Yaşasın Cumhuriyet

yazar-3

Çocukluğumda, öğrenciliğimde renkli kâğıtlardan kedi merdiveni yapıp sınıfı süslemek, şiirler ezberlemek, geçit törenlerinde saatlerce ayakta dikilip uzun konuşmalar dinlemek, en önemlisi bir gün tatil yapmak, en azından ders yapmamaktı Cumhuriyet Bayramı.

Ne kendisinin, ne bayramının ne olduğunu çok da anlayamadan geçti okul hayatımız.

Sizin anlayacağınız bize tam olarak öğretilmedi Cumhuriyet ve Cumhuriyet Bayramı.

Ders kitaplarında yazılanları masal okur gibi okuduk, anlatanlar da öylesine anlattı.

Yaşadıklarımızı Torosların zirvesinde sorgulayamazdık zaten…

 

***

 

Büyüdükçe, hayatımızdaki önemli şeylerin sıralaması değiştikçe, etrafımızda olan biteni görmeye başladıkça cumhuriyet kavramı önem kazanmaya başladı. Ayakta kalıp geleceğe yürüyebilmek için basın sektöründe çalışmak zorunda kalınca; güvenlik, huzur, sağlık adına bir şeyler yapmak gerektiğini anlayınca tören, tatil vs. olmaktan çıkıp gerçek olmaya başladı. Oturduk, öğrendik ki, “cumhuriyet” kendi hayatının güven, sağlık, huzur içinde devam etmesinin anahtarının bizzat insanın kendi elinde olmasıymış… “Bunu senin için yapacak olan insan yine sensin.” Karar makamının, yetkilinin, sorumlunun kişinin bizzat kendisi olması… İnsanın, kendi hatta birlikte yaşadığı insanların da hayatıyla, geleceğiyle ilgili kararları kendinin vermesi... Herkes gibi, herkes kadar…

 

Bu topraklar üzerinde, bu ülke sınırları içinde, hangi şehirde, hangi eğitim durumunda, hangi maddi koşulda, toplumsal işbölümünün neresinde olursa olsun, toplumun, yani kendinin kaderini tayini etme hakkı ve sorumluluğunun herkeste aynı derecede olması... Bu ülkeyle ilgili alınacak bir kararda, bir insanın diğerinden daha fazla söz hakkı olmaması... Herkesin sadece bir oy hakkı, bir tek karar payı… Hayata geliş ya da ondan faydalanışları farklı olsa da, karar almakta herkesin eşit olması... Ali’nin Veli’nin hayatı hakkında karar verebildiği ölçüde Veli’nin de Ali’nin hayatı hakkında karar verebilmesi...

 

Eşitlik… Cumhurbaşkanıyla ev kadının, başbakanla fabrika işçisinin, genelkurmay başkanıyla üniversite öğrencisinin, milletvekiliyle apartman görevlisinin, bakanla hizmetlinin, belediye başkanıyla temizlik görevlisinin eşit olması... Peki ama artık kağıtlarla kedi merdiveni yapmaktan çok daha fazla sorumluluğumuz olduğuna göre bunları gerçekten sorguluyor muyuz?

 

***

 

…Ve, Türkiye Cumhuriyeti 84 yaşına girdi.

Büyük önder Atatürk ve kahraman silah arkadaşlarının kurduğu, bizlere armağan ettiği cumhuriyetimiz, vatan sathında, diplomatik ilişki kurduğumuz ülkelerdeki temsilciklerimiz ile KKTC’de kutlandı. Konya’daki dünkü kutlamalar ülkenin içinde bulunduğu PKK gerginliği yüzünden önceki bayramlara göre biraz daha anlamlıydı. Tören alanına gelen minik yürekler, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganları attı. 7’den 70’e herkes şanlı bayrağımızı selamladı.

Şunu kimse unutmasın. Kurtuluş savaşında tüm emperyalist güçlere karşı ecdadımızın kanıyla kurduğu bu cumhuriyeti kimse yıkamaz, yıkamayacak da. Bu cumhuriyet uğruna canlarını verenlerin ruhları şad olsun. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.