Yaşadıklarım ve Gördüklerim

M. Ali Köseoğlu

Hayra Hizmet Vakfı Başkanı Mustafa Varol abimiz ziyaret ederek, Hasan Hüseyin Varol Hocamızın ‘Yaşadıklarım ve Gördüklerim’ isimli kitabını ‘ikram’ ettiler. Sağ olsunlar.

Aslında biz bu ikramdan -sanırım 2009 yılında- TYB Konya Şubesi’ndeki sohbetinde bir miktar tatmıştık... Varol Hoca bizi; 1930’lu yıllara götürmüş, bazen güldürmüş, bazen de tebessüm ettirmişti...

Bir köy çocuğunun içine düşen okuma ateşinin onu nerelere getireceğinin hikâyesiydi dinlediğimiz...

Henüz Elif-Ba öğrenmeden doğrudan Kur’an-ı Kerim okumaya gönderilen, köyün imamından Osmanlıca öğrenen, yerden bulduğu kâğıt parçasını okumaya çalışırken ‘neden okuyamadığını’ anlayamayan bir çocuk. Sonra askerden gelen dayısından Latince alfabeyi ve okumayı öğrenen, yazacak kâğıt olmadığı için alfabenin ilk harflerini babasının nüfus cüzdanının arkasına yazan, okuyacak kitap bulmak için de gittiği her yerde kitap araştıran, bulunca da sahiplenen bir çocukluk...

Ve; ömrü dine ve millete hizmetle geçmiş güzel bir yaşam.

***

‘Yaşadıklarım ve Gördüklerim’ isimli eser, bizim tadımlık olarak Hasan Hüseyin Varol hocamızdan dinlediğimizden daha fazlasını, hatta Hocanın bugünlere gelinceye kadarki serencamını taşıyor...

Aşağıya aldığım bölüm de 12 Eylül 1980 darbesinde yaşananları anlamak açısından ‘ibret vesikası’ olarak okunmalı...

Hasan Hüseyin Varol Hoca, ‘Uçaksavar Kışlasında Gördüklerim’ başlığı altında şunları anlatıyor:

***

Biz vakıf olarak Konya’da ikinci bir imam hatip lisesi yaptırmak üzere bir dernek kurmuştuk. O sırada İsrailliler Mescid-i Aksa’yı Kudüs’ü işgal ettiler. Milli Selametçiler bunun üzerine Konya’da Kudüs Mitingi yaptılar. Bu olay bardağı taşıran son nokta oldu.

***

12 Eylül 1980 darbesi olmuştu. Herkeste bir korku vardı. Nitekim bütün politikacılar tutuklandılar. (...) İhtilalin 10. günüydü. İçeriye sivil polisler, subaylar ve resmi polisler girdiler. Evin her tarafını didik didik aradılar. Bu aramalar sonucunda bir MSP flaması, bir ustura bir de kına buldular. Ve bir de mektup.

***

İçeride bir ay kadar kaldım. İlk gün sabah saat 10.00 sıralarında beni sorguya çağırdılar, içeri girmeden önce gözlerimi bağladılar. Bir asker götürüp içeriye bıraktı. Seslerden ve konuşmalardan birkaç kişi olduklarını sandığım kişilerden birisi sordu:

 "İmam Hatip Lisesi yaptırmak için bir dernek kurdunuz, neden İmam Hatip Lisesi de başka lise değil?"

"Şu anda böyle bir okula ihtiyaç olduğundan dolayıdır. İmam Hatip Lisesi yapmak veya yapmayı düşünmek diğerlerine karşı çıkmak anlamına gelmez, biz onu da yaparız!"

- "Mitinge katıldınız mı?"

- "Hayır, o gün camideydim"

- "Camide cemaat kalabalık mıydı?"

- "Evet"

- "Neden cemaate, mitinge katılmayın demedin?"

- "Bu, bizim görevimiz değil ki"

-  "Abdullah Büyük Hoca Kapu Camii'nde konuşuyordu, Halkı tahrik ediyordu. Onu neden uyarmadınız?"

- "O da benim görevim değil. O vaizdi. Ben imamdım. Konu müftülüğün görevleri dâhilindedir."

- "Tamam! Çıkınız!".

***

Bizden Nevzat Arabacı'ya çok işkence ettiler. Devrimciler bazı çocuklara da öyle yaptılar. İçeriye sapasağlam giden insan askerlerin kolunda sürünerek geliyordu. Bu durum diğer tutuklular üzerinde ürkütücü etki yapıyordu. Bazıları intihara te­şebbüs ediyordu. Bunun üzerine hemen işkence yerini değiştirdiler.

***

Hasan Hüseyin Varol Hocamızın ‘Yaşadıklarım ve Gördüklerim’ kitabı; yakın tarihin de anlaşılması adına önemli bir eser. Kitaba emeklerinden dolayı Mustafa Varol abimize de teşekkür ediyoruz. Hocamıza Allah’tan sağlık ve afiyet diliyoruz.

Allah bir daha bu millete o yıllarda yaşananları göstermesin.

Bunun için de daha çok okuyup, idrak etmeye ihtiyacımız var.

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.