Vızıltı

M. Faik Özdengül

Arayıcı olmaklığım tescil edildi.

Arayıcı neyi aradığını bilmez mi? Bildim ben de. Zaten Tanrı Dostu Kılavuzumu buldum. Kılavuzum var diye bütün sorumluluğunu yüklemedim hayatımın ona. Geminin dümeni yine bende. Sorumluluklarım yine bana ait. Zor geçitlerde, bilmediğim sularda, görmediğim yerlerde eşlik ediyor Kılavuzum. Hatta iyi bildiğim yollar da bile.

Arayıcı daha dikkatli seyrediyor yolda.

Daha dikkatliyim.

Yürürken bir yandan da süzüyorum onu. Başka gözle gördüğünü bildiğimden. O bakışı elde etmek benim de amacım. O bakışla görünenler gönüle ulaşınca içerdekilerin anlamı da başka oluyor. Kızgınlık ve öfke yerini kabullenmeye bırakıyor. Sükunet hakim oluyor gönüle. Emniyet hissi doluyor. Görücü ve gözeticiye güven artıyor. Kendinizi emanet ediyorsunuz ve emin oluyorsunuz. Sadece kendinizi değil, sizin emanınızda olanları da.

Birisinin suya atladığını düşündüren sesi duyunca ikimizde o yöne yöneldik. Yukarıda olduğumuzdan görüşümüz net ve berraktı. Can havliyle suya atlayan adamı gördük ikimizde. Etrafında, başının üstünde dönen bir sürü arıyı da. Arı vızıltıları bizim de kulaklarımıza kadar ulaştı. Adam başını bütün vücuduyla birlikte sokunca suya, şimdilik kurtuldu arılardan.

Ona döndüm. Ne oluyor, neden oluyor, bundan sonra ne olacak? Ve daha başka soruları da göz bebeklerime yazıp, gözlerimle sordum.

Başını sudan her çıkarışında kötü arılar iğneleriyle sokacaklar dedi.

Canı yanacak.

Bu gördüklerimi ve ardından söylediklerini nasıl anlamalıyım?

Yoldan önce seni de arılar soktu ve ısırdı. Dedi. Evet, arılarla karşılaştım daha önce. Beni de soktular.

Gülümsedi.

Günlerini başkalarını konuşarak geçirmedin mi? Bir araya geldiğinizde kendi ayıpların yerine başkalarını andığın olmadı mı? Oysa anman ve hatırlaman gereken kim di? Kim olmalıydı gönlünde başka hiçbir şeye yer bırakmamacasına?

Çıplak adam arıların sokmasından kurtulmak için suya atlar ya! Arılar adamın tepesinde dolaşır dururlar... başını bir çıkardı mı hiç affetmezler, hemen sokarlar!

Tanrı’yı anış sudur, zamanede şu kadının, bu erkeğin anılışı da arı!

Tanrı’yı anış suyuna dal, nefesini tut, sabret de eski düşüncelerden, vesveselerden kurtul!

Ondan sonra da sen, tepeden tırnağa kadar o arı duru suyun tabiatına bürünürsün... (4/435-440.Mesnevi)

İstediğin neydi? Bıkkınlığının nedeni? Seni yoran?

Ne isterlerdi benden?

Bıktım usandım dedikodularından. Yanlış anlaşılmaktan. Benim niyetim söyledikleri gibi değildi. Ben onların dediği nedenlerden dolayı yapmadım. Bunu onlara nasıl anlatacağım? Neden böyle değerlendiriyorlar? Niye uğraşıyorlar benimle ? Niye?

Öyle çok duydum ki bunları. Ben de söyledim benzer cümleleri. Bazen bütün günümü alıyordu söyledikleri ve onları düzeltme isteğinden kaynaklanan yorucu eylemlerim. Böyle davranmasınlar isterdim. Böyle söylemesinler. Niye böyle yaptıklarını anlamaya çalışırdım. Yanına bir de,   kendi haklılığımı anlatma çabam da eklenince asıl olanı anma düşünce ve davranışı için enerjim kalmazdı. Doğru. Ben de yaptım bunlardan.

Eğer bunların olmasını istemiyorsan, Tanrı’yı anış suyuna dal. Fikrin de zikrin de O’na dair olsun.

Nefesini tut. Suda ağzını açman uygun olmaz. Boğulursun. Asıl susarsan kurtulursun. Bu ağzı kapatırsan diğeri açılır ve asılla ilgilenir. Sabret. Bunu yapabilmen için elde etmen gereken sabır. Zaten sabır sevincin anahtarı demişti Allah Elçisi.

Dedikodunu mu yapıyorlar? Sus ve sabret. Dedikoduya dedikoduyla cevap verme. O’nun

emanına gir. Suya dal. Nefesini tut ve sabret.

Böyle yapınca kurtulur muyum?

Bak adama suyun içinde emniyette.

İyi de sürekli suda kalamaz ki?

Suyun tabiatına bürünür tabiatı. Sabrederse yeterince. Tanrı sıfatları kendini gösterince vızıltı da kesilir.

Öyle bir hale gelirsin ki o kötü arı, sudan nasıl kaçar, çekinirse senden de öyle kaçar, öyle çekinir!

Sonra dilersen sudan uzaklaş... içten suyun tabiatına sahip olursun, hakikatte ondan ayrılmamış sayılırsın! (4/440-441. Mesnevi)

Bunu yaparken ufak tefek şişlikler de olacak. Bir dalıp çıkmayla su tabiatı oluşmayacak. Sabır gerekecek. Hani çabucak isteyenlere sözüm.

Sus ve sabret. Ağzını kapat. Dilini damağına dayayıp suyun altındaymış gibi O’nu an.

Seni kendine benzetmek için gönderdi kötü arıları sana.

Vızıltı kesilecek.

Yukarıdan seslendik ona. Elleriyle tamam işareti yaptı.

Çabuk, ruhunu, yolcuların kutlu ruhlarına ulaştır! (4/448.Mesnevi)

 

www.pozitifdegisim.com

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.