Zıvanadan Çıkmak

Adem Uysal

 Çocuklar yaramazlık konusunda haddi aştıkları, beklenmedik anormal hareketler yaptıkları zaman, onların bu durumunu anlatmak için kullandığımız bir deyimdir, zıvanadan çıkmak…

Onlar zıvanadan çıkarak, bizi de “zıvanadan çıkarırlar.” Kısaca bu deyim, öfkelenmek, denetlenemez duruma gelmek, aklını yitirmek, olağan dışı hareketler yapmak, sinirlenmek gibi anlamlara gelir.

Peki, nedir zıvana? Zıvanadan çıkmanın anlamı gerçekten çılgınlaşmak veya sinirlenmek midir?
Zıvananın sözlük anlamlarından birisi de “iki ucu veya dört ucu açık boru” dur. Bu küçük boru, farklı yönlerden gelen iki nesneyi içine alarak, birleştirir ve sabit durmasını sağlar. Böylece hem estetik hem de dayanıklılık sağlanmış olur.

Zıvanalara en sık rastladığımız mekânlardan birisi de camilerdir. Özellikle Osmanlı mimarisi ile yapılmış camilerin pencerelerinin dışında bulunan parmaklıklar, yatay ve dikey demir çubukların zıvana dediğimiz kare, altıgen veya küre şeklindeki küçük mekanizma da birleşmesiyle oluşur. Estetik zevki oldukça yüksek olan bu parmaklıkların, bize vermek istediği bir mesaj vardır aslında…
Zıvanaya dikey olarak giren demir çubuk Kur’an’ı, yatay olarak giren demir çubuk ise sünneti temsil eder. Kur’an ve sünnetin birleştiği nokta ise zıvanadır. Zıvanadan çıkmakta Kur`an ve sünnetten çıkmak anlamına gelir. İnandığı değerleri mimariye nakış nakış işleyen ecdadın bu tekniği aslında bir duadır. “Allah’ım bizi zıvanadan çıkarma,  Allah’ım bizi Kur’an ve sünnetten ayırma” demek olur.

Bugün, Kur'an ve sünnetin arasını açmak için ortaya konulan çabalara şahit oluyoruz, toplum olarak. Bu beyhude uğraşların amacı, bu milleti zıvanadan çıkarmaya matuftur. Şu bilinmelidir ki; bu dinin maliki Allah’tır. Sahibi olmadığınız bir mecalde dilediğiniz gibi at koşturamazsınız. Kur'an ve sünnetin arasını, tefrik etmek (ayırmak) ve/veya bütünü oluşturan bu muhteşem ikiliyi birbirine rakip kılmaktan kim fayda sağlar ki? Bu milletin evladını zıvanadan çıkarmaya matuf, mezkûr çabalar, elbette faydadan hali değildir. Ama bu faydanın bu millet ve bu ülke için olmadığı aşikârdır.

O halde bu çabanın failleri kime çalışıyorlar ve/veya kimlerin değirmenine su taşıyorlar bunu bize izah etmelidirler. Bu çabayı sarf edenlere çağrım şudur: Yapmayın bunu! Bu çağrıya mukabil kulağına pamuk tıkamayı tercih edenlere de, ne yaparsanız yapın, pişman öleceksiniz ihtarını yapmak istiyorum. Belki bizler yapmadıklarımızdan veya yapamadıklarımızdan dolayı pişman öleceğiz ama sizler bu yaptıklarınızdan dolayı pişman öleceksiniz ve hesabınız, çok ama çok çetin olacak. Çünkü bu beyhude çabalar dinin de, üzerine oturtulduğu esas olan tevhid ilkesine aykırı bir durumdur. Hayata Kur'an ve sünnet adesesinden bakmayanların veya bakamayanların bütünü görme istidatları yoktur, olmaz, olamaz zaten. Hal böyle olunca, dün bir ve beraber olan Kur'an sünnet, dünya ahiret, ilim amel, kadın erkek, kelime manası terim manası, isim müsemma, ruh beden, âşık maşuk, işçi işveren, kemiyet keyfiyet, madde mana, nakil akıl vb. rakip kılındı. Bir bütünün parçaları ve olmazsa olmazları arasındaki uyum, tenasüp bir güruh eliyle ortadan kaldırılıyor. Nasıl olur da kadın erkekle, iman amelle, dünya ahiretle, beden ruhla  kavgaya tutuşabilir? Bu olacak şey midir? Hz. Mevlana’nın bir çift ayakkabı misalinde olduğu gibi; sağ ve sol ayaklar için imal edilmiş bir çift ayakkabının sağ için olanını sola, sol için olanı da sağa giyiniz bakalım, bu şekilde menzil-i maksuda vasıl olma imkânı bulunabilir mi? Heyhat bu hal, yola da, yolcuya da ezadır, eşyanın tabiatına da aykırıdır. Böyle bir vasatta artık işler zıvanadan çıkmış, hakikat de perdelenmiş olur. Ayrılıklar ise gidiştedir, yolun aslında değil. Usul olmadan vusul olmaz derdi eskiler, doğrudur, bu gidişat hayra alamet değildir, olmaz, olamaz zaten. Çünkü usulü yok, amaç tahrifattır. Bu durumun hayırda çığır açmak olmadığı aşikârdır, o halde mefhumu muhalifi doğru olacak ve bu çabalar şerre kapı aralamakla malul olmaktan kurtulamayacaktır. Hayır ve şer de çığır açanların durumu ise okurlarımızın malumudur. Zıvanadan çıkmak isteyenler buyursunlar çıksınlar, onlara üzülmekten öte elimden bir şey gelmez, ama iş zıvanadan çıkmaktan, zıvanadan çıkarmaya evrilirse, bu başka bir aşamadır ki, bu durum da kayıtsız kalınamaz, çünkü bu durumun zararı artık müteaddidir ve toplumu ifsada sürüklemektir.

                                                                                                                                                                                                    Adem Uysal- 20/11/2018

                                                                                                                                                     

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.