Türkiye'nin cevap beklediği soru:Cemal Kaşıkçı nerede?
Suudi Arabistan başkonsolosluğuna girdikten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı olayı tüm gizemini koruyor
Suudi Arabistan başkonsolosluğuna girdikten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı olayı tüm gizemini koruyor.
Suudi Arabistan'ın, İstanbul Levent'te bulunan konsolosluğunda ortadan kaybolduğu iddia edilen gazeteci Cemal Kaşıkçı'dan 3 gündür haber alınamıyor.
Konsolosluğa girdi, çıkmadı
Merhum işadamı Adnan Kaşıkçı'nın yeğeni olan gazeteci Cemal Kaşıkçı, Cuma günü saat 13:30'da konsolosluğa girdi.
"Çıkmazsam Türk Arap Medya Derneği'ne haber ver"
Türk araştırmacı Hatice C. ile evlenmek için belgelerini verdi. Kendisine Salı günü tekrar gelmesi söylendi. Salı günü içeri girerken nişanlısına "Dışarı çıkmazsam Türk Arap Medya Derneği'ne haber ver" dedi. O günden sonra bir daha geri gelmedi.
Konsolosluk: Binadan ayrıldı
Konsolosluk ise "Binadan ayrıldı" açıklaması yaptı. Kaşıkçı hakkında iki senaryo gündeme geldi. İlk senaryoya göre; konsolosluğa giren Kaşıkçı'ya bilerek "Tekrar gel" denildi.
Salı günü ön kapıdan giren Kaşıkçı, BAE ile yapılan ortak operasyonla kameraların olmadığı arka taraftaki garajdan kaçırıldı. İkinci senaryoya göre, halen içeride olan Kaşıkçı'nın ABD ile bağlantısının araştırıldığı kaydedildi. Buna da örnek olarak ise Suudi Arabistan'ın 17 gün rehine olarak elinde tuttuğunu günler sonra itiraf ettiği Lübnan eski Başbakanı Hariri gösterildi.
KONU KÖŞE YAZARLARININ DA GÜNDEMİNDE
Cemal Kaşıkçı köşe yazarlarının da gündeminde. Yazılarda Kaşıkçı'nın kaybolmasının normal bir durum olmadığı vurgusu ön planda... İşte konuyla ilgili dikkat çeken yazılardan alıntılar...
CEMAL KAŞIKÇI OLAYINDAKİ TUHAF KOKULAR
Salı günü İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na giren ve ardından kendisinden haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı olayı çok esrarengiz bir hal aldı. Kaşıkçı ortada yok. Türkiye, hala konsolosluk binasında olduğunu, Suudi Arabistan ise olmadığını söylüyor. Kapıda bekleyen bir nişanlı var. Suudi Arabistan Büyükelçisi Dışişleri’ne çağırıldı. Bunun üzerine Riyad “İşbirliği içindeyiz” açıklaması yaptı. Neler oluyor? Bu kriz de nereden çıktı? Acaba işin içinde başka bir plan mı var?
TÜRKİYE DOSTU
Türkiye’ye bakışına ayrı bir başlık açmam gerek, zira tam anlamıyla bir Türkiye dostu. Türkiye’nin İslam dünyasına çok iyi bir örnek olduğunu her platformda dile getiren ve son dönemde bize yönelik saldırılara hep tavır almış bir isim.
Böyle bir ismin Suudi Arabistan tarafından tutulmasının ne anlamı olabilir? Amaç sadece Kaşıkçı’yı tutuklamak mı yoksa bir bahane bulup Türkiye’ye karşı devreye sokulmaya çalışılan bir oyun mu var?
ABD BU DENKLEMİN NERESİNDE?
Ben bu işin ayrıntılarına baktıkça pis kokular alıyorum. Sanki Suud yönetimi Türkiye’yi “Bana karşı olan bir ismi koruma” denklemine sokmaya çalışıyor. Böylece Ankara’yı FETÖ meselesinde sıkıştırmayı düşünüyor olabilir. Yani “’Bak sen ABD’ye bana düşman olanı koruma’ diyorsun, o zaman sen de Kaşıkçı’yı koruma…”
FETHULLAH GÜLEN İÇİN KOZ
Türkiye sadece Suriye değil, Yemen, Mısır, Libya gibi birçok Arap ülkesinden muhalife ev sahipliği yapıyor. Şayet Kaşıkçı’yı verse bütün muhalifler kendilerini güvensiz hissedecekler ve Türkiye baskı altına alınmış olacak- ki zaten Ankara için böyle bir seçenek söz konusu değil.
Vermezse, ki zaten uluslararası anlaşmalara da aykırı ve gayri hukuki olan bu alıkoyma sonucu vermeyecek, o zaman da “Sen nasıl Kaşıkçı’yı vermiyorsan ABD de Fethullah Gülen’i vermiyor” denklemine oturtmaya çalışabilir.
Peki daha yeni Trump tarafından yerin dibine sokulan Suudi Arabistan böyle bir şeyin neden parçası olsun? Çünkü Arabistan’daki taht darbesi ve tutuklamalar ABD’nin desteği ile yapıldı ve o destek olmazsa Muhammed bin Selman tahta oturamaz. Kısacası ABD’ye yaranmak için böyle bir krizi zorluyor olabilir.
BU İŞİN ALTINDA BİR BİT YENİĞİ VAR
Birkaç gün önce İstanbul’da Hollywood yapımı casusluk filmlerini aratmayan enteresan bir kayıp olayı yaşandı...
