“Vatanını En Çok Seven, Görevini En İyi Yapandır”

Ben demiyorum.

Gazi Mustafa Kemal diyor.

Öyle doğru diyor ki kendimi hem bu cümleye katılırken, hem de ayağa kalkıp alkışlarken falan buluyorum…

Hayal etmeyi deniyorum da herkes üzerine düşen görevi hakkıyla yapsaydı nasıl bir Türkiye olurduk? Ama bunun hayali bile kurulmuyor açıkçası. Deniyorum, deniyorum kuramıyorum. Olmuyor!

Neden olmuyor biliyor musunuz?

Herkes günü kurtaracak kadar emek veriyor da ondan. Bugün de bitsin de gerisi ne olursa olsun kafasında o kadar çok insan var ki…

Artık böyle insanları görmekten, gidişata dur diyememekten patlayacak bomba oldum.

İşi ehline verilmeyişinden, oturulan koltuğa layık olamayanları görmekten tansiyon hastası olmam yakın.

Etrafta sürekli şikâyet eden ama elini de hiçbir taşın altına koymayanlardan bıktım, usandım.

Ülkenin her yerinde var bunlardan. Sanatçısı, yazarı, hâkimi, savcısı, öğretmeni, akademisyeni, hemşiresi, amiri, memuru, getireni götüreni… Herkes kolay yoldan bir yere varma peşinde. Kimse yorulmak istemiyor.

İki tane yalandan kitap bastırdı diye yazar oluveriyor.

Tek bir yayın yapmadan akademisyenlik taslıyor.

Veli toplantısı düzenlenen yerde bulundu diye kendini öğretmen sanıyor.

Kan alıp, pamuk bastı diye harika hemşire oluyor.

İki faturanın parasını alıp bilgisayardan onayladı diye memur oluyor.

Kızıyor, sisteme küfrediyor, maaşını beğenmiyor, ülke yönetiminden memnun kalmıyor, işine geç geliyor, hiçbir şeyi zamanında yapmıyor, karşısındakine güleryüz göstermiyor, ne oldum delisi oluyor, küsüyor, bağırıyor, çağırıyor, elinde tespih ağalık taslıyor ama DURUN vatanını da en çok o seviyor. Hatta sorsanız bir sürü de nutuk atıyor. Her şeyin de en iyisini o biliyor…

Ha “Ben öyle değilim” diyenler de üstlerine alınmasınlar zaten.

Evet…

O her gün bir yerlerde mutlaka gördüğünüz veya karşılaştığınız, en kötüsü birebir muhatap olduğunuz insanlar bunlar. Dindarı da, solcusu da, sağcısı da, muhafazakârı da aynı bunların. Hak, hukuk, adalet vesaire geçiniz efenim. GEÇİNİZ! Siz maaştan, izinlerden, tatillerden falan haber veriniz!

Dostlar, bir şey daha diyeyim mi?

Mezar var! Hesap var! Sorgu sual var! ALLAH var, ahiret var!

Ne diyeceksiniz? Şöyle sorayım, Ya Hu Ne Diyeceğiz?!

Titreyin artık, titreyip bir kendinize gelin! Her ne yapıyorsanız şu yaptığınız işin hakkını verin artık. Ne siz hakka girin, ne bunu konuşan başkaları günaha girsin!

Ne siz haram yedirin, ne de sofranıza oturanlar öyle bilsin!

TİTREYİN!

Ve hatırlayın ölümün her an bizi tutup çekebileceğini.

Biraz daha sabırlı, biraz daha hoşgörülü, biraz daha emekçi, biraz daha çalışkan, biraz daha işini seven, biraz daha hizmet eden, biraz daha özenli, biraz daha verimli, biraz daha sevimli olmak inanın ülkeyi değiştirir. Siz aldığınız paranın hakkını verin, koşun, koşturun, didinin, terleyin de olmazsa toprak utanır zaten.

Siz hakkını verin de karşılığı olur elbet.

Siz çalışın, şimdi olmazsa yarın kadrini bilen olur elbet.

Vatanını en çok seven de işini en iyi yapan da bir gün bilinir elbet.

Son olarak ALLAH buyuruyor: “Onlar düşünmezler mi ki, tekrar diriltilecekler!” Mutaffifîn Suresi 4. Ayet

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum