Türkiye'nin "verem"le mücadelesindeki başarısı yüzde 90 seviyelerinde

Türkiye'nin "verem"le mücadelesindeki başarısı yüzde 90 seviyelerinde

Uzmanlar, halk arasında "verem", "ince hastalık" olarak bilinen tüberkülozun, Türkiye'deki tedavi başarı oranlarının yüzde 90'lar seviyesinde olduğunu bildirirken, erken tanı, hastaların belirlenmesindeki artış oranları, mikrobiyolojik olarak tespit edile

İSTANBUL (AA) - HATİCE ŞENSES - Uzmanlar, halk arasında "verem", "ince hastalık" olarak bilinen, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olmasına rağmen dünyada tüm ölüm nedenleri arasında 9. sırada yer alan tüberkülozun, Türkiye'deki tedavi başarı oranının yüzde 90'lar seviyesinde bulunduğunu bildiriyor.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tüberküloz Servisi Doktoru Doç. Dr. Aylin Babalık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tüberkülozdan gelişen tıp ve yeni ilaçlarla eskisi kadar korkulmadığını söyledi.

Babalık, ancak öksürük ve aksırıkla bulaştığından toplumu bu hastalık konusunda bilinçlendirmenin çok önemli olduğuna işaret ederek, hastalığın uzun bir ilaç kullanımıyla tedavi edilebildiğini kaydetti.

Uzun süren tedavinin yarım bırakılması ya da ilaçların eksik kullanılması durumunda verem mikrobunun, verem ilaçlarına karşı dirençli hale geldiğini vurgulayan Babalık, "Bu durumda verem bulaşıcı ve de öldürücü olabilir. Önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olmasına rağmen dünyada tüm ölüm nedenleri arasında 9. sıradadır. Verem ya da diğer adı ile tüberküloz tüm dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Doç. Dr. Babalık, dünya nüfusunun üçte birinin vücudunda verem basilinin bulunduğunu, sinsi olan bu mikrobun bulunduğu her on kişiden birinin, bedeninin zayıf düştüğü bir dönemde hastalığa yakalandığını dile getirerek, şu bilgileri verdi:

"2016'da, dünyada 10,4 milyon verem hastası olduğu tahmin edilmektedir. Dünyada verem hastalarının yüzde 56'sı Endonezya, Çin, Filipinler ve Pakistan'da bulunmaktadır. 2016'da, HIV negatif kişiler arasında 1,3 milyon veremden ölüm, HIV pozitif kişiler arasında 374 bin ölüm saptanmıştır.

Sağlık Bakanlığı'nın raporlarına göre, ülkemizde 2005'te Verem Savaşı Dispanserlerine kayıtlı toplam verem hastası sayısı 20 bin 535 iken, 2015'te bu sayının 12 bin 772'ye düştüğü görülmektedir.Son 10 yıldır ülke genelinde hastalığın görülme insidansı azalma eğilimindedir. İstanbul, verem hastalarının ülkemizde çok fazla sayıda olduğu bir ildir. Türkiye'deki tüm verem hastalarının yaklaşık üçte biri, ayrıca ilaçlara dirençli verem hastaların yaklaşık yarısı İstanbul'da bulunmaktadır."

- "2-3 haftadan uzun süren öksürüğe dikkat"

Doç. Dr. Babalık, verem mikrobunun güneş görmeyen ve iyi havalanmayan ortamlarda saatlerce havada kalabildiğine dikkati çekerek, hastalığın, hasta kişilerin aksırma, öksürme ve hapşırmaları sırasında etrafa yayılan mikropların sağlam kişiler tarafından solunmasıyla bulaştığını anlattı.

Hastalığa yakalanma olasılığının, tedavi görmeyen verem hastasıyla aynı evde yaşanması ve kalabalık, havalanması iyi olmayan ortamlarda bulunulmasıyla arttığını aktaran Babalık, şöyle devam etti:

"Bulaşma açısından en riskli kişiler hastayla uzun süre aynı ortamda bulunan aile bireyleridir. Hastalık herhangi bir organ veya dokuyu tutabilir. Verem yüzde 70-80 oranında solunum işini yapan akciğerlerde, yüzde 20-30 oranında ise diğer organlarda görülür. Akciğer dışı organ tutulumu; akciğer zarı, lenf bezleri, beyin zarı, kemik, böbrek, kalp zarı ve diğer birçok organ tutulumu şeklinde olabilir. Hastalığın genel yakınmaları ateş, gece terlemesi, halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, diyet yapmadan kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama şeklinde sıralanabilir. Solunum sistemi yakınmaları özellikle akciğer tüberkülozunda ise öksürük, balgam çıkarma, kan tükürme, göğüs ağrısı, sırt-yan ağrısı, nefes darlığı gibi bulgular vardır. Ülkemizde 2-3 haftadan uzun süren öksürükte veremden şüphelenilmelidir. Özellikle iki haftadan uzun süren öksürük ve diğer yakınmaları olan kişilerin en kısa zamanda sağlık merkezine başvurmaları, hem kendisi hem de toplum sağlığı için çok önemlidir. Uygun ve düzenli tedaviye başlandıktan 2-3 haftada bulaştırıcılık büyük oranda ortadan kalkar. Bu nedenle hastalara hızlı tanı koyup tedaviye başlamak; toplumu hastalıktan korumanın en etkili yolu, verem hastalarının erken teşhisi ve başarılı tedavisidir."