Mutlaka haberiniz olmuştur meseleden ama bir kez daha kısa bir özet yapayım.
Bir süredir ABD’de yaşayan ve Suudi Arabistan’daki yönetime muhalifliği ile tanınan Cemal Kaşıkçı adlı Suudi gazeteci İstanbul’a geliyor ve nikah evrakları için geçtiğimiz Salı günü öğlen saatlerinde nişanlısıyla birlikte saat 13.00’te İstanbul Levent’teki Suudi Arabistan konsolosluk binasının önüne gidiyor.
Ve binadan içeri girmeden önce de adının Hatice olduğu bilinen nişanlısına saat 16.00’ya kadar çıkmaması durumunda konuyu hemen AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay ve Türk Arap Medya Derneği’ne haber vermesini tembih ediyor.
Nişanlısı da Cemal Kaşıkçı’nın verdiği saatte dışarı çıkmaması üzerine durumu kendisine verilen isimlere bildiriyor. (Tabii bu arada nişanlısının akıbetini öğrenmek için konsolosluk kapısındakilere soruyor ve aldığı cevap; “O zaten çıkmış, burada beklemenize gerek yok” şeklinde oluyor.)
Uzatmayayım…
Türk yetkililer konu üzerinde büyük hassasiyet gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yakın takipte. Ve Sözcü İbrahim Kalın çok açık biçimde Suudi gazetecinin hâlâ binada olduğuna inandıklarını ifade etti.
Yazıyı yazmadan hemen önce Amerikan merkezli Washington Post gazetesi yazarı da olan Kaşıkçı’yla ilgili son durumu kontrol ettim ve gördüm ki Suudi Arabistan'ın İstanbul'daki temsilciliğinden bir açıklama yapılmıştı. Suudi Haber Ajansı aracılığıyla yapılan açıklamada, "Diplomatlarımız, Cemal Kaşıkçı'nın konsolosluk binasını terk ettikten sonra kayboluşunun koşullarını araştırmak için yerel Türk yetkililerle birlikte çalışıyor" denilmişti.
MİT İstanbul Bölge Başkanlığı da 3 ayrı tim kurarak olayı araştırıyor. Tamamı Arapça bilen ekiplerin inceledikleri kamera kayıtları ve diğer verilere göre de Kaşıkçı'nın binadan çıkışına dair herhangi bir iz yok.
Nişanlısına göre Kaşıkçı büyük bir ihtimalle binadan gizlice çıkarılmış ve yurt dışına kaçırılmış ama görüştüğüm polis kaynaklarım bunun da doğru olduğuna pek ihtimal vermiyor. Çünkü her türlü önlemin alındığını, ölü veya diri Kaşıkçı’nın yurt dışına çıkışının pek mümkün olmadığını söylüyor.
Dolayısıyla durum acayip karışık, karmaşık.
Aslında daha çok şey var bilgi olarak bendenizde ama konu çok hassas ve spesifik olduğu için şu an paylaşmam doğru değil. "
Sevilay Yılman -Haber Türk
İSTANBUL'DA KAYBOLAN KAÇIKÇI'NIN HİKAYESİ
"Onu önce el Hayat gazetesindeki özellikle Afgan cihadı üzerine yazılarından tanımıştım. Ardından vicahi olarak, yüz yüze 1996 yılında yapılan ve Refah Partisinin birinci çıktığı seçimlerin akşamında seçim sonuçlarını takip ederken Refah İstanbul İl Merkezinde tanıştık. Beraberce seçim sonuçlarını değerlendirdik. İstanbul'da gün ortasında kaybolan veya kaybedilen gazeteci Cemal Kaşıkçı'dan söz ediyorum.
Maalesef Arap Baharından sonra gelen çalkantıların ardından uluslararası ilişkilerimizi nizam vermeye, ayar vermeye, düzeltmeye çalışırken, yeni bir krize daha yuvarlanmaktan kendimizi alamıyoruz! Filvaki zor dönemden geçiyoruz. Arkanızı kollarken hiç umulmadık bir biçimde sağımızdan veya solumuzdan darbe alıyorsunuz. Ayarsız, oto kontrolden uzak kişilerin yanlışlarına kurban oluyorsunuz. Bu yeni ve arzu edilmeyen krizlerden birisi de Adnan Kaşıkçı gibi Kayseri kökenli olan Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın evlilik işlemleri için başvurduğu İstanbul'daki Suudi Arabistan konsolosluğuna girdikten sonra sırra kadem basması yani kaybolmasıdır. Amacı, Türk kökenli nişanlısı veya sözlüsü Hatice Azru veya Arzu ile evlenebilmek için herhangi bir medeni engelinin olmadığına, üzerinde bir evlilik akdinin bulunmadığına dair belge almaktır. Konsolosluk yetkilileri açıklamalarında içeriye girdikten sonra çıktığını ve sonrasıyla ilgili ellerinde bir bilginin olmadığını iddia ederken konsolosluğa birlikte gittiği ama içeri alınmayan nişanlısı veya sözlüsü Hatice Azru (Arzu) bu resmi rivayeti yalanlıyor. Aksine, konsolosluğun kapanma saatine kadar beklediği halde Kaşıkçı'nın geri dönmediğini söylüyor. Başkanlık sözcüsü İbrahim Kalın ise bu ikinci rivayeti doğruluyor ve Kaşıkçı'nın konsolosluktan çıkmadığını teyit ediyor. Yine Dışişleri Bakanlığı Suudi Arabistan büyükelçisini bakanlığa çağırarak durumu istifsar etmiştir."
Mustafa Özcan-Fikriyat.com
