Suriye İç Savaşıyla Yüzleşmek

Suriye iç savaşının sonuçlarıyla yüzleşiyor olmanın acısını yaşamaya devam ediyoruz.  Bir taraftan ABD eliyle kurulmaya çalışılan oldu bitti Kuzey Suriye Kürt devleti, öte tarafta Türkiye ve KKTC’nin itirazlarına rağmen Doğu Akdeniz’i tek yanlı parselleyerek uluslararası enerji şirketlerinin sondajına açan Kıbrıs Rum yönetimi, bir başka cephede ise, ABD Başkanı Trump'ın Yahudi damadı ve Başdanışmanı Jared Kushner, Filistin ve Orta Doğu’yu derinden etkileyecek, Filistinlilerin sürgün edilmesi ve topraklarıyla oynanması anlamına gelen Bahreyn Konferansı ve muhtemel sonuçları.

 

Tüm bunlar ve daha burada zikredilmeyen onlarca olay, Suriye iç savaşının sonuçları itibariyle Suriye'yi çok aşan bir kuşatıcılığa sahip olduğunu gösteriyor. Ben, Suriye krizinin ABD başta olmak üzere tüm dünya için, 2013 yılında varılan anlaşma gereği Şam hükümetinin kimyasal silah stoklarını ABD'ye teslim etmeyi kabul etmesiyle bittiğine inanıyorum. Ondan sonra yaşananlar, ABD ve batı açısından Müslümanların birbirlerini öldürmesinden ibaret bir sürece dönmüştür. Ve bu durum zaten ABD'nin planladığı bir fotoğraftır.

 

Milyonlarca insanın yerinden edilmesi, bir milyona yakın insanın öldürülmesi, bir coğrafyanın tüm tarihiyle birlikte yok edilmesi, binlerce kez yazılıp çizildiği için tekrarına girmenin bir anlamı yok. Bu yönüyle tüm dünya insanlığı olarak tanıklık ettiğimiz bu büyük acının vebaliyle yaşıyoruz ve bu vebal boynumuzda asılı olduğu halde öleceğiz.

 

Ama siyasal ve ekonomik sonuçları itibariyle incelediğimiz zaman Türkiye ve Filistin'in yoğunluklu olarak etkilendiğini görüyoruz. 31 Mart seçimleri  ve 23 Haziran yenilenen İstanbul seçimleri sonuçlarını, Suriye iç savaşı ve bu savaş nedeniyle Türkiye'ye sığınmak zorunda kalan 4.5 milyon Suriyeliden bağımsız düşünmek mümkün değil. Aynı etkinin 2023 başkanlık seçiminde de olmayacağını varsayamayız.

 

Politikaları Türkiye için bir güvenlik sorununa dönüşen ABD, İsrail'in yayılmacılığını ve güvenliğini sağlamak uğruna bölgeyi ateşe vermeye devam ediyor. Türkiye'ye bedeli mukabil en sıradan silahları bile satmazken, PYD/PKK'ya binlerce tır son teknoloji hafif/ağır silah vermektedir. Vermektedir diyorum çünkü tüm bu teslimatlara karşılık tek bir dolar bile almadığı ortaya çıkmıştır. Bu ilk paragrafta bahsettiğimiz Kuzey Suriye Kürt devleti projesi için yaptığı yatırımdır ki, neredeyse tamamı İsrail'in geleceği ve güvenliği içindir.

 

Aynı şekilde Doğu Akdeniz'i İsrailli ortaklarıyla birlikte uluslarası şirketlere açan Kıbrıs Rum yönetimi, İsrail'in denizlerde güç, uluslarası ilişkilerde meşruiyet kazanması çabasına destek vermektedir. Maalesef Suriye krizinin bir sonucu olarak okuyabiliriz ki, ABD ve Ortadoğu'nun satılmış körfez ülkeleri eliyle İsrail en büyük güç haline getirilmeye çalışılmaktadır.

 

Belki bu günlerde gerçekleşen ve en önemli olay olarak kaydedilen bir diğer durum, Filistin topraklarının körfez ülkeleri tarafından sağlanan 50 milyar dolarlık bir finansla İsrail tarafından satın alınma girişimidir. Jared Kushner tarafından sahaya sürülen bu projeye elan Katar ve Kuveyt hariç neredeyse tüm Arap devletleri destek vermektedir. 

 

Hal böyleyken, başka arayışlar anlamsızdır. Bir an önce bu sorunlara zemin olan bataklık kurutulmalı ve Suriye sorunu çözülmelidir. Nasıl çözülmelidir sorusunun cevabını maalesef biz değil, sahada yaşanan gelişmeler vermektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum