Türkiye 'Yeşil Kalkınma Devrimi'yle iklim değişikliği konusunda yeni bir döneme giriyor!

Türkiye 'Yeşil Kalkınma Devrimi'yle iklim değişikliği konusunda yeni bir döneme giriyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye olarak, adil yük paylaşımı konusundaki itirazlarımızı saklı tutarak Paris İklim Anlaşmasını Meclisimizin onayı ile birlikte yürürlüğe koyduk. Bu önemli krizin çözümünde önce ve etkin bir rol üstlenmekte kararlıyız" dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye olarak, adil yük paylaşımı konusundaki itirazlarımızı saklı tutarak Paris İklim Anlaşmasını Meclisimizin onayı ile birlikte yürürlüğe koyduk. Önümüzdeki haftalarda İtalya’da yapılacak G-20 toplantısında ve İskoçya’da yapılacak BM İklim Zirvesi'nde ülkemizin bu konudaki yaklaşımlarını tüm taraflarla paylaşacağız. Önümüzdeki dönem için Yeşil Kalkınma Devrimini tüm çalışmalarımızın merkezine yerleştirerek insanlığın önündeki bu önemli krizin çözümünde önce ve etkin bir rol üstlenmekte kararlıyız" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ismini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştiriyor ve bünyesinde İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu oluşturuyoruz. Bu Bakanlığımıza bağlı olarak altında ilgili tüm birimlerin yer alacağı bir İklim Değişikliği Başkanlığı kuruyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan göç sorunuyla ilgili de, "Geçmişte Balkanlar’dan ve Kafkaslar’dan, daha yakın tarihte Irak’tan, son olarak Suriye’den gelen büyük göç dalgalarını hep bu anlayışla göğüsledik. Ancak dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmeler artık bu tabloyu aynı esneklikte devam ettirebilmemize imkan sağlamamaktadır" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısına başkanlık eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı sonrasında kameraların karşısına geçti. Gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Erdoğan, konuşmasında özellikle göç ve iklim değişikliği konusuna yer verdi. Türkiye’nin adım adım ekonomik olarak daha da güçleneceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyada enerji başta olmak üzere emtia ve gıda fiyatlarında fahiş artışların yaşandığı bir dönemde çoğu ülke pahalılık yanında ciddi bir mal ve ürün kıtlığı ile karşı karşıyadır. Türkiye ise vaktinde aldığı tedbirler ve güçlü alt yapısı sayesinde bu sıkıntılara ya tamamen uzaktır ya da çok sınırlı bir şekilde maruz kalmaktadır. Fiyatlaması küresel düzeyde yapılan ürünlerdeki fahiş artışları içeriye sınırlı bir düzeyde yansıtarak vatandaşlarımızın yanında olduğumuzu gösteriyoruz. Buna rağmen fiyat artışlarından dolayı sıkıntıya düşen çalışanlarımızı ve üreticilerimizi korumak için de her türlü tedbiri alıyoruz. Kamu işçi ve memur sözleşmelerinde yaptığımız yüksek artışlar bu anlayışın bir yansımasıdır. Artık daha çok üreten, daha çok ihraç eden, daha çok kazanan özel sektörümüzün de kendi çalışanlarını aynı şekilde koruyacak, kollayacak bir anlayışı ortaya koyacağına inanıyorum. Yaşanan istisnai durumu yüksek kar hırsı ile yaptıkları fahiş fiyat artışlarının bahanesi haline getirerek milletimizin mağduriyetine yol açan fırsatçıları yakından takip ediyoruz. her zaman olduğu gibi bugün de bizim önceliğimiz milletimizin huzurudur, güvenliğidir, refahıdır, geleceğidir. Ekonomide büyümeden ihracata, istihdamdan cari fazlaya kadar aldığımız her yeni güzel haber geleceğimize daha umutla bakmamızı sağlıyor. Bu sabah açıklanan Ağustos ayı cari işlemler hesabında 528 milyon dolar fazla verdiğimiz görülüyor. Ağustos ayı işsizlik rakamlarının işgücüne katılım oranı sürekli arttığı halde istihdamdaki ciddi yükseliş sayesinde yatay bir seyir izlediği müşahede ediliyor. Birileri Türkiye’ye siyasi konularda yapamadıkları diz çöktürme işini ekonomide gerçekleştirmek için var güçleri ile saldırıyor olsa da biz kendi potansiyelimizin ve gücümüzün farkındayız. İnşallah ülkemizi yatırım, üretim, ihracat, istihdam temelleri üzerinde cari dengemizi fazla yönünde geliştirerek büyütmeyi sürdüreceğiz. Tüm stratejilerimizi ve imkanlarımızı bu doğrultuda sefer ettik, hamdolsun adım adım neticesini de almaya başladık. Bundan sonra Türkiye ekonomik olarak her geçen gün çok daha güçlenecektir” diye konuştu.

“2023 vizyonumuzu yeni ve daha büyük adımlarla tahkim ettiğimiz bir döneme girdik”
Salgının dünyadaki adaletsizlikleri, haksızlıkları, bencillikleri ve bunları örtmek için yapılan güç gösterilerinin gerisindeki zayıf siyasi, sosyal yapıları da gün yüzüne çıkarttığını kaydeden Erdoğan, “Küçük bir kesimin güvenliği ve refahı için asırlardır sömürülen, bölünen, parçalanan, birbirine kırdırılan, vicdan ve ahlak dışı her türlü muameleye maruz bırakılan insanlığın kalanı artık bu çarpık sisteme itiraz ediyor. BM’de dile getirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ sözünü daha adil bir dünyanın mümkün olduğu tezi ile genişleterek insanlığın bu ortak duygularına tercüman oluyoruz. İşte bu anlayışla Türkiye olarak Balkanlar’dan Kafkaslara, Afrika’dan Güney Asya’ya kadar geniş bir coğrafyada hep mazlumun ve mağdurun, hakkın ve hakikatin yanında yer alıyoruz. Hiç şüphesiz bu onurlu ve ilkeli tavrın bir bedeli var. Milletimizle birlikte gerektiğinde bu bedeli ödemekten kaçmayız, kaçmadık. Ama aynı zamanda bu gün Türkiye’nin bölgesel ve küresel bir güç olarak yükselen yıldızının gerisindeki en önemli unsurlardan biri de bu haysiyetli duruşumuzun sonucu olan etki halkasıdır. Dünyanın neresine gidersek gidelim insanların bize sevgi ve umutla bakan gözlerinde bu güzel iklimin tezahürleri ile karşılaşıyoruz. Türkiye’deki 3,6 milyon Suriyeliyi ve toplamda 5 milyonu bulan yabancı uyruklu sığınmacı varlığını yük olarak görenler meseleye birde bu açıdan bakmalıdır. Ülkemize karşı yükselen kin, nefret, düşmanlık dalgalarının çoğu defa biz farkında bile olmadan kırılmasında dua ve şükran ifadeleri ile zenginleşen bu tablonun çok önemli bir rolü olduğuna inanıyorum. Bin yıldır vatanımız olarak bu coğrafyadaki varlığımız devam ettikçe kimi çevrelerin bize olan husumetlerinin bitmeyeceği açıktır. Ama her kökenden, her renkten, her inançtan, her meşrepten yüz milyonlarca insanın desteği ve duası arkamızda olduğu, milletimizin istiklal ve istikbal aşkı bitmedikçe Allah’ın izni ile kimse bu vatanı elimizden alamaz. Elbette sadece bu gönül bağına güvenerek sırt üstü yatmıyoruz. Her alanda ülkemizi kalkındıracak, güçlendirecek, geliştirecek politikalarla, yatırımlarla, eserlerle, hizmetlerle hedeflerimize doğru kararlı bir şekilde yürüyoruz. Türkiye’nin cumhuriyet dönemindeki en iddialı demokrasi ve kalkınma projesinin 2023 vizyonumuz olduğuna inanıyorum. Artık hedeflerinin çoğuna ulaştığımız ve menziline de yaklaştığımız 2023 vizyonumuzu yeni ve daha büyük adımlarla tahkim ettiğimiz bir döneme girdik. Bir süredir dünya devletleri bir araya gelerek özellikle 2053 vizyonumuz ve bu adımların en yakın, en önemli projesi her he kadar uzak bir tarih gibi görülse de devlet ve millet hayatı bakımından önümüzdeki 30 yıllık bir sürenin kısa bir dönemi ifade ettiğini biliyoruz” şeklinde konuştu.

"İklim değişikliğinin sebebi olan ülkeler adil sorumluluk üstlenmede ayak diretiyor"
Bir yandan 2023 projelerinin eksiklerini tamamlarken, diğer yandan gençlere emanet edilecek 2053 vizyonu için somut hedefleri yavaş yavaş oluşturmaya başladıklarını söyleyen Erdoğan, bunlardan birinin de bir süre önce ilan edilen Yeşil Kalkınma Devrimi olduğunun altını çizdi. Erdoğan, “Sanayi Devrimi ile başlayan, Bilgi ve Teknoloji Devrimi ile zirveye ulaşan dönemde bugün gelişmiş diye tabir edilen ülkeler, insanlığın ortak mirası olan çevreyi ve tabi kaynakları gerçekten çok hoyratça tüketmiştir. Dünya bugün insanlık tarihindeki büyük kırılmaların en önemli sebepleri arasında yer alan öve öncekilerden farklı olarak bu defa kendi eliyle başlattığı yeni bir iklim değişikliği gerçeği ile karşı karşıyadır. Salgın döneminde üretimde ve insan hareketliliğinde yaşanan kısmi yavaşlamanın bile dünyamızı tabiat dengeleri açısından ne kadar rahatlattığını gösteriyor. Ama maalesef bu geçici duraklama iklim değişikliği sorununa çözüm olmaktan çok uzaktır. Bir süredir dünya devletleri bir araya gelerek iklim değişikliğinin ağır sonuçlarını en azından hafifletmeye yönelik çözüm yolları arıyor. Paris İklim Anlaşması bu arayışların ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Her ne kadar sorunun sebebi olan gelişmiş ülkeler bu doğrultuda atılacak adımların bedelini karşılamada adil sorumluluk üstlenme konusunda ayak direseler de neticede iklim değişikliği herkesi ilgilendiriyor. Türkiye olarak, adil yük paylaşımı konusundaki itirazlarımızı saklı tutarak Paris İklim Anlaşmasını Meclisimizin onayı ile birlikte yürürlüğe koyduk. Önümüzdeki haftalarda İtalya’da yapılacak G-20 toplantısında ve İskoçya’da yapılacak BM İklim Zirvesi'nde ülkemizin bu konudaki yaklaşımlarını tüm taraflarla paylaşacağız. Önümüzdeki dönem için Yeşil Kalkınma Devrimini tüm çalışmalarımızın merkezine yerleştirerek insanlığın önündeki bu önemli krizin çözümünde önce ve etkin bir rol üstlenmekte kararlıyız. Hükümet olarak biz bu hususta üzerimize düşenleri yaptık, yapıyoruz, yapacağız.

“Siyasi partilerden özel sektöre ve STK’lara kadar her kesimden Yeşil Kalkınma Devrimi'ne destek vermelerini bekliyoruz”

Rahmetli Cemil Meriç, ‘Samimiyet öyle bir dildir ki, onu kör de görür, sağır da duyar’ diyor. Biz bu güne kadar milletimizin gönlünde karşılığı olmayan hiçbir siyaseti yapmadık, hiçbir uygulamayı hayata geçirmedik. Yeşil Kalkınma Devrimi'ni de aynı samimiyetle milletimizin taktirine sunuyoruz. Siyasi partilerden özel sektöre ve STK’lara kadar her kesimden sürecin ülkemize külfetlerini asgari düzeyde tutacak, fırsatlarını azami düzeyde değerlendirecek bir yaklaşımla yürüteceğimiz bu tarihi projeye destek vermelerini bekliyoruz. Bu meselenin bırakınız siyaseti, bırakınız Türkiye’yi, tüm insanlığın ortak meselesi olduğu anlayışıyla herkesin samimi ve yapıcı bir şekilde bu sürecin içinde yer almasını temenni ediyoruz. Cumhuriyet döneminin geçtiğimiz 19 yılda gerçekleştirdiğimiz demokrasi ve kalkınma devriminden sonraki bu en önemli atılımının şimdiden ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.

“Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ismini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştiriyoruz”
İklim değişikliği ve göç konusunda hayata geçirmeyi kararlaştırdıkları yeni yapısal düzenlemelerin müjdesini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ismini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştiriyor ve bünyesinde İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu oluşturuyoruz. Bu Bakanlığımıza bağlı olarak altında ilgili tüm birimlerin yer alacağı bir İklim Değişikliği Başkanlığı kuruyoruz. Konu ile yakın ilişkisi sebebiyle halen Tarım ve Orman Bakanlığımıza bağlı olan Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünü de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlıyoruz. Bu kurumlarımız Tarım ve orman bakanlığı ile ilgili sorumluluklarını da yerine getirmeyi sürdürecektir. Bir diğer kurumsal reformu da göç konusunda yapıyoruz. İçişleri Bakanlığımıza bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün statüsünü yükselterek Göç İdaresi Başkanlığı haline dönüştürüyoruz. Böylece ülkemizin göç konusunda çok daha kapsamlı, etkin ve hızlı hareket edebilmesini sağlayacak kurumsal kapasiteyi oluşturmayı hedefliyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine kazandırdığımız İklim Değişikliği başkanlığı ile Göz İdaresi Başkanlığının ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” açıklamasında bulundu.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.