Yılbaşını mı kutlayalım, Fethi mi?

Salih Sedat Ersöz

Miladi yılın başlangıcı olan 1 Ocak, aynı zamanda Mekke’nin fethinin de yıldönümüdür.

Miladi 1 Ocak 630 yılında Peygamber Efendimiz öncülüğünde Medine’den harekete geçen İslâm ordusu Mekke’yi kansız bir şekilde fethetmişti. Hz. Muhammed (a.s.) 8 yıl önce çıkmak zorunda kaldığı Mekke’ye büyük bir ihtişam içinde tekrar girmiş ve Kâbe’deki putları yerle bir etmişti.

İslâm dininin merkezi olan Mekke, fetihle birlikte gerçek kimliğine kavuşmuştu. Mekke’nin fethiyle, şirkin Arabistan yarımadasındaki varlığı sona ermiş, tevhit inancı hâkimiyetini ilan etmişti.

Bizler de ferdi olarak, kalplerimizdeki şirk ve putları kırıp atalım, gönlümüzü fetihlere açalım ve tevhit inancını gönüllerimize tam olarak yerleştirelim.

***   ***   ***

Bugün, milâdî 2015 yılının son gününü yaşıyoruz. Bu gece, Allah nasip ederse 2016 yılına girmiş olacağız.

Bilindiği gibi, milâdî takvim, Hz. İsa’nın doğum gününü başlangıç olarak kabul eder. Ancak ne acıdır ki, bir Peygamberin doğum günü, O’nun getirdiği esaslara hiç yakışmayan davranışlar içinde kutlanmaktadır.

Bozulmuş, değiştirilmiş ve hükmü kaldırılmış bir din olan Hıristiyanlığın müntesipleri, miladi yılbaşı gecelerini büyük bir çılgınlık ve rezalet içinde kutlarken ne yazık ki, Müslümanlar da onları taklit etmektedirler.

Taklitçilik çok kötü bir hastalıktır. İnancımızla ve kültürümüzle hiç bağdaşmayan yılbaşı eğlenceleri, batılıları taklit etme hastalığımızdan dolayı, maalesef Müslüman toplumlara da girmiş ve oldukça yaygınlaşmıştır.

Noel kutlamaları adı altında yapılan bu eğlenceler, inancımıza ve kültürel değerlerimize zıt şekilde, birçok ahlâksızca davranışlar sergilenerek her yıl tekrarlanmaktadır.

Yaratıcımızın, bizi sağlıklı ve huzurlu bir şekilde yeni bir yıla kavuşturduğu için şükrümüzü arttırmamız gerekirken, isyan ve inkâr bataklığına saplanarak, bozulmuş bir dinin müntesiplerinin arkasından şuursuzca sürüklenip gitmek hangi akla, hangi vicdana sığar acaba?

Arkalarından sürüklenip gittiğimiz ve taklit ettiğimiz, başta ABD olmak üzere bu batılı ülkeler değil midir, yıllardır Filistinli masum kardeşlerimizi katleden Siyonist İsrail devletini destekleyenler? 

Afganistan’ı ve Irak’ı işgal ederek milyonlarca Müslümanı katleden ve kan ile gözyaşının sel olup akmasına sebebiyet verenler bunlar değil midir?

Nasıl oluyor da, bu batılılar Müslümanlara karşı planlı bir katliam harekâtını açık bir şekilde sürdürmekte iken, bizler hâlâ onların izinden gidiyor ve onları taklit ediyoruz? 

Bu taklitçiliğin bizim inancımıza, bizim değerlerimize ve bizim kültürümüze ne kadar yabancı olduğunu ve biz mü’minlere hiçbir şekilde yakışmadığını, yaraşmadığını ne zaman kavrayacağız? 

Ülkemizin Güneydoğu’sunda polisimiz ve askerimiz, vatan hainlerine karşı canlarını ortaya koyarak kahramanca vuruşurken, kanlarını döken şehitlerimiz al bayrağımızın gölgesi altında birer birer toprağa verilirken, bizler buralarda neyin kutlamasını yapıyoruz? Allah aşkına bir düşünelim, vicdanlarımızı karartmayalım.

  Allah’a isyanın neredeyse tavan yaptığı bu gece, batı fikriyatına inat, camilerimizi dolduralım ve ellerimizi zulüm gören dünya Müslümanlarının kurtuluşu için açalım. Kokuşmuş batı düzeninin rezilliğinden, Mekke’nin fethinin getirdiği güzellikler sistemine dönme vaktidir. Çekilen çile ve acılar uyanışa vesile olsun, yeni yıllarımız mü’minler için diriliş yıllarımız olsun İnşallah…  

Rezaletin ayyuka çıktığı yılbaşı gecesinde, Mekke’nin fethi münasebetiyle Fetih Gecesi düzenleyen ve genç nesillerimize İman şuuru aşılama gayreti içinde olan Anadolu Gençlik Derneği yöneticilerini tebrik ediyor, hayırlı faaliyetlerinin devamını diliyorum. Allah (c.c.) yar ve yardımcıları olsun.

Bu gece kepazeliklerle dolu TV programları izleyip günahlara dalmak yerine, Mekke’nin fethinin kutlandığı geceye katılmak inananlar için mükâfat, sevap ve ecir dolu bir tercih olacaktır.

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un şu mısralarına kulak verelim.

Ya Rab! Böyle mi olacaktı benim cennet yurdum?

Baktım da etrafıma yalnızım ağladım durdum.

 

Bir mana veremedim, şu miladi yılbaşına,

Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına.

 

Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar,

Gördüm ki Noel için hazır, yer-yer çarşı Pazar.

 

Haykırmak gelmişti içimden, seslendim millete,

Heyhat! Duyuramadım, ne Ahmet’e ne Mehmet’e.

 

Ya Rab! Kurtulsun! Hidayet ver bu millete

İslam’a gelsin milletim, son versin şu zillete.

Efendimizin; “kim bir kavme benzerse onlardandır” sözünü de unutmayalım. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.

NOT: HASBİHAL Programım Cumartesi tekrar, Pazar canlı yayın olarak devam ediyor. Pazar günü Prof. Dr. Önder Kutlu konuğum olacak İnşallah... Her iki gün saat 12.00 de Kanal 42 ekranlarına davetlisiniz.