- "Sigara, ilaç ve alkol bağımlılığı hastalık riskini arttırıyor"

Yoksulluk, kötü beslenme, HIV/AIDS hastalığı, diyabet, vücut direncini azaltan hastalıklar, sigara içmek, ilaç ve alkol bağımlılığının hastalık riskini arttırdığını belirten Babalık, şikayeti olan hastadan, tanı sırasında balgamında mikrop arandığını ve akciğer röntgeni çekildiğini söyledi.

Babalık, hastalığın kesin tanısının balgam incelemesinde tüberküloz mikrobunun direkt veya bir süre sonra kültürde görülmesiyle konulduğunu, akciğer dışı tüberküloz hastasından alınan örneklerde de mikrobiyolojik, patolojik çalışma yapıldığını ifade etti.

Hastaların tedavilerinin en az 6 ay süreceğini ancak ilaç direnci olan verem hastalarında bu sürenin uzayabileceğini bildiren Babalık, "Dünya Sağlık Örgütü, tedavi başarısını arttırmak için veremli hastalara her doz ilacı bir sağlık çalışanı veya eğitilmiş bir gönüllünün içirmesini esas almaktadır. Ülkemizde de 'Doğrudan Gözetimli Tedavi' uygulanmaktadır. İlaçların doğrudan gözetimli tedaviyle düzenli kullanılması esastır." diye konuştu.

- "Disiplinli bir doktor-hasta ilişkisiyle tedavi iyi sonuçlar vermektedir"

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Cantürk Taşçı da hastalığın, damlacık yoluyla bulaştığını ve sıklıkla akciğerlerde görüldüğünü vurgulayarak, "Tüm dünyada ve ülkemizde nüfusun yaklaşık üçte birinin tüberküloz ile enfekte olduğu bilinmektedir. Enfekte bireyler PPD adı verilen bir cilt testiyle tespit edilebilmektedir. Ancak tüm enfekte kişilerin sadece küçük bir kısmında hayatlarının ilerleyen dönemlerinde tüberküloz hastalığı ortaya çıkabilmektedir." ifadelerini kullandı.

Taşçı, "BCG" adı verilen aşı ile tüberkülozun ağır formlarının ortaya çıkmasının önlenebildiğini anlatarak, şunları kaydetti:

"Akciğer filmi ve balgam analiziyle tüberküloz tanısı konulabilmekte ve tedavisi yapılabilmektedir. Hastaların tanısı ne kadar erken konulur ve ilacı ne kadar düzenli kullanırsa, tedavi de o kadar başarılı olmaktadır. Tedavi en az 6 ay kadar sürmektedir. Disiplinli bir doktor-hasta ilişkisiyle tedavi iyi sonuçlar vermektedir. Tüberküloz, tüm dünyada 9. sırada ölüme sebep olan ve AIDS'in üzerinde de yer alan tek enfeksiyon ajanı olarak dikkati çekmektedir.

Tüm dünyada genel olarak tüberkülozdan ölüm hızı her yıl yüzde 3 azalmaktadır. 2020'ye kadar ölüm hızının yüzde 16 kadar düşeceği tahmin edilmektedir. Tüberkülozun erken teşhisi ve uygun tedavisiyle ölümler büyük oranda önlenebilmektedir. Dünyada 2016'da 6 milyon 300 bin yeni tüberküloz olgusu tespit edilmiştir. Bu hastaların yüzde 83'ü başarılı bir şekilde tedavi edilmiştir."

- "Erkeklerde kısmen daha fazla görülüyor"

Doç. Dr. Taşçı, tüberküloz koruyucu tedavisinin özellikle HIV pozitifli hastalarda ve 5 yaşın altındaki çocuklarda daha etkin yapılması gerektiğine dikkati çekerek, "Ülkemizde ise 2006'da tüberkülozda doğrudan gözetimli tedavi başlamıştır ve etkin tedavi hızla ilerlemiştir. 2010'da 500 bin nüfusa bir dispanser oluşturulmuştur. 2014'da ise 379 tüberküloz laboratuvarı oluşturulmuştur. Yine 2014'da dispanserlerde tedavi altına alınan hastaların yüzde 99,1'inin tedavilerine doğrudan gözetimli tedaviyle devam edilmiştir. Ülkemizde tüberküloz olgu hızı 100 bin kişide 17,5 oranlarına düşmüştür.

Erkeklerde kısmen daha fazla görülmektedir. Yine ülkemizde HIV ile tüberküloz birlikteliği oldukça düşük sayıdadır. Tedavi başarı oranlarımız ise yüzde 90'lar seviyesindedir. Erken tanı, hastaların tespitindeki artış oranları, mikrobiyolojik olarak tespit edilen olguların sayısının artması ve düzenli-doğrudan gözetimli tedavi yöntemleriyle tüberkülozun yıllar içerisinde çok daha fazla oranlarda azalacağı tahmin edilmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler