Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Şükrü Arslan, Konya’nın “deprem riski taşımayan, güvenli bir şehir” olduğu yönündeki yaygın algının bilimsel olarak doğru olmadığını vurguladı. Arslan, Konya’da çok sayıda aktif fay bulunduğunu ve bunların şehri ciddi oranda tehdit ettiğini söyledi.

Arslan, Konya’daki aktif fayları bölgesel ve yerel faylar olarak ikiye ayırdıklarını ifade etti. Bölgesel faylar arasında en önemlilerinden biri olarak Tuz Gölü Fay Zonu’nu gösteren Arslan, bu fayın 6.8 büyüklüğünde deprem üretebilecek potansiyele sahip olduğunu kaydetti. Tuz Gölü Fay Zonu’nun, uzun süredir deprem üretmemiş olmasına rağmen enerji biriktirdiğini ve her an kırılarak büyük bir deprem yaratabileceğini söyledi.

Konya’ya yakın olan diğer bölgesel faylar arasında, Afyon Sultandağları’ndan Akşehir’e kadar uzanan Akşehir Sultandağı Fay Zonu ile Kayseri’den Aksaray’a uzanan Ecemiş Fay Zonu bulunuyor. Bu fayların da yüksek deprem potansiyeline sahip olduğu ifade edildi.

Bunun yanında Konya sınırları içinde yer alan yerel faylar ise daha küçük çaplı depremler üretebiliyor. Bu faylar arasında Ilgın, Altınekin, Cihanbeyli ve Konya Fay Zonları bulunuyor ve 4 ila 5.5 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu belirtildi.

Arslan, özellikle son 15 yılda yaşanan 4 ve üzeri büyüklükteki depremlerin, bu fay zonlarının aktif hareketinden kaynaklandığını açıkladı. Konya’nın bir ova zemine sahip olması nedeniyle, deprem anında zemin büyütmesi etkisiyle depremin şiddetinin daha fazla hissedileceği uyarısında bulundu.

Sonuç olarak, “Konya deprem yaşamaz” algısının yanlış olduğunun bilimsel olarak netleştiğini belirten Şükrü Arslan, Konya’da depreme dayanıklı yapılaşma ve şehirleşmenin zorunlu olduğunu vurguladı. Konya’nın hem yerel hem de bölgesel faylar göz önünde bulundurularak, depreme uygun yapı standartlarının uygulanmasının önemine dikkat çekti.