani güzel bir söz vardır “Medeniyet dediğin açmaksa bedeni, desene köpekler senden de medeni.” Nede güzel ve tam olarak özetliyor benim söylemek istediklerimi, tabi anlayana.

Sürekli yazılarımı takip eden bir hemşerim geçen gün yolladığı mail’de aynen bana şu ifadeleri kullanmış “Hikmet kardeşim, sen eskiden bu tür yazıların yanı sıra arada bir memleket ve ilçe meselelerini de yazardın ve bazı ilgilileri ikaz falan ederdin. Ne oldu ki tamamen felsefi yazmaya başladın?...” diyor. Evet, sevgili kardeşim haklısın haklı olmasına da, hani bahsettiğin ilgileri ikaz etme kısmı varya, işte o kısmından dolayı yazmaz odum ve yazmakta istemiyorum mecbur kalmadıkça. Kendimce 2 tane sebebim var yazmamaya. Birincisi ben ne yazarsam yazayım, söz konusu yanlış adamlar bildiğini okuyor ya da hedef saptırarak ve kelime oyunlarıyla üzerime saldırıya geçebiliyorlar. Asla ve zinhar o türlerden korktuğum için değil ama sonuçta kötüyle tartışmak ve muhatap olayı kendime yakıştıramadığım için herkes kendine yakışanı yapsın deyip bulaşmak istemiyorum, bu bir. İkincisi uğrunda kendini öne attığın ve adına kötü olup mücadele verdiğin insanlarımızdan, olması gerektiği kadar moral ve desteği göremeyince ister istemez, ben kimin için kimle neyin kavgasını veriyorum ki deyip, demek ki insanımız bunlara layık ki layığını yaşıyor deyip, çekiliyorsun, buda iki.

Ee bende şu yalan olan dünyada, dost bildiğim ve ardından dost diyebileceğim ve ardımdan dostum diyeceğine inandığım dost sayısını artırmak için çırpınırken, ucuz kahramanlıklar ve Donkişotluklar uğruna, düşman edinmek istemeyecek kadar da, kafam basar hani. Dost bildiklerime ve dost bilenlerime sahip olayım, şimdilik buda bana yeter.

ADAM GİBİ***************

İnsanlar kendilerini yalanla avutanı,

Gerçekle korkutana tercih ediyorlar.

**************HİKMETLİ SÖZLER

 

ADINI ÇİZİYORDU

Bir renk karanlığa adını çiziyordu.
Bir bakış sana adını çiziyordu.
Binlerce sevi geçiyordu geceden..
Biri durmuş, yalnızlığını çiziyordu.

Bir umud bir yarına adını çiziyordu.
Bir yarın bir olur’a adını çiziyordu.
Binlerce belki geçiyordu geceden..
Bir bekleyiş bir yitişe adını çiziyordu.

Bir adım bir gidişe adını çiziyordu.
Bir gülüş bir ezilişe adını çiziyordu.
Binlerce dudak geçiyordu geceden..
Bir öpüş bir gizlenişe adını çiziyordu.

Binlerce göz geçiyordu geceden
Bir geçiş bir yola adını çiziyordu.
Bir yol bir yalana adını çiziyordu.
Bir yer bir saklanışa adını çiziyordu..

Bir ışık bir kaçışa adını çiziyordu.
Adım bir aldanışa kendini çiziyordu
Bir söz bir yanlışa adını çiziyordu.
Binlerce oluş geçiyordu geceden.

Bir korku bir kırgınlığa adına çiziyordu
Bir saklanış bir olmazlığa adını çiziyordu
Bir umgu bir inanca adını çiziyordu
Binlerce düş geçiyordu geceden

Bir ölüm bir yaşama adını çiziyordu
Bir yaşam bir ölüme adını çiziyordu
Binlerce bir geçiyordu geceden
Bir ad bir ada adını çiziyordu

Bir yaşam bir yaşama adını çiziyordu.
Bir ölüm bir ölüme adını çiziyordu.
Binlerce eş geçiyordu geceden..
Bir gece bir göze adını çiziyordu.

Bir göz bir geceye adını çiziyordu
Bir el bir ele adını çiziyordu
Binlerce iki geçiyordu geceden
Bir sunuş bir duruşa adını çiziyordu

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.