Türkiye'nin pek tanımadığı bir isim Mükrimin Hâlil Yinanç Konya'da konuşuldu

Türkiye'nin pek tanımadığı bir isim Mükrimin Hâlil Yinanç Konya'da konuşuldu

Konya Aydınlar Ocağı’nda Ord. Prof. Mükrimin Hâlil Yinanç’ı anlatan Prof. Dr. Caner Arabacı, “Mükrimin hoca, Anadolu’da tarih şuurunu ve gaza ruhunu diri tutmaya çalışan bir insandı” dedi.

Kurulduğu 1986’dan bu tarafa 36 seneden beri düzenlediği sosyal ve kültürel faaliyetlerle Konya ve Türkiye kültürüne damgasını vuran Konya Aydınlar Ocağı’nın bu haftaki mutad Selçuklu Salı Sohbetleri’nde, Ord. Prof. Mükrimin Hâlil Yinanç, vefatının 60.yılında ilk defa anıldı.

KTO Karatay Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Arabacı, Ord. Prof. Mükrimin Hâlil Yinanç’ı kişiliği ve tarihçi yönüyle, hayatından kesitler sunarak ve hatıralarla ele aldı.

Prof. Mükrimin Hâlil Yinanç ile ilgili çok az eser olduğunu ve vefatından iki ay sonra yayınlanan “Mükrimin Hâlil Yinanç’tan Sohbetler” adlı kitabı gösteren Prof. Dr. Caner Arabacı, diğer bir eserin de Dursun Gürlek’in yazdığı “Ayaklı Kütüphâneler” olduğunu söyledi. Mükrimin hocanın hayat hikâyesi, doğumu ve ölümüyle ilgili düzgün bilgi bulmakta güçlük çektiklerini ifade eden tarihçi-yazar Caner Arabacı, “Hatta ölümünden üç ay sonra yayınlanan bir eserde ölüm tarihiyle ilgili yanlışlar var. 21 Aralık 1961’de vefat etmiş, kitabın arka kapağında 1960’da vefat ettiği yazılı. Doğumunda çok fark var. 1900 diyen var. 1897 diyen var. Kendi birilerine not tutturmuş, not tuttururken 1898 demiş. Doğumu Dersim’de 1898. Bunu itibara almak daha doğru olur. Babası kadı olduğu için çok değişik yerlerde görev yapmış. Elbistan’da iken Şehsuvaroğlu’na Dersim’de doğduğuna dair not tutturmuş. Şehsuvaroğlu, ben talebe ve o hocaydı. Ben tarihi sever o da tarihi güzel anlatırdı. Dostluğumuz 1857’de başladı ve bana yeni ordinaryüs profesör olduğu dönem hayat hikâyesini not tutturdu diyor.

BABAM HER CÜZ’E KARŞILIK 1 SARI LİRA VERİRDİ

Mükrimin’in ana ve baba tarafı da kadı ve müderris imiş. Aile ulemadan bir aile. Küçük yaştan itibaren farklı bir eğitime tabi olmuş. Meselâ resmî ilkokulu okumamış. Ben evlatlarımdan birini denemiştim. Liseyi okumasa ne olur diye. Okumadı, liseyi iki buçuk yılda dışarıdan bitirdi. Üniversiteyi kazandı ve şimdi Londra’da doktora yapıyor. Yâni liseyi okutmama çok büyük bir kayıp olmadı. Mükrimin Hâlil Yinanç da öyle yapmış. Okulda değil evde okumuş. Sekiz yaşında hafızlığa başlamış ve dokuz yaşında da hafız olmuş. Yinanç diyor ki, her cüz’ü bitirişimde babam 1 Sarı Lira verirdi. Hoşuma giderdi. Otuz cüz 30 Sarı Lira eder. Şehsuvaroğlu’na anlattığı bu örnek benim hoşuma gitti” dedi.

Arabacı, konuşmasına şöyle devam etti:

TARİHİ ANLATIRKEN YAŞATIR VE KENDİ DE YAŞARDI

Babasının kadı olması dolayısıyla okuluna Malatya, Mardin, Diyarbakır’da devam ediyor ve İstanbul’da okuyor. Üniversitede okurken lisede tarih hocalığı da yapıyor. Talebeleri arasında Nihat Sami Banarlı da var. Banarlı diyor ki, Mükrimin 1916’da Edebiyat Fakültesinde talebe iken talebesi olduğu Gelenbevi Lisesi’nde tarih hocalığı yapıyor. Tarihi anlatırken bize tarihi yaşatırdı. Yani gözümüzde canlanırdı. Peygamber Efendimiz’in hayatı, hareketleri, ilk dönem sahabenin hayatı, İslâm kahramanlarının ve Selçuklu kahramanlarının hayatı canlanırdı. Bize yaşatır ve kendi de yaşardı. Onun tarih anlatımı satırlarda değil, sadırlarda idi diye. Yâni göğüslere ve yüreklere işleyen bir tarih anlatımı. Babası ona kadı ol, ilmiyeden ol, medresede oku diyor. Mükrimin benim hayatım öğrenme ve öğretmekle geçti diyor.”

Tarihçi Mükrimin’in, 1927’de Fransa Millî Kütüphanesi’nden XV. yüzyılda yazılmış manzum tarih kitabı olan Düstûrnâme-i Enverî başta olmak üzere 300 yazma eseri okuyarak hafızasında tutarak yazıya geçirmek suretiyle Türkiye’ye kazandırdığını ifade eden Arabacı, “Mükrimin Hâlil Yinanç, Türk milleti en asıl en büyük işini Anadolu’yu fethederek ve vatan haline getirerek yaptı. Son sığınağımız Anadolu. Onun için Anadolu’yu korumamız ve elde tutmamız lâzım. Anadolu’yu nasıl elde tutarız? Anadolu’da gaza ruhunu ateşleyerek elde tutarız diyor. Onun için Türk-İslâm kahramanlarını çok anlatıyor. Fetih ve Fatih’le ilgili çok konuşuyor. Gaza ruhunu vermek için Battal Gazi’yi çok anlatıyor. Halka her ortamda tarih şuurunu ve gaza ruhunu vermeye gayret ediyor” diye konuştu.

Sohbetin sonunda Konya Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Prof. Dr. Caner Arabacı’ya “Gök Biliminin Türk İslam Öncüleri" adlı kitabı hediye etti.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.